Aşağı indiklerinde Sahra peçesini değiştirmek zorunda kalmıştı elini yüzünü yıkamıştı sabahki Sahra'dan eser kalmamıştı gözleri şiş ve canlılığını yitirmişti aynı zamanda evdekileride öyleydi. Tek kelime edilmeden oturulmuştu Hatun hanım gelinin bu haline daha çok üzülmeye başlamıştı, o da isterdi torunu olsun diye ama nasıp şimdi değildir belkide ama hak etmiyordu böyle sözleri.
Akşam yemeğide aynı şekilde geçmişti, evin gelini mutsuz olunca tüm eve yayılmıştı mutsuzluk. Rüzgâr farkındaydı karısının acı çektiğini ancak elinden birşey gelmiyordu. Ne derse desin ne yaparsa yapsın yüzü gülmüyordu işte. Herkes odalarına çekildiğinde Sahra peçesini çıkarıp kenara koymuştu, geceliğini üzerine geçirip yatağa uzanmıştı. Rüzgâr altına bir gecelik altı geçirip yatağa girmişti karısına sıkıca sarılmıştı yanında olduğunu onu sevdiğini biran olsun aklından çıkarmamak için. Sahra sessiz göz yaşlarıyla birlikte uykuya teslim olurken Rüzgâr onu mutlu edecek şeyleri düşünmeye başlamıştı. Ne yaparsa tekrar güldürürdü karısını sürekli bunu düşünüyordu, onun gülüşüne bir cihanı yakabilirdi. Göz yaşına ise yer yüzünde yer bırakma isteğiyi kalmıyordu. Karısını ağlatanları yaşatmak istemiyordu onu öyle çok seviyorduki bazen gözlerinin kör olmasından korkuyordu ve zamanın onlara ne göstereceğinden habersizlerdi.
Sahra gözlerini açtığında sabah olmak üzereydi, sağa doğru döndüğünde kocası uyuyordu, yataktan kalkmadan önce dudağına küçük bir buse bırakmıştı, tam yataktan kalkacakken kolunda el hissetmişti yine uyandırmıştı genç adamı. Genç ağa kendine çekip sıkıca sarılmış ve boynundan öpmüştü, Sahra yavaşça döndüğünde burun buruna gelmişlerdi. Rüzgâr yaklaşıp karısını öptüğünde ona gelen karşılıkla yanmayan çırayı yakmıştı. Karısını altına aldığında geceliğinin ince askısını yavaşça aşağıya çekmişti ve dudaklarıyla tırnağıyla çizdiği yolu izliyordu. Dudakları Sahra'nın dolgun göğüsleri üzerine geldiğinde genç kadın gözlerini kapatmıştı, tomurcuk bir gül gibilerdi. Genç adam dudakları arasına aldığında genç kadın boğazının derinliklerinden gelen iniltiyle beraber gerilmişti. Bu hareketti genç adamın istediği cevabı vermişti her dokunuşundan zevk alıyordu. Parmakları tüm açıklığını okşarken, Sahra zevk silsilelerindeydi, ondan bir farkı olmayan genç adamda aynı şekildeydi. Genç kadın tırnaklarıyla kocasının sırtına küçük izler bırakıyordu. Bir bütün olduklarında ikiside uçurumun kenarındaydı, Rüzgâr karanfil kokulu dudakları öperken böylesi bir kadına tapıyordu. Çölün ortasında serap gibi canlan bir ırmaktı ve kana kana içiyor gibiydi.
Genç kadın kocası üzerinde yatıyordu ve hala tek bedenlerdi, onun olmuşluk hissi ile gevşeyen kaslar her ikisinide tekrar uykuya sürüklemişti. İlk gecesine oranla daha az canı yanmıştı, böyle devam ederlerse kısa zamanda haber yayılacaktı şehre Sahra'nın hamile oluşu. Genç kadın gözlerini açtığında hâlâ uyuyan kocasına bakmıştı, böylesi bir adam sahip olduğu için şükür etmişti. Küçük bir buse kondurmuştu ve beklemişti uyanmadığından emin olduğunda kalkmıştı üzerinden ve banyoya gitmişti. Hızlı bir duş aldıktan sonra hazırlanmıştı, saçlarını unutmadan dışarı çıktığında avluda kimse yoktu, güneş tamamen yükselmemişti herkes uyuyordu, odalarının karşısındaki koltuğun üzerine geçip ayaklarını kendine çekmiş bir vaziyette oturmuştu. Düşünmeye başlamıştı, rahminde ondan bir çocuğu taşımaya hayal etmişti, anne olmayı hayal etmişti bir canın dünyaya gelişini hayal etmişti. Sonsuz bir mutluluğun nasıl bir şey olduğunu düşünmüştü ve dua etmişti kabul olmasını umut ederek.
Genç adam uyandığında karısının yatakta olmadığını fark etmişti, yerde atılı olan kıyafetini üzerine geçirip direk dışarıya çıkmıştı. Sahra'nın oturmuş birşey düşündüğünü görmüştü, kapının eşiğine yaslanmıştı. Onu hamile hayal etmeye başlamıştı ikisinden bir can oluşunu, o zaman bu edilen sözlerin, çıkarılan lafların hepsi edenleri bulacaktı. Sahra'ya belli etmeden tekrar içeriye girip duşa girmişti ve hızla hazırlanıp çıkmıştı odadan hâlâ oturduğunu gördüğünde yavaşça yaklaşmıştı. Elini omzuna koyduğunda genç kadın başını çevirmişti peçesinin sakladığı yüzünün açıkta kalan gözlerinin içine bakmıştı genç adam yavaşça eğilip saçlarından öpmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
Fiction généraleYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...