Sahra'yı kucağından indirdiğinde, açtığı dolaptan lacivert gömlek çıkarmıştı Rüzgâr için onun giymesine yardımcı olurken diğer bir yandan kokusunu tamamıyla içine çekiyordu. Sahra'nın bu hareketti genç adamı mutlu etmişti bir kadın ancak bu kadar güzel sevebilirdi diye iç çekerken kapının çalınmasıyla düşüncelerden sıyrılmamları bir olmuştu. Rüzgâr gergin bir sesle kapıdakine seslenmişti; "Kim o" dediğinde fazlasıyla anlamsız bulmuştu Sahra'nın yüzü açık olduğu için gel diyememişti.
"Ağam, hanım ağa nerede kaldığınızı soruyor"
"Geliyoruz Serap söylersin hanım ağana" tüm düğümeleri iliklediğinde Sahra peçesini dikkatli bir şekilde kapatmış ve çıkmışlardı odadan.
Yavaş adımlarla büyük salona geldiklerinde Rüzgâr'ın tüm kardeşleri masada yerlerini almışlardı. Ağabeylerinin yumuşak görüntüsü onları biraz fazla şımartmış olsada sözünden çıkamayacaklarının farkındaydı belkide ergenliklerine veriyordu. Asiye okumuş öğretmen olmuştu mesleğini yapmayacaktı ama eğitiminden geride kalmamıştı ama ergenliklerinin baharında olan her iki kardeşi için bu söz konusu değil gibiydi çünkü okumaya pek niyetleri yoktu ve bu durum aslında Rüzgâr'ı sinirlendiriyordu. Kahvaltıya başladıklarında genç adam çayından büyük bir yudum aldıktan sonra konuşmaya başlamıştı;
"Dilan bu sene üniversite sınavına giriyorsun ve çalıştığını pek görmüyorum elinde telefon sürekli arkadaşlarınla konuşuyorsun" o sırada Asaf gülmeye başlamıştı kendine gelecek olan toptan habersiz; "Sen hiç gülme Asaf bu sene ikinci kez giriyorsun hele bir mühendislik fakültesini kazanma o zaman tarlaya ırgatların yanına gidersin" dediğinde gülme sırası Dilan'daydı.
"Abi ben kazanacağımdan eminim ama abim için birşey söyleyemem" dediğinde Rüzgâr masada bir kişinin daha eksik olduğunu fark etmişti.
"Ömer nerede"
"Abi o fakülteye gitti sabah dersi varmış"
"Ne dersi varmış bu saate"
"Abi ben mühendis miyim nereden biliyim"
"Asaf canımı sıkma az abinden örnek al belki okursun"
"Dilan sen hiç gülme bu sene ikinizde girdiniz girdiniz biriniz kocaya diğeriniz tarlaya anlaşıldımı?"
"Ben neden hemen kocaya abi! Asaf abime ikinci şans verildi bana neden verilmiyor"
"Çünkü sen elindeki telefonu bırakmayacaksın zaten bu gidişte ben vermeden bulursun" bu sözün üzerine Dilan yutkunmuştu çünkü konuştuğu çocuk vardı ama ne bir ağa oğluydu nede aşiret soyundan geliyordu.
"Tamam abi ben kazanacam ve gidecem bu şehirden"
"Hayır ola nereye gidiyorsun"
"Birde burada okuyacaksın deme"
"DİLAN" o sıra Sahra söze girmişti Rüzgâr'a sert bir şekilde bakarken.
"Dilan başka şehirde okuyamaz mı? Rüzgâr bence en iyi şekilde okur"
"Kız kısmı çıkmaz öyle evinden"
"Bu kadar eğitimli olup nasıl geri kafalı oluyorsun. Ben karın olarak söyleyeyim sana Ankara'da okudum başarıyla bitirdim ve başıma bir iş gelmedi"
"Sen ayrısın Sahra"
"Nerem ayrı bende kadın cinsiyetinden değil miyim?"
"Sahra karşıma"
"Neden karışmasın abi yengem bence karışsın yoksa aileden görmüyor musun" demişti imali bir şekilde sinsi bir ifadeyle Sahra onun bu harekettini yaşının küçüklüğüne veriyordu ama içi acımıştı yinede.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
Ficción GeneralYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...