1+2 = bil bakalım

22.6K 1.1K 139
                                    

Yazardan siz sevgili okuyuculara not;

Dikkat Dikkat!!

Bu bölüm yoğun bir şekilde mutluluk içermektedir! Herşeye herkese inat aşk ve sevgi içermektedir. Aşk öyle birşeydir ki gelene kapı çalmaz gidene ise geri dönüp bakmaz. Onların aşkı ansızın gelmişti kapıyı çalmadan selam kalp ben aşk demeden aniden birden bire, öyle bir gelmiştiki yeri göğü kıskandırmıştı. Şimdi hazırlıklı olun okurken yoğun bir şekilde mutluluk hissedeceksiniz.. Sahra ve Rüzgar aşkı hepimizin içine işleyecek..

Dayanamadım 200 olmasını beklemeyi :) keyifli okumalar bol bol yorumlarınızı bekliyorum. Sizlerle oradan cevaplaşmak beni mutlu ediyor ama satır araları sessiz kalıyor biraz oradada mı buluşsak ne dersiniz :)

Seviliyorsunuz..

***

Aradan bir ay, üç hafta geçmişti mayısın sonlarına gelmişlerdi evde hummalı bir hazırlık vardı, iftar için tüm aile bireyleri bir arada toplanacaktı ve bunun için tatlı telaş başlamıştı. Yemekleri hazırlarlarken, genç kadının hayali sadece tatlı yemekti, Fidan kadına söylediğinde yaşlı kadın gülmüştü genç kadına bakarken.

Sahra son zamanlarda kendini aşırı halsiz ve uykulu hissediyordu, belkide oruç kaynaklı olduğu içindir diye kendi kendine iç çekiyordu. İftar sofrası kurulmaya başlamıştı aşiret ağası pek ayaklarına dolanmamak için odasında bulunuyordu şirketten geldikten sonra. Sahra iftar için hanımlara yardım ediyordu vakitin daha hızlı geçmesi için yerde oturduğu yerden kalktığında, sendelemişti başı dönüyordu birden bire kalktığı için olduğunu düşünmüştü iki adım attıktan sonra gözleri kararmış ve bayılmıştı.

Mutfakta olan herkes bağırış çağırış genç kadını kendine getirmeye çalışıyordu, kolonya koklatıyor peçenin üzerinden, kesin emir vardı açılmayacaktı ne olursa olsun, bileklerini ovalayorlardı, bu kadar sese genç adam aşağı indiğinde. Fatma'nın koşarak yanına geldiğini gördü; "Ağam koşun gelin ağam bayıldı" dediğinde neye uğradığını şaşırmıştı genç adam. Sahra hâlâ kendine gelmemişti aşiret ağası kucağına aldığı gibi avluya çıkmış ve Resul'e arabasını getirmesi için bağırmıştı.

Karısındaki farklılığın farkındaydı ancak bu denli kötüleşeceğini düşünmemişti, araba geldiğinde Rüzgâr dikkatlice yatırmıştı arabanın arkasına ve kapıyı kapatıp diğer tarafa geçip oturmuştu. Başını dizlerinin üstüne almıştı, Resul hızla konaktan çıkmış hastaneye gitmek için gaza basıyordu.

Sahra hâlâ uyanmamıştı ve bu durum korkutuyordu genç adamı, neden birden bire fenalaşmıştı, havalar sıcaktı oruç etkilemiş olduğunu düşünmeye başlamıştı. Hastane önüne geldiklerinde, Rüzgâr arabadan atlar gibi inmişti ve karısını dikkatlice kucağına almıştı acilden içeri girdiklerinde, koşarak müdahale odasına girmiş ve sedye üzerine yatırmıştı hemşireler odadan kovalar gibi çıkarmıştı.

İçerde Sahra ile ilgilenirlerken, Rüzgâr dışarda deliye dönmüştü bir sağ bir sola giderek volta atıyordu. Yarım saaten fazla olmuştu ancak ne giren vardı içeriye nede çıkan bu durumdan artık delirmeye başlamıştı. Hızlı adımlarla kapıya yöneldiğinde, kapı açılmış ve Sahra çıkmıştı;

"İyi misin sevgilim çok endişelendim" demişti genç adam korkulu gözlerle bakarken.

"İyiyim ben hadi eve gidelim. Dinlenmem gerekiyormuş" dediğinde Rüzgâr'ı bekleyen sürprizden habersiz karısını el üstünde tutarak dışarıya çıkmıştı.

Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin