Arsız bir sevgili

24.8K 1.1K 40
                                    

Akşam yemeğinden dönüyorlardı, yemekler yenmiş, konuşulacaklar konuşulmuştu ve artık baba evinden tekrar çıkılmıştı. Sahra sağlam eliyle radyoda çalan parmayı daha iyi duymak için ses açmıştı. Dışarıda hiç beklenmedik bir yağmur yağıyordu sanki gök delinmişti böylesi bir yağmur beklenilmeyecek gibiydi. O esnada radyoda Sezen Aksu'dan bir parça çıkmıştı, slovdu ve bu parçayı çok seviyordu Sahra; "Geri dön" eski günler gözünde canlanmaya başladığında bir anda kenara çekmişti Rüzgâr ne olduğunu anlayamamıştı Sahra sesi tamamen açıp arabadan indiğinde, şaşkınlıkla izliyordu sadece bu sağanak yağmurda kocasını. Kapısını açtığında Sahra şaşkın bakışlarını gizleyemiyordu, Rüzgâr elini uzattığında biran olsun tereddüt etmeden tutmuş ve çıkmıştı arabanın içerisinde onunla bu yağmurda ıslanmak bile sonsuz mutlulukken üstelik. Konaklarının arazisine yakın olmanın verdiği yetkiyle yolu ortasında birbirlerine sarılmaya başlamışlardı. Rüzgâr hareket etmeye başladığında Sahra onun ayağını takip ediyordu.

Kusursuz bir adamdı, yağmurun ve birazda rüzgârın etkisiyle hücrelerine kadar dolan erkeksi koku, dudaklarını kurutmuştu. Sıkıca birbirlerine sarıldıklarında tamamen bedenleri şarkının büyülü sözlerine kapılmıştı durduklarında Rüzgâr, sevdiği kadının yüzünü büyük avucunun içine almıştı o kadar küçük ve narindiki sevmeye bile kıyamazdı insan; "Çakır gözlü sevdiğim" dediğinde Sahra tüm benliğiyle onun gözlerine bakıyordu; "Güzelliğine, saflığına milyonlarca kelime arasından kelime bile seçemiyorum seni öyle çok seviyorum ki Sahra. İçime alıp saklamak seni orada korumak istiyorum" böylesi güzel sözleri ondan duymayı beklemiyordu Sahra daha doğrusu böylesi sözleri bir erkekten duyabileceğini bile düşünemiyordu.

"Mağara adamım beni hep böyle sev, bana hep böyle bak" dediğinde Rüzgâr peçesini açmış ve dudaklarına kapanmıştı. Damlayan yağmur damlalarıyla birlikte birbirlerini özlemle öpüyorlardı dudakları ayrıldığında Rüzgâr alnını dayamıştı, onun alnına doğru ve genç kadın nefesini toparlamaya çalışırken eklemişti; "beni hep böyle öp" demişti. Aşiret ağası sıkıca sarılmıştı yağmura kokusu sinmiş olan Sahra'sının.

"Kokun yağmura sınmış her yer sen kokuyor"

"Bir gün senden böyle sözler duyacağımı düşünmezdim"

"Sen bana hep böyle bak, bir ömür senin kokunu yağmura sinmesini beklerim" ikiside baştan sona kadar sırılsıklam olmuşlardı ama ne gidiyorlardı nede hareket ediyorlardı sadece birbirlerine bakıyorlardı. Sahra'yı titreme aldığında gitme vaktinin geldiğini anlamıştı Rüzgâr.

"Üşüdün hadi gidelim"

"Senin yanında ruhum sıcakcık, varsın bedenim buz tutsun"

"Çakır gözlü sevdiğim, uslanmaz küçük çocuğum"

"Arsız sevgilim hiç uslanmaz çocuğun tek sahibi" sıkıca sarıldıklarında yağmur dinmeye başlamıştı. Rüzgâr bir adım attığında Sahra'yı peşinden çekmişti arabaya bindiklerinde ikiside su içindeydi. Sahra belli etmesede çok üşüyordu.

Konağa geldiklerinde hiç bir odanın ışığı yanmıyordu bir tek avlu ışıkları yanıyordu. Onlar orada öylece dürürken sayısız şarkı çalmıştı ama onlar hiç birini duymamıştı bir tek kendi nefesleri ve sesleriydi kulaklarında çalan. Bir de Rüzgâr'ın Sahra için söylediği o büyülü sözlerdi, arabayı park ettiğinde adamlar kapıyı açmıştı. Öyle ıslaklardaki Sahra'ın peçesi küçük yüzüne yapışmıştı iyice, Rüzgâr kollarının altına alıp koşar adımla odalarına gitmeye başlamışlardı. Öyle çok titriyorduki Sahra bu durum Rüzgâr'ı korkutuyordu, odanın kapısını açtığında Sahra kendini içeri atmıştı yüzündeki yapışmış ipek peçeyi çıkardığında Rüzgâr hızla havlu getirmeye gitmişti bir yandan Sahra kıyafetlerini çıkarmaya çalışıyordu ama tek kolla pekte becerikli olduğu düşünülmezdi. Genç adam geldiğinde tek kolla savaş verdiği giysilerini tek tek çıkarmaya başlamıştı hızlı olmaya çalışıyordu.

Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin