Yolun sonu görünüyor

15.2K 886 75
                                    

Sevgili okuyucum çok sevdiğim bir parça ve grubu önerdiniz emin olun mükemmel bir öneri oldu, uzun zamandır bu türküyü dinlemiyordum ve sınavlarıma çalışmayı bırakıp bölüm yazma isteyi duydurdu. Size buradanda teşekkür etmek istedim ve bu bölümü okurken diğer bölümlerde ne kadar içinizde hissettiyseniz daha çok hissetmeniz dileğiyle.

Çünkü bazen en sevdiğiniz insanı dinlemeden kırıp atabilirsiniz ve ölüm her an ensemizdeyken değer verdiğimiz insanları kaybetmemeye kırmamaya çalışalım hele ki canımızdan çok seviyorsak..

Ben yazarken sonsuz tekrarla dinledim sizde okurken dinlemeniz önerimdir :)

Ölümü bir an olsun unutmamanız ve sevdiklerinize sevdiğinizi söylemeniz dileğiyle.. Bu bölüm sevgiyi sonsuz inancı olanlara ithafen..
Niz

Dünya'nın en zor sanatı bir aile kurmak ve onu parçalamadan elde tutmaktır. Eski zamanlara baktığımızda nice acılar yaşanmış olsada yuvasını dağıtmamak için ayakta tutan nice sevdalılar varmış. Yokluk boyunlarını kırsada sevdalarının ateşiyle karınlarını doyurur üşüyen bedenlerini ısıtırmış. Şimdi ise ne güven kalmış ne de eskisi gibi bir sevda, Rüzgâr ve Sahra'nın sevdası şimdiki sevdalar arasında eskiyi hatırlatmıştı belkide ama ta ki bir zarf ve içinde doğruluk payının olup olmadığını bile sevdiğine sormayacak yalanlar yok etmişti. Düşünülmeden çıkan sözler, atılan adımlar ve daha bir çok şey.

Rüzgâr sesi içi nefret ile dolup taşan Alkan'ı uyandırmıştı, iki eli arasındaki başını kaldırıp sesin yönüne gelen tarafa baktırtmıştı; "Sahra'm iyi mi?" Bu sözler genç adamı patladan sözler olmuştu.

"Anma kırlı ağzınla ablamın adını anma" Böyle mi vurdun ablama ulan" demişti nefret kusarken. Asiye'de keza öyle ancak genç kadın abisi olduğunu algılayana kadar kocasının ayağı kalkıp yumruğunu yüzüne indirdiğini görmüştü.

"Böyle mi vurdun ulan ablama! Böyle mi?" Defalarca vurmaya başlamıştı üzerine çıkıp; "Öldürdün ablamı öldürdün ANAMI ALDIN BENDEN! ABLAMI ÇALDIN BENDEN" Rüzgâr'ın ağzından tek bir kelime çıkmıyordu sadece inen darbeleri kabul ediyordu. Karşılık vermiyor sadece inen darbeleri kabul ediyordu duyduğu söz sanki onunda hayatını almıştı elinden. Ömründen ömür son bulmuştu sanki gerçekten ölmüş müydü çakır gözlü çöl gülü, her inen darbelerle gözünde canlanmaya başlamıştı, gözleri ve gülüşü her hatıranın sonunda onlar canlanıyordu gözünde. İlk tanıştıklarında gözündeki güçlü kadını görmüştü tekrar atını şaha kaldırışı baş kaldırışı asi duruşu. Öpüşü, dokuşu ve kokusu gelmişti birden burnuna oysa kokan tek bir şey vardı o da kendi kanın kokusuydu. Asiye kocasını abisinin üzerinden ne kadar çekmeye çalışsada gücü yetmemişti güvenlik gelip güçlükle ayırabilmişti. Rüzgâr'ın tek kolu yerde diğer göğüsünün üzerindeydi kalbinde derin bir sızı vardı o sızının nedeni. Kalbinin sahibi olan kadının kalbi durmuştu ve belkide bir daha hiç atmıyacaktı.

Ameliyathanedeki dersin sessizlik saniyeler içerisinde bozulmuş ve onun yerini hızla Sahra'yı hayatta döndürme savaşı başlamıştı. Kalbi tekrar çalıştırmak için ilaçlar veriliyor ve masaj yapılıyordu ama o düz çizgi tekrar hareket bulmuyordu. Elektro şoka yanıt vermiyordu belkide Sahra evlatların kokusunu koklayamadan azraile teslim etmişti kendini. Son kez şoku verdiklerinde, beklemişti hekim ama en küçük sinyale yoktu; "Ölüm saatı" demişti genç doktor gözleri dolu dolu üç yeni doğan bebek annesiz kalıyorlardı içi yanmıştı cerrahın. Sahra'nın gözünden belkide son kez yaş süzülmüştü kimse görmesede Allah görmüştü cansız yatan bir anne evlatları için akan bir damla yaş.

Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin