Bal

11K 659 78
                                    

Asaf bir hışımla çıktığı büyük salona geri dönüp, bağırıp çağırmak istemişti. Nasıl evlenmesini isteyebilirlerdi üstelik o kızla. Filiz bal gözleriyle ve masum güzelliğiyle dünyayı ayağını serdirecek kadar güzeldi. Büyük salonda her iki aile memnun bir şekilde olacakları konuşuyor en kısa zamanda nişanın olmasını konuşmuşlardı. İki aileden bu durumdan memnun olmayan sadece iki kişi vardı birisi Asaf diğeri Filiz'di. Kimsede onların cevabını ve serzenişini umursamamıştı, Asaf'ın yüreği yangın yeri adı gibi ateş vardı içinde geçmişin ateşi. Filiz ise kendi sürgünleriyle toprağı can vermiş bir kadın aşktan ve sevgiliden bir haber.

Nişan ve düğün aynı anda olsun istiyordu, aşiret ağası neticede iki defa davetlileri çağırmayı mantıklı bulmamıştı. Mahmut efendide mantıklı bulmuş ve kabul etmişti aşiret ağasının isteyini. Yanlarında getirdikleri söz yüzüklerini takmak için cebinden çıkarmıştı yaşlı adam. O sıra genç adam Asaf'ı çağırtmıştı ancak gelmeye pek niyetli olmayışı Rüzgâr sinirlendirmişti. Oturduğu yerden bir hırsla kalktığında Mahmut efendi kalkmaya çalışmıştı, aşiret ağası yavaşça dokunmuştu yaşlı adamın omzuna. Artık tek bir ailelerdi, çalışanı gibi davranmasını istemiyordu. Rüzgâr salondan çıkıp üst katta çıkmış ve kardeşini kum torbasını yumruklarken bulmuştu; "Asaf Ateş! Yine Ateş'liğin tutmuş senin üzerine düzelt ve aşağı in!" Demişti sesi tok şekilde.

"Abi! Ben o kızla evlenmem"

"Ben sana fikrini sormadım Asaf! Ben direk ne yapacağını söyledim"

"Ben senin kuklan değilim abi"

"Bu zamana kadar senin istediğini yaptıkta ne oldu! Asaf dört yıllık liseyi altı yılda! Üniversiteyi ise 2 yılda anca kazandın! Ne oldu oğlum sana sen böyle değildin"

"Şimdi mi aklına geldi beni sormak"

"ASAF! Senin karşısında abin duruyor! Saygını bil ne zaman bir dediğini eksik yaptım"

"Abi daha baba toprağına geleli iki yıl oldu. Şimdi gelip bana abilik taslama"

"ASAF" demişti Hatun hanım ne zamandır. Kapıdaydı her iki kardeş bilmiyordu ama anneleri fazlasıyla sinirliydi; "İKİNİZDE SESİNİZİ KESİYORSUNUZ! ASAF ÜSTÜNÜ BAŞINI DÜZELT AŞAĞI INIYOR VE O YÜZÜ TAKIYORSUN!" Demişti öyle bağırmıştıkı Asaf ilk kez annesini ona bu kadar bağırdığını görüyordu ya da hatırlayamamıştı.

"Anne yapma! Ya bana acımıyorsunuz kıza acıyın yazık değil mi ona"

"O kıza üzülüyorum senin gibi bir oğlumla evlendiriyorum diye ama Filiz'den başka kimse seni adam etmez. Üzerini düzelt in aşağı! Asaf o kız kötü baktığını ve ya söylediğini duyayım, görürsün ananın kudretini " Hatun hanım tüm yollarını kesmişti ama Asaf bulacaktı kaçar yolunu.

Aşağı indiklerinde gelen tüm misafirlerden aile büyüklerinden herkesten özür dilemişlerdi. Rüzgâr cebinden çıkardığı alyansları, takması için annesine uzatmıştı. Filiz'den elini istediğinde genç kız uzatmış ve parmağına takılan kelepçesine bakmıştı, Asaf'ı beklemişti annesi uzatmasını ama pek niyetli değildi. Bir hırsla çekmişti oğlunun elini ve takmıştı diğer yüzüğü; "Hayırlı ola" demişti oğluna bakarak. O sıra Mahmut efendi oğlu ile gelinin yüzüklerini takmıştı. Bir çift mutlulukla takarken yüzükleri diğer çift cenazeden gelmiş gibiydi. Filiz yere eğik olan başını kaldırdığında karşısındaki delikanlıya bakmıştı, koyu kahve gözleri genç kızın bal rengi gözlerine karışmış hatta alev aldırıp eritmişti. Gözündeki ateş ürkütmüştü, genç kızı sanki hissetmişti canın yanacağını. Aşk kimin canını yakmadan bırakmıştıkı, bu genç kızı bıraksın. Aşka küsen bu genç adam belkide aşkın en masum halini bu kızda görecekti.

Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin