Arabaya yavaşça yatırmıştı Sahra'yı genç adam koşarak diğer kapıdan binmiş ve başını bacağının üzerine yatırmıştı. İpek saçlarını okşadığı yerde genç kadının uyanması için seslensede başarılı olamamıştı. Dilan ön koltuğa geçmiş Resul'e acile etmesi için el işaretti yapıyordu. Rüzgâr'ın bedenini ciddi bir korku sarmaya başlamıştı, sevdiği kadına bir şey olmasındandı korkusu ve daha kucağına bile almadığı yavrularına kavuşamadan kaybetmekten korkmuştu.
Araç acil kapısına durduğunda peş peşe siyah arabalar durmuştu, her iki ailenin aşiret ağaları gelmişti. Bunu neredeyse tüm şehir anlamıştı Rüzgâr kapıyı açıp sevdiği kadını kucağına aldığında. Önde adamları ortada kendisi içeri girmişlerdi hemen herkes panik içerisinde doktoru çağırıyorlardı. Sedye ile hızla gelmişlerdi, Rüzgâr sevdiği kadını sedyeye yatırdığında bedeni cansız gibi yatıyordu. Bunu düşünmek bile öldürmüştü, bir insanın yaşayacağı en kötü ikinci şeyi yaşamıştı ve duâ ediyordu Allah'a üçüncüsünü evlat acısını yaşatmaması için. Çoğul gebeliği düşük riskini yükseltmişti, son yaşadıkları yolculuk derken doktorun düşük olabileceğini söylemesi Rüzgâr'ı en büyük korkunun pençesine atmıştı.
Sahra'yı müdahale odasına aldıklarına Rüzgâr olduğu yere çöküp oturmuştu, ayağının birini kendine çekip kolunu koymuştu. Düşünceli bir şekilde eli saçına gitmişti kafasını duvara vuruyordu. Boyu uzun olduğu için bir diğer ayağını uzatması neredeyse insanların geçmesine engeldi. Sürekli kafasını duvara vuruyordu, daha yeni yeni elindeki yaralar geçmeye yüz tutmuşken şimdi başını kırmaya niyetliydi. O sıra Hatun hanım gelmişti, genç adam annesinin yanına geldiğini bile fark etmemişti tekrar başını duvara vururken elini uzatmıştı Hatun hanım oğlunun daha fazla canı yanmaması için, genç adam başını geriye attığında duvara değilde elle çarptığını anlayınca başını sola doğru çevirmiş ve bakmıştı. Annesinin gözleri dolu dolu bakıyordu, gözlerinin içine Hatun hanım gözünden yaş süzülürken eklemişti;
"Biliyorum senin canın yanıyor evlatlarına bir şey olacak diye, benimde canım acıyor oğlum evladıma, evlatlarıma bir şey olacak diye sen güçlü bir adamsın oğlum kendini bu kadar acı çektirme yakma canını yakma canımı"
"Anne dayanamıyorum o acı çekerken ben dayanamıyorum, acısını içinden çekip kendime hapis etmek istiyorum. Ekrem baba neden gitti anne! Sahra'yı yakıp yok edeceğini düşünemedi mi! ANLAMIYORUM ANNE BU AZRAİLİN BENİMLE DERDİ NE HALAM, BABAM, KARDEŞİM VE ŞİMDİ EKREM BABA BELKİ, BELKİDE ÇOCUKLARIMIN PEŞİNDE ANNE BEN BUNA DAYANAMIYORUM"
"DAYANACAKSIN FIRAT AĞA! DAYANACAKSIN NE GELİRSE ALLAHTAN GELİR KARININ YANINDA DİK DURACAKSIN O SENDEN GÜÇ ALACAK DUYDUN MU BENİ DOKTOR DAHA BİR ŞEY SÖYLEMEDEN SEN TESLİM ETTİN EVLATLARINI AZRAİLE BU MUSUN SEN FIRAT AĞA PES EDİP KENDİNİ SUÇLAYAN BİR ÇOCUK MU YOK HANZADE AŞİRETİNİN AĞASI, SAHRA VERDA'NIN O SEVDİĞİ GÜÇLÜ ADAMISIN! ÇOCUKLARI İÇİN CANINI VERECEK BABASIN ŞİMDİ BURADA OTURUP DEME BANA DAYANAMIYORUM! DAYANACAKSIN OĞLUM BENİM NASIL DAYANDIĞIM GİBİ NE GELİRSE ALLAHTAN" genç adam gözleri dolu bir şekilde annesini dinlemişti Hatun hanım belkide oğluna uzun bir aradan sonra ilk kez böylesine kızmıştı. Hatun hanımın konuşmasından sonra tek bir kelime eden olmamıştı.
Rüzgâr aşiret ağasıydı, soyunu yönetendi böylesi yıkılamazdı. Herkese güç vermek zorundaydı ne yaşarsa yaşasın ne hissederse hissetsin belli edemezdi. Soyu ondan güç almalıydı ama Rüzgâr gücünü müdahale odasına bırakmıştı çıkmayan doktor, sedye gücünü daha çok yok ediyordu. Uzun bir zaman geçmişti bekleyen için ise sonsuz bir zaman. Müdahale odasının kapısı açıldığında doktor dışarıya çıkmıştı, genç adamı doktoru görmesiyle hızla kalktı. Doktor ile yüz yüze geldiklerinde korku dolu gözlerle bakmıştı;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Rüzgârı - Hanzade Serisi 1 (Tamamlandı)
Ficción GeneralYıllar çöl kumlarını rüzgarla savurup günümüze kadar getirmişti geçmişin izlerini, iki düşman aile ve bulanık suları durulmuş bir dava. İki aşık birbirine kavuşmak için herşeyi göze almışlardı ve zaman tekerrür ibaret olduğunu yine ispatlamıştır. H...