900 kelimeden fazlasını yazarak bol yorumu hak ettim bence, nooolur yorum yapın, votlerınızla butlara çıkıyorum, yorumlarınızla yıldızlara ulaşmama izin verin 💜
Bu gün yılın ilk günüydü.
Yeni yıla Jungkook ile küs bir biçimde girmiş olmak felaketten başka bir şey değildi.
Yurttaki odamda pembe tenis topunu duvara atarak sektiriyordum.
Bu gün herkese tatildi.
Tatildi ama tatil yapabilecek kimsem yoktu.
Jungwoo hala ailesiyleydi. Yurt da neredeyse boştu zaten. Erken dönen bir tek ben vardım.
Jongbin'i bulabilirdim belki ama paylaşacak neyimiz vardı ki?
Topu sektirmeye devam ettim.
Programın sonunda beni bitik, ağlamaktan helak olmuş bir biçimde GRL'nin menajeri Bayan Woo bulmuştu. O an ortalığı karıştırmamak adına kimse bana bir şey söylemedi. Ama yüzüme bakan her suratta öfke ve hayal kırıklığı görüyordum.
Bang PD-nim ise bana ifadesizce bakıyordu.
Odamda beni çağıracakları zamanı bekliyordum. Belki de çoktan kovulmuştum. Bana eşyalarını topla diyeceklerdi. Bilmiyorum. Bu korkuyu daha kaç kes yaşamam gerekecekti?
Kapım tıklatıldığında duvara sektirmek için attiğim topu daha tutmadan heyecanla "Gel!"dedim.
Kapıdan içeri Jungkook'un girmesiyle duvardan seken topun kafasına çarpması bir oldu.
Bende şaşkınlıkla yataktan düştüm.
Jungkook odamın dağınıklığına şöyle bir göz gezdirdi. Bende onun bana karşı tepkilerinin inceledim. Bana soğuk muydu, tavırlı mıydı, kırgın mıydı, bana kırılacak kadar beni önemsiyor muydu?
"PD-nim seninle görüşmek istiyor. Aşağıdayım."dedikten sonra kapıyı kapatıp gitti.
Ne zaman ses eğitmeni seviyesinden özel şoförlüğüme geçiş yapmıştı bilmiyordum.
Bulduğum her şeyi üzerime geçirdim. Çantama da bulduğum her şeyi tıktım. Pijama takımımı bile koyduğumu ama şarj aletimi almadığımı odadan çıkarken fark etsem de uğraşacak vaktim yoktu.
"Günaydın Min Ae!"diyerek önümden elinde kahvesiyle salına salına geçen Jongbin'in rahatlığı yanında benim aceleci görüntüm kendime acımama sebep oldu. Asansöre binerken, "Sana da günaydın Jongbin, Bay Bay Jongbin!"diye bağırdım.
Alt kata inerken aynada saçlarımı ve yüzümü düzelttim. Giydiğim kıyafetleri incelediğimde fena gorünmediğimi kabul etmeliydim.
Kot pantalonumun üzerinde kırmızı bir sweatshirt giymiş, üzerime beyaz şişme mont almıştım. En azından renkler uyuyordu?
Jungkook'un lobide oturmuş beni bekler haldeki görüntüsünde oturduğu yerden duruşuna kadar her şey her zaman aynıydı. Değişen tek şey kıyafetleri ve saç modeliydi.
"Gidelim."diyerek önünden geçtim. Beni takip edeceğini, adımlarını hızlandırıp önüme geçeceğini bildiğim gibi biliyordum.
Beni şaşırtmadan ben daha montumun fermuarını çekerken arabaya ulaşmıştı.
Artık alıştığım yan koltuğa oturduğumda ne konuşacağımızı bilmiyordum.
Kafamda Bang PD-nimle konuşma diyologlari kurarak kendimi meşgul ettim ama pek faydası yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
FanficJeon Jungkook sadece biasımı değil kalbimi de kırıyordu. "Biz su ve ışık gibiyiz, aramızdaki mesafelerin önemi yok. Günün başında ve sonunda mutlaka bir araya geliyoruz„ -from hae to him its all for him. #1 in Hayran Kurgu #1 in BTS #1 in...