-kitap uzadı mı sizce? kıvamında mı? ilerisi için neler görüyorsunuz? satır arası yorum yaparsanız her şey daha güzel olmaz mı sizce de? kurguda kendi fikirlerinizi görmek istemez misiniz?
her neyse iyi okumalar şimdiden.-Telefonumun zil sesini duyduğumda yatakta yuvarlanıyorum.
"Alo?"dediğimde daha tek gözümü açamamıştım.
"Min Ae?"diyen ses Jungkook'a aitti.
Yataktan yuvarlanarak düştüğümde en azından uyanmıştım.
"Jungkook?"diye tedirgince sordum.
"Benim, yeni mi uyandın yoksa? Okula geç kalacaksın."dediğinde kaşlarımı çattım. Okula geç kalcaksın mı?
O da dediğinin tuhaflığının farkına varıp, "Ah ne diyorum ben.."diye söylendi.
Komidindeki araba anahtarı dikkatimi çektiğinde hızlıca oturduğum yerden kalktım. Bir yandan okul formamı giyererek telefonu kulağımla omzumun arasina sıkıştırdım. "Uyuyakalmışım, dün yorulduğum için çok uyudum sanırım."dedim.
Telefondan sabırlı olmak için nefes verdiğini duydum, "Ben arabayı almaya geldim, gelmişken seni okulada gotürmeyi planlamıştım. Aşağıda kutu kutu benzinle seni bekliyorum. Acele edersen teklifim hala geçerli."dediğinde hevesle "Tamam, tamam beş dakikaya oradayım."dedim.
Telefonu kapatrıktan sonra neredeyse üç dakikada hazırdım.
Çantamı sırtlayıp odadan fırladığımda arabanın anahtarlarını unuttuğum için geri dönüp anahtarları aldıktan sonra asansöre ilerledim.
Ortak alandaki stajerlere günaydın demek için iki dakika durmamin haricinde hızkica aşağıya ilerledim. Jungkook ve Seokjin lobide oturuyordu. Alt kattaki stajerlerin ilgisi tamamen onlardaydı.
Yanlarına yaklaşırken tedirgindim.
"Günaydın."dedikten sonra beni fark etmelerini bekledim. Cevap veren Seokjin oldu, "Ah Min Ae! Günaydın. Seninle uzun süredir tanışmak istiyordum."dediğinde hevesle ellerimi salladım, "İnan ben daha uzun süredir istiyordum bunu."dediğimde gülümsedi.
Jungkook telefonun kilit ekranını kapatarak cebine attıktan sonra doğruldu, "Araba hazırdır sanırım gidebiliriz."dedi.
Onu kafa sallayarak onaylanıp peşinden ilerlediğimde Seokjin de bize katıldı, stajerlerin gözleriyle bizi takip ettiğinden adım gibi emindim.
Adımlarımı hızlandırıp Jungkook'a yetişmeye çalıştım, o da bunu fark edip biraz yavaşladı, "Bir şey mi oldu?"dedi, kafa salladım. Yüzüne değil yere bakıyordum.
"Şey, ben yarın Fransaya gidiyorum, ailemin yanına, sende biliyorsun. Bu gün valiz hazırlamak için okuldan sonraki çalışmadan erken çıkabilir miyim?"dedim.
Belli belirsiz kafa salladı, "Olur."dedi.
Arabaya binince hiç konuşmadık, ben arka koltukta oturduğum için biraz soyutlanmıştım aslında.
Okula geldiğimizde teşekkür edip arabadan indim. Onlarda bana iyi dersler dedi.
Teşekkürler babalarım.
Okuldan içeri girer girmez bahcede Kinhyuk yakama yapıştı, "Minnie, Günaydın. Bu gün çok güzel görünüyorsun, sana kahve ısmarlamama izin ver."dedi.
Okulda benimle iletişim kuran tek kişi olmasına rağmen o kadar suluydu ki onu başımdan atma isteğiyle dolul taşıyordum. Ne var ki okulda stajer olduğumu bilen tek kişi olmasına rağmen bunu bir sır gibi saklayıp kimseye anlatmamış olası da onu hayatımdan kovmama engel oluyordu.
"Uykusuzum Kinhyuk. Sen gidip Lena'ya birşeyler ısmarlamayı dene olur mu?"dedikten sonra onu bahçede yanlız bıraktım.
Bu gün müzik kulübü çalışma günüydü. Kulübe üyeydim ama pek aktif olduğum söylenemezdi. Zaten okulda genelde kulüplere ayıracak vaktiniz olmuyordu. Yine de bu gün bir toplantı vardı ve katılım şarttı. Kulüpde pek aktif olmamamın sebeplerinden biri de stajer olduğumun anlaşılmasını istememdi.
Okulun ilk yarısını sadece derslere odakli bir biçimde geçirdim. Yemek arasında yediklerimin kalorisine dikkat edecek bir biçimde karnımı doyurduktan sonra toplantı için hazırdım.
Müzik öğretmenimiz diğer öğretmenerimizie göre pasif biriydi ama dersi bu denli önemsenmeyen bir öğretmene göre gayet iyi işler çıkartıyordu.
Noel zamanı kurulacak korodan bahsedip toplantıyı bitirdi. Bu her yıl tekrarlananan bir şey olduğundan kimse isyan etmedi, ya da yadırgamadı.
Okulun ikinci yarısında kimyadan ölçüm testimiz vardı. Kendimi sınava o denli yoğunlaştırdim ki cevap anahtarindan farksız bir kağıt çıkardım ortaya.
Belki bu bir nebze yarın yiyeceğim fırçanın dozunu azaltırdı.
Okuldan sonra mecburen Kinhyuk ile durağa kadar ilerledim. Birlikte otobüse bindik. O sürekli Lena'dan bahsetse de ilgi alanıma girmediği için ilgileniyormuş gibi yapmakla yetindim.
Sonunda şirketin sokağına girdiğimizde bir çileden başka bir çileye yaklaştığımı biliyordum.
Kinhyuk, "Okuldan sonra çalısmaya mı gidiyorsun? Bu korkunç olmalı. Şahsen ben eve gidip bilgisayar oyunu oynamayı iple çekiyorum."diye bir yorumda bulundu.
"Evet bende."dediğimde bana bakışları üzülür gibiydi. "Kendini çok yoruyorsun Min Ae. Umarım seni iyi yerlerde görürüm."dedi.
Ona kafa sallayarak teşekkür edip otobüsten indim.
Bir dakika olsun dinlenmeye vaktim olmadığından stüdyoya yol aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Hayran KurguJeon Jungkook sadece biasımı değil kalbimi de kırıyordu. "Biz su ve ışık gibiyiz, aramızdaki mesafelerin önemi yok. Günün başında ve sonunda mutlaka bir araya geliyoruz„ -from hae to him its all for him. #1 in Hayran Kurgu #1 in BTS #1 in...