Taehyung'un anlattıklarını hararetli bir biçimde Jungwoo'ya anlatırken elimle Jimin'in gönderdiği ekran görüntüsünü işaret ediyordum.
"Benimle ilgileniyor olması.."dedim. "İnanılır gibi değil."
Jungwoo her zamanki gibi şaşırmış görünmüyordu.
Elini çenesini altına dayadı, "Sence ne zamandan beri seninle ilgileniyor?"
Sandalyeye geri yaslandım, "Bence şu anda bile benimle ilgilenmiyor. Sesimi dinliyor olması benim için yanıp tutuştuğu anlamına mı gelir?"dedim.
Jungwoo düşünceliydi. Sonunda sağ elinin üzerini kaşıdığında onu yakaladım.
"Benden ne gizliyorsun?"diye sorduğumda ellerini hemen masanın altına çekse de onu tanıyordum.
"Jungwoo, benden bir şeyler sakladığında hep bu hareketi yaparsın sen, söyle ne saklıyorsun?"dedim.
Jungwoo teslim olurcasına iki elini yana kaldırdı.
"Pekala anlatıyorum, sadece duydum ve emin değilim."dediğinde ona devam etmesi için işarette bulundum.
"Bizim stajer grubunda bir çocuk geçen aylarda GRL menajerine asistanlık yapıyormuş. Onun anlattıklarına göre GRL sadece bir proje grupmuş. Bangtan üyelerinin popüleritesini kullanarak bir grubu bir yere kadar taşıyıp sonunda solo kariyerlere başlayacaklarmış. Yani GRL başarı hedefli bir grup değil, gündem yaratma grubu."dediğinde kahvesinden içmek için durdu.
"Bundan iyi ki GRL ile birlikte değilim, yaşasın! gibi bir sonuç mu çıkarmalıyım?"dedim.
"Aslına bakarsan evet."dedi Jungwoo. "Proje içinde BTS de olduğundan GRL oluşumu hakkında üyelerin de fikri alınmış. Jungkook da senin o grupta olmaman gerektiğini düşündüğü için GRL ile çıkış yapmamışsın."dediğinde suratıma bakmıyordu.
Bir anlığına berbat hissettim.
Duyduklarımı sindirmeye çalışırken bithap düşüyordum.
"Alıştıra alıştıra baştan söyle."derken sandalyenin kollarını sıkıca kavramıştım.
"Jungkook senin bu grupta harcanacağını düşünüyormuş, bu yüzden GRL ile çıkış yapmamanı önermiş ve kabul etmişler."dedi.
Oturduğum yerde gözlerimi kapayıp sakinleşmeye çalıştım. Bu benim için iyi miydi? Kabul edilebilir miydi?
Beni önemsediği ve iyiliğimi düşündüğü için böyle yapmış olmalıydı. Kendimi buna inandırmak istiyorum.
Demek ki bu yüzden inatla çıkış yapacak kadar iyi olduğumu söylediğimde beni eleştirip duruyordu.
Çünkü bana çıkış yaptırmamak onun kararıydı. Beni o temizlik odasında bırakıp gitmesinin sebebi de beni o halde görmeyip vicdanını rahat tutmak mıydı? Ne zaman çıkış yapamadığım için üzülsem suçlu mu hissediyordu?
"Bir an önce onunla konuşmam gerek."dedim Jungwoo'ya.
"Ne söyleyeceksin?"dedi. "Bu duydukların gerçek bile olmayabilir. Bir iddia'dan bahsediyoruz sonuçta."dedi.
Eşyalarımı toplayıp doğrulurken, "O zaman iddia'nın doğru olup olmadığını sorarırım."dedim.
-
Gözlerimi açtığımda tavana baktım.
Sonra gözlerimi geri kapattım.
Güne uyanmak istemiyordum. Tüm günümü Jungkook'un yanında geçirmekten çekindiğim ilk gün bu gündü.
Sabah spora, sonra da dans provasına gidecektik. Gerçekten onunla beraber vakit geçirmek istiyor muydum?
Kendimle ilgili soru işaretlerim vardı ama onunla ilgili daha çok bilinmeyenim vardı. Onunla konuşmanın doğru olduğunu biliyordum ama utanmadan açıkça bunu yapabilir miydim?
Başta onunla herhangi bir şeyi bile konuşmaya bile cesaretim olmadığını göze alırsam bunu aşabilirdim. Aşmak zorundaydım yoksa bu bilinmezlik içimi kemiriyordu.
Kahvaltı için bir şeyler atıştırdıktan sonra Jungkook'un beni beklediğini düşünerek lobiye indim ama onu bulamadım.
Onunla seyahat etmeye o kadar alışmıştım ki şimdi onsuz spor salonuna nasıl gideceğimi bilmiyordum.
Telefonumu çıkartıp onu aramak için tuşulara basarken koltuklardan bitine oturmuştum bile.
"Alo?"dediğini duyduğumda dilim tutuldu.
Sesinin bana yaptığı etkiyi her seferinde unutuyordum. Etkilenmemek elde miydi ki?
"Ben.. B-ben şey.."diye konuşmaya, daha doğrusu konuşamamaya başladığımda güldüğünü duydum.
"Günaydın Min Ae."dedi.
"Günaydın, şey ben spor salonuna geçecektim ama oraya tek başıma nasıl giderim bilmiyorum."dedim. Bu kısaca benimle oraya gitmeye devam et lütfen mesajıydı.
Jungkook bir nefes verdi, "Min Ae aslında.. bu gün pek müsait olduğum söylenemez, programları iptal etmemizde bir sakınca var mı?"dedi.
Kalbimin ortasında bir delik açıldığını hissettim.
Sanki o delikten minik demir bilyeler mideme düşmüş konusmakta yeterince zorluk çekmiyormuşum gibi boğazımı kupkuru etmişti.
"Hayır."dedim. Sesim sanki cırlayan bir kedinin sesi gibiydi. "Uzun süredir boş bir gün geçirmemiştim zaten."diyerek gülümsediğimde bu o kadar zorlama bir gülümsemeydi ki kendimi kınadım.
"Evet, iyice dinlenmene bak, ben şimdi kapatmak zorundayım. Yarın görüşürüz olur mu?"dedi.
Sadece "Olur."dedikten sonra telefon kapandı.
Nasılsınız? Kitap nasıl gidiyor sizce? Diğer kitaplara kıysla vasat bir haldeyim bence. Sizce gereksiz uzatmaya mı başladım? Kitabı yakında bitirmeli miyim?
Maalesef biliyorum ki hızlı hızlı yeni bölümler okumak istiyorsunuz ama üzücü bir biçimde okul bunu engelleyen bir faktöre dönüşüyor. Lütfen wrecker'ı sevin ve kitaptan gitmeyin. Her biriniz benim için çok özelsiniz.
Hayran kurguda #606 dayız ve açıkçası listede olmak bile benim için inanılmaz. Bunlar sizin sayenizde. İyi ki varsınız, sevgiler<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
FanficJeon Jungkook sadece biasımı değil kalbimi de kırıyordu. "Biz su ve ışık gibiyiz, aramızdaki mesafelerin önemi yok. Günün başında ve sonunda mutlaka bir araya geliyoruz„ -from hae to him its all for him. #1 in Hayran Kurgu #1 in BTS #1 in...