Saçlarımı yüzümden iterek gözlerime baktı, tahmin ettiğimden daha güzel bir an yaşıyor olmamız hayatın bana nasıl bir hediyesiydi böyle?
"Min Ae, kendini bırakma. Ben seni bırakmayacağım demedim mi?"dedi.
Gözlerimde yeniden yaşlar hücüm etse de zaten ıslanmış ve kızarıp şişmiş yüzüm yapış yapış olmuştu.
Güldü, güldüğünde gözlerinin kenarları kırıştı.
"Sincap gibi görünüyorsun "dedi.
"Elimi tutar mısın?"diye sorduğumda aptal ve çocukça davrandığımı biliyordum.
İki elimi de avcunda birleştirdiğinde gülümsedim.
"Şarkı kaydederken."diye eklediğimde elledimi bırakmak için hamle yapsa da izin vermedim. Sadece ona daha çok sokulup onu koklamak istiyordum. Ellerim avuçlarının içinde ve boynum omzundayken dünya huzurulu bir yerdi.
"Tabiki."dedi. "Her zaman elinden tutarım."
Sonunda toparlanmam yardımcı olup beni elimden tutarak odadan çıkarttı.
Stüdyoya geldiğimizde bir açıklama borçlu hissetsem de Jungkook'un bunu gerektirmediğini işaret eden tavırları sessiz kalmamı sağladı.
Jungkook Hoseok'a dönerek, "Yeniden kaydedelim hyung. Bende Min Ae ile kayda gireceğim."dedi.
Hoseok'un yüzünde ne bir tereddüt ne de sorgular bir ifade vardı. Birbirlerine bu kadar güveniyor olmaları imrendiğim bir özellikti.
Jungkook elimi bir kere olsun bile bırakmadı. Sanki ilk okula başlamış ve arkadaşlarıyla yeni tanışan bir öğrenciymişim gibi hissediyordum.
"Gerçek Min Ae ortaya çıktı."dedi Jimin tezahürat edercesine.
Taehyung onun bu haline gülümsedi.
Kayıt bitene kadar başka bir gerilim yaşamamamıza şükrediyordum.
Sonunda güzel bir iş orata çıkmıştı, üstelik Hixtape'i de erkenden dinlemiş olmuştum.
"Min Ae, seninle çalışmak büyük bir zevkti."dedi Hoseok.
Sonunda Jungkook'un elini bırakabildiğim için güçlü hissetsem de onun karşısında övünecek kadar iyi hissetmiyordum.
"Teşekkür ederim."dedim.
"Bunun üzerine bir yemek yemeliyiz. Ben yapacağım."dedi Seokjin.
Yoongi yarım ağız güldü, "Kızı yurda götürelim de kalp krizi geçirsin değil mi?"dedi.
Jungkook düşünceli görünüyordu. Göz göze gelmedik.
"Bence şoku atlattı."dedi Namjoon. "Yemekten sonra daha da iyi olacağına inanıyorum."dedi.
Sanki benim velim Jungkookmuşcasına herkes ondan fikir bekliyordu.
O ise düşünceli ifadesini bozmamıştı, bunun üzerine Hoseok, "Maknae, sen ne dersin?"dedi.
Jungkook, "Tabii," dedi. "Güzel olur. Gelsin."dedi.
Beraber stüdyodan ayrılıp, beraber aynı araca bindik ve beraber aynı yurda girdik.
Seokjin, Yoongi'nin yakasından tutup onu mutfağa sürüklerken Hoseok ve Jimin odalarına gidip rahat giysiler giyinmeyi tercih etti.
Namjoon ve Jungkook'da duş tercihlerini kullandıklarından Taehyung ve ben yanlız kalmıştık.
Her daim her yere istediği kıyafetle giden Taehyung'un rahat bir giysi arayışı içinde olmadığı netti.
Ortak alanlarına girdiğimde ortamda krem rengin hakim olduğunu gördüm, hemen hemen herkesi memnun ettiği açıktı.
Taehyung kotuğa oturduğunda bende oturma ihtiyacı hissettim. Onun aksine ben daha dik ve tedirgin oturuyordum.
"Min Ae biliyor musun?"diyerek ilgimi çekti, "Maknae seninle çok ilgileniyor."
Derin bir nefes aldım, bu itirafi bekliyor muydum? Daha fenası bu itirafı kaldırabilir miydim?
"Sana bir şey mi söyledi?"dedim.
Bu cesareti nerden buluyordum bilmiyordum, onun yüzüne bakmayı geçtim Gucci terliklerine bile baktığımda rahatsız hissedeceğini düşünüyordum.
"Çalısmaya geldiğin ilk gün.."diyerek konuşmaya başladı, "Senin kapıyı dinlediğini biliyorduk."
Aklıma Jungkook'un beni ikinvı sınıf stajer olarak görüp sadece bir yük oluşumdan sitem ettiği ilk gün geldi. Yani bunları.. bilerek mi söylemişti?
"Ama ben.. anlamıyorum. Ondan nefret etememi mi istiyor? Bu konuda başarılı.."dedim.
Taehyung gözlerini devirdi, "Hayır, öyle değil."dedi. "İnsanlar hissetikleri anlaşılmasın diye duygularının sahiplerine duygularının tam tersi şekilde yaklaşırlar."
Kaşlarımı kaldırıp, "Yani?"diye sordum.
Oturuşunu ciddileştirerek, "Yanisi şu Min Ae," diyerek başladı. "O bana çok şey anlatır."dedi. "Bu hep böyle olmuştur."
"Çok sey anlatması her şeyi anlattığı anlamına gelir mi ki?"diyerek daha çok cüret gösterdim.
"Min Min, inanmamakta direnme."dedi Taehyung. "Odasında tek kalır ama uyuyamadığı geceleri balkona çıkıp şarkı söyler, bir gün onun uyanık olduğunun fark ettiğimde şarkı söylemediğini de fark ettim."dediğinde ona anlamsız bakışlar atmaaya devam ettim.
Yani daha çok bu bilgiyle ne yapabilirim ki? gibiydi.
Ama o bombasını en sonda patlatarak devam etti, "Çünkü o dinlemekle meşguldü. Seni dinliyordu Min Ae."
-Yblerin bu kadar uzun sürelerle gelmesine alışmanız gerekli beyler bayanlar,
Sevgiler öptüm sizi, yorumlarınızı bekliyorum.-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
FanfictionJeon Jungkook sadece biasımı değil kalbimi de kırıyordu. "Biz su ve ışık gibiyiz, aramızdaki mesafelerin önemi yok. Günün başında ve sonunda mutlaka bir araya geliyoruz„ -from hae to him its all for him. #1 in Hayran Kurgu #1 in BTS #1 in...