Merhaba, ben Soo Fragile Min Ae ve Jung Hoseok ile uğraşmaktan yoruldum.
Döktüğüm onca dile rağmen asla ikna olmayan Hoseok omzumdan tutup beni kulisten uzaklaştırdı, topuklarımı yere sürterek bunu engellemeye çalışsam da onun gücüne direnmek takdir edebileceğiniz gibi imkansızdı.
"Festa zamanı aynısı yaptınız, ama değişen hiç bir şey yoktu."diye söylendiğimde hala beni itekliyordu. "Lanet olasıca iki gündür bana sevgilimi göstermiyorsunuz."dedim.
Hoseok güldü, "E, göreceksin sonuçta. Birazdan sahnede olacağız."dedi.
"Hadi ya?"diye sorarak ona doğru dönerek beni itekleyişini durdurdum. Kollarımi göğüsümden birleştirerek, "Eğer aklımi oynatacağım bir şey yaptıysanız sahneye atlarım."dedim.
Hoseok burnuma dokunarak, "Bu yüzden sen sahneyi kulisten izleyeceksin Min Ae."dedi.
Dayanamayıp, "Saçı ne renk?" diye sordum.
Hoseok omuz silkti, "Seninle uğraşırken ben de görmedim Minnie."dedi.
Onu itekleme girisiminde bulundum, sadece bir girişimdi, "Yalan söylüyorsun."dedim.
"Jungyoung'un yanına git."dedi.
Göz devirdim, "Jongbin ile çıkmaya başladıklarından beri o ikisinin yanında kalmamaya yemin ettim ben."dedim.
Hoseok, "Min Ae.. Jungkook bu inatlarına nasıl sabrediyor anlamıyorum."diyerek söylendi.
Ona sinirli bir bakış attım.
Lotte konseri için büyük bir hazırlık yaptıklarını söylerek günlerdir beni yanlarına yaklaştırmıyorlardı, sadece benimle eğlenmek onlara inanılmaz zevk veriyordu.
İzin vermeyecektim, hayır. Jungkook'un saç boyattığına emindim ve ben bunu öğrenmeden o sahneye çıkamayacaktı.
Hoseok bana artık gitmem gerektiğini bu sefer benden diliyle anlattı.
Ne yaptım biliyor musunuz? Önce yere çömeldim. Sonra Hoseok'un bacak arasından emekliyerek geçtim, sonra Hoseok'un afallamasından faydalanarak tabana kuvvet kulise doğru koşmaya başladım.
Hoseok'un arkamdan bağırdığını ve peşimden koştuğunu biliyordum, bu yüzden son sürat koştum.
"Min Ae! Dur, kafayı mı yedin!?"diye bağırdı. "Soyunma odasına giremezsin!"diye ekledi
Onu duymazdan geldim, Jungkook'u özlemiştim.
Hoseok onu dinlemeyeceğimi sonunda anlayıp doyunma odasının kapısının önündeki Yoongi'ye bağırdı, "Hyung! Min Ae'yı içeri alma!"
Yoongi anlamayan bir şekilde önce Hoseok'a baktı, sonra avına koşan bir aslan misali odanın kapasına koşan beni fark etti, hepsi yavaş çekimde olmuş olabilir.
Daha Yoongi kolunu kaldırmafan omzumla kapıya daldım, sonra kapı koluna uzanıp kendimi soyunma odasına attım, elimle gözlerimi kapattıp, "Üzerinizde bir şey yoksa çabucak bir şey giymeniz için üç saniyeniz var."dedim.
Namjoon'un "Ne?" dediğini duydum.
"Bir."diyerek içeri ilerledim.
Tae'nin olduğunu düşündüğüm ses, "Min Ae delirdin mi?"dedi.
"Evet delirdim, beni Jungkook'suz bırakarak delirttiniz, İki."dedim.
Jimin'in güldüğünü duydum, "Jungkook burada yok, gözlerini de açabilirsin, hepimizin giysisi var."dedi.
Ellerimi çekip tek tek saçları sarı tonlarında boyalı ördek ordusuna baktım.
Yerimde hoplayıp, "Biliyordum."dedim. "Ulu Tanrım, Biliyordum!"diyerek tekrar zıpladım. Şaşkınlıkla "Jungkook da mı sarışın, yok artık."dedim. Arkamı dönüp Yoongi'ye, "Nerede?"diye sordum. "Görmeden peşinizden ayırlmam."diyerke tehdit ettim, Jimin, "Söylersek de ayrılmayacaksın ki.."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
FanficJeon Jungkook sadece biasımı değil kalbimi de kırıyordu. "Biz su ve ışık gibiyiz, aramızdaki mesafelerin önemi yok. Günün başında ve sonunda mutlaka bir araya geliyoruz„ -from hae to him its all for him. #1 in Hayran Kurgu #1 in BTS #1 in...