31

16.3K 1.1K 240
                                    

Odamın kapısını açar açmaz hemen önümde duran yastığıma tekme atarak odaya daldım.

Olamazdı, mümkün değildi.

Evren bana zamanında neredeydin mesajı mı veriyordu?

Nasıl o cadaloz Yoona Bayan Jeon'un gözüne girebilmişti?

Yoona'nın suratına bir yumruk geçirmek istiyordum.

Sinirle soludum. Jungkook onunla görüşmezdi değil mi? Annesini ne kadar severse sevsin sırf o istiyor diye sevmediği biriyle birlikte olmazdı herhalde.

Peki ya severse? Ya Yoona'dan gerçekten hoşlanırsa?

Onu ya o ya ben diye zorlamak istiyordum ama bunu hangi haddimle yapacağımı bilmiyordum.

Beni böyle hissettiren bana bakan gözleri miydi, yoksa benimle konuşurken gülümseyen dudaklarının büzüşmesi mi?

Bilemiyorum.

Bilmek istemediğim tek şey Bayan Jeon'un şu an Jungkook'a Yoonayı övmesiydi. Acaba bunu yapabiliyor muydu ki? Yoona'nın ideal gelin adayı olabilecek ne özelliği vardı? Bağırıp çağırıyordu, sürekli insanlara emir veriyordu.

Bayan Jeon biricik oğlu evlendiğinde karısı onu emirleriyle çıldırtsın falan istiyordu herhalde. Fantezi dünyasını oğluna uyguluyordu belki de?

Her ne yapıyorsa bu içimi dertten derde sokuyordu. Daralıp bunalıyordum. Test kitabının başında iki saat boyunca oturup bir tane bile soru çözemedim. Üstelik kafam dağılsın diye girdiğim her sosyal hesapta onun fotoğraflarına rastladığım için telefona kafa atmaya hazırlanıyordum.

Neyse ki Jungwoo beni aradı.

"Minnie? Yemek yiyelim mi?"dediğinde onun sesini duymak bile iyi gelmişti.

Pat diye "Jeon Jungkook'u seviyorum ."diye bağırdım.

Sonra üst kattan tak tak sesleri geldi.

Bu üst kat komşularım Woojin ve şimdilik sadece sahne adı bildiğim Ares'di.

Onları es geçerek Jungwoo'nun tepkisini merak ettim ama, "Yani?"dedi. "Sen o grupdaki herkesi seviyorsun zaten."

Derin bir nefes verdim, "Bu.. bu farklı. Bu bias gibi bile değil. Aşk gibi."dedim.

Sonra bu dediğimden dolayı biraz iğrendim. Aşk kelimesi fazla yenmiş pamuk şeker gibi ağzımda yapışkanlık yapıyor, fazla şekerli tadın acılığını hissetiriyordu.

"Nasıl yani?"dedi telefondaki sesi, "Yoongi'ye ne oldu?"

"Bu fanlık meselesini çoktan aştım Jungwoo. Yoongi'ye Hayranım ama Jungkook'a öyle değil. Farklı işte. Bunu anlayamacağımı mı zannediyorsun?"dedim.

"Tabiki hayır ama.. sadece bilmiyorum. Ona sinir oluyorsun zannediyordum. Yani çıkış yaptırmama meselesi falan."dediğinde bunu tamamen unuttuğumu fark ettim.

"Aslında daha ona sormadım.."dedim.

"Ah Min Ae! Neden onunla konuşmuyorsun ki?"dedi.

"Çünkü o Jeon Jungkook! Bütün dünya onu arzuluyor. O neden benimle beraber olmak istesin ki?"diye sordum.

Jungwoo'da "Çünkü sen de Min Ae'sin."diyerek moral konuşmasına başladı, "Bütün dünya da ileride seni arzulayacak."dedi. Sesinde kararlılık yerine en azından öyle umuyoruz tınısı vardı.

Odamda volta atmaya devam ederek, "Aynı şey değil Jungwoo. Etrafında bir sürü güzel kız var. Üstelik onun ilgisini benden daha çok hak eden fanları var. Bunları göz ardı edip bir umut barındırarak nasıl ona açılabilirim?"dedim.

Jungwoo, "O da sana açılmak için taktik aradığı için olabilir."dediğinde olduğum yerde durdum.

Açıklayacağını umarak, "Ne?"dedim.

"Yani Min Ae biliyorsun, Taehyung bir şeylerden  süpheleniyorsa.. belki de haklıdır?"dedi.

"Bir şey biliyorsan söylemenin tam sırası Jungwoo."dedim.

Hızılca,"Hayır, hayır."dedi. "Bir şey bildiğimden değil, sadece... yorum yapıyorum."dedi.

"Pekala."dedim. "O zaman yemek yiyelim."

-

Ertesi sabah alarm çalındığında ilk kez uyanıktım.

Bu gün okula, okuldan sonra GRL stüdyosuna ve daha sonra günün can alıcı kısmı olan Jeon Jungkook, onun kasları ve ben spor salonuna gidecektik.

Okulun girişinde okul korosunu gelecek programı için davetiyeler dağıtılırken kendimi birden aptal gibi hissettim.

Hafataya koro'nun gösterisi vardı ama ben iki haftadır provalara bile gitmiyordum.

Elime tutuşturulan broşür ile tüm gün aklıma provaları aksatmam gerektiğini kazıdım.

Okulda pek arakadaşım olmadığı için öğle arasında masama oturan okulun popüler kızı Bongmin beni şaşırttı.

"Seninle konuşmam gerek."dedi.

Kafamı sallayarak devam etmesini işaret ettim.

"Bana imzalı bir BTS ürünü getirebilir misin? Her hangi bir şey olur."dedi.

O an çubuklarımdan birini düşürdüm.

Benim stajer olduğumu biliyor muydu?

"Bunu nasıl yapmamı bekliyorsun?"diyerek inkar kozunu kullansam da gözlerini devirdi.

"Annem seni Jeon Jungkook'a benzeyen bir çocukla hamile yogasına gittiğini görmüş. Senin hamile olduğunu söylememem karşılığında herhangi bir şeyi ona imzalatabilirsin değil mi?"diyerek rimelli kirpiklerini kırpıştırdı.

Her şey ne kadar da karışmıştı?

"Bir dakika ben neyim?"dedim. Bu sadece komik geliyordu.

"Min Ae, hamile değilsen o yogada ne işiniz vardı? Söylesene nerde tanıştınız?"dedi.

"Ben Big Hit'te stajerim Bongmin."dedim. "Jungkook beni eğitiyor. Nefes egzersizi yapmak için oradaydık."dedim.

Bongmin bir çizgi gibi olan kaşlarını gerdi, "Yani bir ilişkiniz yok?"dedi.

Çubuklarımı sıkarak "Yok."dedim. Sanırım dişlerimi de sıkıyordum.

"O zaman bizi tanıştırmaya ne dersin MinMinie?"diyerek ellerini yanaklarının kenarında kavuşturdu. "Eminim benden hoşlanırdı."

"Zannetmiyorum."diye onu yanıtladım. "Görüştüğü birisi var."

"Yazık oldu."diyerek toparlandı.

Kalkmadan, "Seni stajer olarak almakla baya büyük riske girmişler."dedi. Daha sonra da masamı terk etti.

Sadece son zil çalarlana kadar bu tımarhaneye dayanamaya çalıştım.

Sonunda keyfimi yerine getiren okulun çıkışında arabasının içinde kendini maske ve gözlükle kamufle eden Jeon Jungkook'u görmemdi.

Onu gerçekten seviyordum ve bu can acıtıyordu.

-

final kaçıncı bölümde olmalı?? çok uzatıp sizi sıkmak istemiyorum ;((

sevgilerle<3

Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin