Soo Min Ae, sen bittin.
Muhtemelen Jungwoo kafayı yemiş bir şekilde beni arıyordu ama ülke sınırları dışına çıkmadan beni bulması baya imkansız olacak gibiydi.
"Min Ae, Nereye daldın?"diye soran Jungkook'un sargıları açılıyordu. O yüzden uzanmış, dirsekleri üzerinde doğrulmuştu.
Onun bu hali yeniden gözlerimin doğmasına sebep olsa da daha yeni kuruyan gözlerimi yeniden yaşlandırmaya niyetim yoktu
"Joshua'nın düğünü için kaçtığımız zamanı düşünüyorum."diyip tebessüm ettim. "Yine ikimizden biri kaçak öyle değil mi?"
Güldü, gülüşü öyle güzeldi ki o hep gülsün diye elimden gelen her şeyi feda etmeye hazırdım.
"Önemli bir program yoktu, değil mi?"dediği sırada işini bitiren sağlık görevlisi odadan çıktı.
Kafa sallayarak yanına oturdum, "Sen bu haldeyken daha önemli bir işim olamaz."dedim.
Kollarını açıp beni sarmalama davetini istekle kabul ettim, o asla eskimeyecek huzur hissi yeniden içimi kapladı.
Dengeli bir şekilde inip kalkan göğsünü dinlediğim sırada "Bunlar olağan şeyler Minnie, söylemesi de hayali de zor ama aynı durumlar sana da olacak."dedi.
Gülümseyip kafamı yüzüne kaldırdım, "Sen ve tecrübelerin olmasa ne yapardım?"dedim.
Derin bir iç çekip kafasını kafama yasladı.
Onun yaralandığını ilk haber alışımı hatırlıyorum. Telefon ahizesinden içeri girip birden Avrupa sınırları içinde bulunmayı bile denemiştim.
Jungkook'un sesi "İyiyim."demişti, "Gelmene gerek yok."
Ama kulaklarımın "Sana ihtiyacım var Minnie." dediğini duyduğuna yemin edebilirdi.
Hemen Jungkook'un yanına ,tura, gidemedim. Programımı ayarlamakla geçen günlerin ardından Avrupa'nın son konserine yetiştim.
Paris'e.
Aklıma Jungkook'un kankaları The Chainsmokers şarkısı olan Paris'e atıfta bulunduğu gün geldi.
Onunla Paris'de olmak istiyordum ama asla böyle değildi.
Sonunda soluğu Paris'de aldığımda, aslında kimsenin bundan haberi yoktu.
Jungkook benden ayrılarak yüzüme baktı, "Geldiğin icin teşekkürler Minnie."dedi. "Sana çok ihtiyacım vardı."
Ona gülümsedim, endişelendiğim için dolmuş olan gözlerim nemliydi. Burnumun ucu kızarmıştı ve onun güzel gözlerine bakıyordum. Anı bozmamak her şeyden çok istediğim bir sey olsa da otele gitmeliydik.
Bu yüden üzerini giyinmek için hareketlendiğinde ona yardım ettim.
Tişörtünü giydirirken, "Birlikte Pariste olmak için bahane arıyordum sadece."diyerek anımızı ona da hatırlatmak istedim.
Güldü, "Farklı şartlar altında olsaydık daha hoş olurdu."diyerek hırkasının fermuarını çekti.
Koluna girerek kalkmasına yardım ettim. "Birlikte olduğumuz sürece şartlar her zaman mükemmel."dedim.
Saçlarıma eğilip bir öpücük bıraktıktan sonra odadan çıkmak için desteklere tutundu.
Kapıda bekleyen üyeler odadan çıktığımızda Jungkook'a destek olmak için gönüllü oldular.
Otele gitmek için araca ilerlerken herkesin bedeninin uyuşuk yürüyüşünden de anlaşılacağı gibi hepsi yorgun ve bitkindi.
Hoseok, "Konseri izlerin mi Min Ae?"diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
FanficJeon Jungkook sadece biasımı değil kalbimi de kırıyordu. "Biz su ve ışık gibiyiz, aramızdaki mesafelerin önemi yok. Günün başında ve sonunda mutlaka bir araya geliyoruz„ -from hae to him its all for him. #1 in Hayran Kurgu #1 in BTS #1 in...