43

14.8K 1K 309
                                    

Formamın ceketini bir kenara fırlattım.

"Etkileyici bir hareketti."diyerek bana yaklaşan Jungkook odasının kapısını kapattı.

Ona göz kırpıp kendimi yatağa bıraktım. Tahmin ettiğimden daha yorucu bir gündü.

"Yakında Japonyaya gidiyorum."dedi yanıma uzanarak. "Bir hafta kadar orada olacağım. Seni de valizime koyabilir miyim?"

Umutsuzca kafa salladım, "Üzgünüm, Fransa yolcusuyum."dedim. "Jòshua ve Jóella'nın düğün provasına davetliyim."

Yan dönerek tavanı izlemeye başladı, "Eh, o zaman ikimizin de burada olmaması iyi."dedi.

Ona dönerek, "Neden?"dedim.

O da bana döndü. "Seni burada bırakıyormuş gibi hissetmek istemiyorum."dedi.

"Öyle hissetmene gerek yok zaten."dedim. "Çünkü öyle bir şey yapmıyorsun."

"Biliyorum."dedi. "Ama seni o kadar çok özlüyorum ki bir hafta sensiz ne yaparım bilmiyorum."

Dizlerimin üstünde doğrulup, "Facetime yaparsın."diyerek omzuna vurdum.

Güldü. "Albüm nasıl gidiyor?"diye sordu.

"Heyecan verici, ah.."diyerek bir tutkuya kapıldım. "Şakı sözlerini yazarken kafamdan binlerce beat geçiyor. Ama daha sonra diğerlerinden birinin bestesini duyup aklımdakini tamamen unutuyorum."

Gülümsemesi genişledi, "Kolay ilerliyorsunuz."dedi.

Ona göz kırptım, "Öğretmenim iyi."dedim.

Dudaklarını yalayıp öylece bana bakmaya başladığında niyetini anladım. Kollarının üzerinde doğrulup beni öptüğündeyse anında teslim oldum.

Kollarından destek alarak belimden tuttu. Ellerinin yönlendirmesiyle kucağına ilerlediğimde ellerim omuzlarındaydı.

Benden ayrılmadan tek hamlede oturur pozisyona geçti. Ellerini çoktan tenimle buluşturmuş, dokunduğu her yeri hissizleştirecek bir etkiyle vücudmu keşfediyordu.

Dudaklarının sıcaklığı tenime geçip ruhumu alevlendirse de kalbimin atışları bunu umursamıyor gibiydi.

Tenimin aksine parmak uçlarım buz kesmiş, karıncalanmıştı, gömleğimin düğmeleri açılırken hamle yaptığım tişörtünü hissedemiyordum.

Düğmeyi açamadığında benden ayrılıp sinirle düğmeyi kopardığında buradan çıkarken ne giyeceğim umrumda değildi.

Sonunda tişörtünden kurtulduğumda gömleğin nerde olduğunu bilmiyordum bile.

Ellerim saçlarının arasında gezerken beni vücuduna yaslamış, olabilecek her konumda bütünleşmemizi sağlamıştı.

Ve odanın loş ışığı açılan kapıyla aydınlandı.

Daha sonra nefes alışveriş seslerimiz Bayan Jeon'un hayret nidasıyla kesildi.

Jungkook'un büyüsüyle kapanmış gözlerimi açtığımda Bayan Jeon'u görmek vücudumdaki adrenalini tetikleyerek heraketlerimi durdu.

Tuhaflığı fark eden Jungkook da benden tarafa bakarak annesini gördüğünde isteksizce ayrıldık.

Sağdan soldan bulduğum bir tişörtü giydiğimde bunun Jungkook'un üzerinden çıkardığım tişört olduğunu fark ettim.

Onu zor durumda bırakmak istemiyordum ama onun da bu tercihten yana olacağını düşünüyordum.

Sonunda el çabukluğuyla çekmecesine uzanıp bir tişörtü üzerine giydiğinde hala Bayan Jeon tarafından izleniyorduk.

"Min Ae denen kız bu mu?"diye sorarak başladı. "İsmini fazlaca duydum."

Kafa sallamaktan başka bir faaliyet gerçekleştiremediğimde kendime gelmek için silkelendim.

Hemen doğrularak , "Benim efendim."diyebildim.

Göz ucuyla Jungkook'u takip ettiğimde renkten renge girdiğini biliyordum. Bu baskını beklemiyordu ve şimdi ne yapacağını asla bilmiyordu.

"A- anne."diyerek doğruldu, "Seni beklemiyordum."diyerek kriz yönetimi modunu devreye soktu.

"Belli oluyor."diyerek lafını çarpan Bayan Jeon, "Ortak alana geçiyorum."diye ekeldi.

Birbirimize bakakaldığımız bir saniye boyunca resmen zihinlerimizi okuduk.

Aynı anda "Yoona."diyerek soluyarak isyan ettikten sonra bu zamanda bile bu bizi gülümsetti.

Kapıdan çıkarken elimi kavrayan Jungkook acaba şu an neyin gazını kullanıyordu?

Ortak alanda kimsenin olmaması fırtına öncesi sessizlik gibiydi.

Bayan Jeon tekli koltuklardan birine oturup bizi bekliyordu.

Karşında bir suçlu gibi ilerleyip önündeki koltuklara oturduğumuzda kalbim adrenaline dayanamayıp iflas etmenin eşiğindeydi.

Sessizlik sinir bozucu oluncaya dek sadece Bayan Jeon ile bakıştık.

"Sen şu kapıda beklediğimiz kızsın."diyerek beni süzmeye başlayan Bayan Jeon korkutucuydu.

"Evet efendim."diyerek kafa salladım.

"Güzel."dedi.

Tepki veremedim.

"Yarın bir yemek yiyelim seninle."diyerek devam etti, "Seni tanımak istiyorum."

-

Jungkook'un vlive yayınını atlatamıyorum ya asla.

#40'a çıkmışız, ben artık size nasıl teşekkür edebileceğimi bilmiyorum. Hayal bile etmiyordum..

Sizi seviyorum, kafayı yemek üzereyim ya bu çocuk insan olamaz:

Sizi seviyorum, kafayı yemek üzereyim ya bu çocuk insan olamaz:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çoooook seviyorum ya çok çok hemde.

4 odacıklı kalbime onun sevgisini sığdıramıyorum.

Huh, yazarınız delirdi sanırım.

Jungkook'un ki kadar iyi olamaz ama, iyi geceleeer 💓

–hae.

Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin