Yoona bana iki tane kocaman siyah poşet uzattı.
"Çabuk ol."dedikten sonra odadan çıktı.
Derin bir nefes verip önce kitaplarımı poşete koydum.
Dünyanın en saçma olayı bu gün gerçekleşiyordu, resmen kızlar yurdundan kovuluyordum.
BTS yeni yurduna taşıdığı için şirket bütün stajerleri eski yurda yerleştirmeye karar verdi. Tabiki hepimiz oraya sığamayacağımız için başka bir yurda da yerleşenler olacaktı.
Sadece tek kız ben olduğum için ayrı bir yurda yerleşeceğimi düşünebilirsiniz ama hayır, zaten şirkete bir yükten fazlası olmadığım için erkeklerle aynı yurtta kalacaktım.
Kızlarla kaldığım yurttan da bu gün taşınmam gerekiyordu.
Kızlar buna üzüldü diyemem çünkü benim gidişim onlara yeni bir yer açacaktı, yeni çıkış yapmış bir grup olarak tanınmaya başladıkça hızla değişimlerine şahit olduğum için benim gitmemi de dört gözle bekliyorlardı.
Grubun lideri Moonsan, "Bilirsin, artık daha çok giysi ve kıyafet için yere ihtiyacımız olacak."diyerek bana kısaca, acele etmeden git mesajı vermişti.
Kıyafetlerimi tek tek düzeltikten sonra poştleri odanın önüne dizdim. İçeriye şöyle bir baktığımda sadece krem renkli eşyalar görüyordum. Oysa bir zamanlar burayı kendi dünyama çevirmiştim, duvardaki bant izleri, panodaki raptiye delikleri, yatak başlığındaki çıkartmalar da bunu tanıtlıyordu.
Kapıyı çektikten sonra görevlilerden yardım alıp eşyalarımı kamyona kadar indirdim.
Eşyalar yola çıktıktan sonta içeriye girip kızlara veda etmem gerekiyor muydu bilmiyorum ama yine de onlara hoşçakal demek istemiştim. GRL'nin çıkış albümü Never için ne kadar çalıştığımızı biliyordum. Sonuçta ne kadar inkar ederlerse etsinler albüm için hazırlanan teşkkürde ismim yerine kullandıkları soru işaretiyle, '? teşekkürler, her şey için.' yazmışlardı.
Kimse bilmesede ben biliyordum işte.
Ortak alanların kapısını çaldım. Gelmemi söylediklerinde içeri girdim.
"Min Ae!"diyere hemen oturduğu yerden sıçrayan Jaehee'den başka beni gördüğüne sevinen olmadı.
"Gidiyor musun?"dedi Haemin.
Kafamı salladım.
Hepsiyle soğuk bir sarılmadan sonra vedalaştık denebilir sanırım.
Sonunda Jungwoo ile planladığımız saatte yeni yurda yakın bir kafede buluştuk.
Yerleşip oturduğumuzda suratında tuhaf bir ifade vardı.
Kahvelerimiz geldiğinde, "Bir sorun mu var?"dedim.
Bakışlarını bardaktan kaldırmadan kafasını salladı. "Sadece aynı yurtta kalacak olmak beni huzursuz ediyor."dedi. "Kız yurdunda olman gerekirdi."
Kafamı salladım, "Bir fark olamayacak. Eminim benim için ayrı bir yer vardır. Şirketin bu konu hakkında hassas olduğunu biliyorsun."dedim.
Kafasını salladı ama bana inanıp inanmadığını anlayamadım.
"Çalışmalarınız nasıldı?"diyerek konuyu değiştirmeye çalıştı. Benim için sorun yoktu.
"Zor."dedim. "Onu memnun etmek dünyanın en zor işi."
Güldü,"Jungkook kendini bile beğenmeyen, zor beğenen biri. Tabiki kolay olmayacak."dedi.
Gözlerimi devirdim, çocuklar gibi yüsek sesle hızlıca muhalefet etmeye başladım.
"Onun beğenmediği kendi işlerini milyonlarca kişi beğeniyor, yani o beğenmiyor diye başkaları beğenmeyerek değil ya?"dedim.
Jungwoo bu halimle baya eğleniyordu, "Min Ae, Bunu değiştiremezsin, sadece uyum sağlamayı deneyemez misin?"dedi.
Kafa salladım, onun için söylemek kolaydı. Benim gibi sürekli aşağılansaydı şirketten ayrılacağına eminim.
Cevap vermemeyi tercih ettiğimde Jungwoo benim yerime cevap verdi, "Tabiki deneyemezsin çünkü benim doğrularım felsefen var değil mi?"dedi.
Oturuşumu dikleşirdim, "Bu tamamen senin yorumun, ben sadece bana nasıl davranılmasını istiyorsam öyle davranıyorum, mesela onun bu kaba davranışlarını alttan alıyorum, onunda benim detonelerimi alttan almasını bekliyorum."dedim.
Jungwoo kaşlarını çattı, "O zaman yanlışlarını ögrenemezsin Min Ae, onun sana ne faydası olur?"dedi.
Hiddetle, "O zaman bunu yanlış yaptın desin, bu halde sana nasıl şarkı söyletmişler demesin!"dediğimde nefes nefese kalmıştım bile.
Jungwoo ellerini iki yana kaldırdı, "Pekala pekala sormadım say."dedi.
Kahvelerimizi bitirene kadar daha konuşmadık. Bende yanımdaki masada oturan kızların konuşmalarını dinlemeye başladım. Fanlardı ve twitterdaki fanlardan bahsediyorlardı. Elim telefonuma gittiysede çıkaramadım. Şu an onlara hayranlık yapamayacak kadar sinirliydim.
Kız, "MinAeYoongi isimli kullanıcıyı takip ediyor musun?"diye sorduğunda kulaklarım bir köpeğinki gibi dikleşmiş olabilirdi. Benden bahsediyordu.
Jungwoo ilgimi ve sebebini anlamış olacak ki eliyle gülüşünü gizlesede o da kızları dinlemeye başlamıştı.
Diğer kız, "Evet, hiç Selca Day atmıyor. Ama yinede tweetlerini beğeniyorum."dedi.
Bu doğruydu. Stajer olduğum için ileride ortaya çıkabilecek her görüntüyü yok etmek gibi bir çalışmam vardı. Selca Daylere katılırsam belki de ileride ortaya çıkabilirdi. Bende onu bu zamanlar buluğum kadar havalı bulmayabilirdim.
Kızların konusu değiştiğinde artık kendimi frenleyemeden twitter'a girdim. Olan bitene baktım.
GRL'in 5. Bir üyesi mi var?
Başlığı okur okumaz birden panikledim.
Öğrenmiş olamazlardı. Nasıl olabilirdi ki?
Yayınlanan yazıda benim solo kısımlarımı belittikten sonra şöyle devam ediyordu;
"..GRL'nin vokalistleri Haemin ve Jaehee'nin seslerini dinledikten sonra, söylesinze bu hangisinin kısmı?
Üstelik Debut sahnesinde bölümü seslendiren Haemin'in sesinin kayıttaki sesle uyuşmadığını hepimiz fark etmişiszdir. Haemin'in kayıttaki kadar güçlü olmayan sesiyle bir oynama mı yapılmış yoksa bu gizli bir 5. üye mi?.."
Sanki ellerim kızgın bir demire değmişcesine ellerimi hemen heberin üzerinden çekip telefonu cebime koyduğumda Jungwoo'nun da aynı haberi okuduğunu gördüm.
"Netizen'lerden bu kadar bariz bir şeyi saklamak mümkün degildi zaten. Şirketin akıl karı davranmafığını ikimizde biliyorduk."dedi.
Bir bardak su içtikten sonra saate baktım.
"Jungwoo,"dedim. Sesim sanki sızan bir hava gibi cılızdı. "Jungkook ile çalışmam var, artık kalkalım mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fiksi PenggemarJeon Jungkook sadece biasımı değil kalbimi de kırıyordu. "Biz su ve ışık gibiyiz, aramızdaki mesafelerin önemi yok. Günün başında ve sonunda mutlaka bir araya geliyoruz„ -from hae to him its all for him. #1 in Hayran Kurgu #1 in BTS #1 in...