Mesaj sesiyle uyandım.
kook: Aşağıdayım.
Mesajı açar açmaz yerimden zıplayarak üzerimi giyinmeye başladım. Saat gecenin ikisiydi ve fena olanı Jungkook'un daha önce hiç yeni yurduma gelemiş olmasıydı.
Ciddi bir mesele olmasa bu saate uyuyor olurdu. Bu beni endişlendirdi.
Koşar adımlarla asansörün çağrı düğmesine sabırsızca bastım durdum.
Sonunda asansörün ding sesini duyar duymaz kendimi asansör kabinine attım.
Aynadaki görüntümden sonra Jungkookla bir ilişkiye devam edebilcek miydim merak ediyorum.
Asansörden inip hızlıca girişten çıktığımda arabasına yaslanmış bir halde olduğunu gördüm.
Beni gördüğünde yaslandığı yerden ayaklanarak girişe ilerledi.
Bende ona doğru yaklaştığımda sonunda orta noktada buluştuk.
Bana öyle güzel sarıldı ki terk ettiğim yatağın sıcaklığı umrumda bile değildi.
Bir süre öyle kaldıktan sonra merakım artık kendini ortaya koydu.
Göğüsüne yasladığım yüzümü kaldırarak yüzüne baktım, "İyi misin?"diye sordum.
"Ah.."diye nefes verdi. "Bu gece benimle kalabilir misin?"diyerek soruma soruyla cevap verdi.
Hiç düşünmeden, "Tabi."dedim. "Kalırım."
Elimfen tutarak arabaya ilerlediğimizde hala ne olduğunu merak ediyordum ama sormadım. Anlatmak istiyor olsa zaten anlatırdı.
Yurda gelene dek elimi vitesin üsütünde, avucunun içinde tuttu. Ya gerçekten kötü bir şey olmuştu, ya da rüya görüyordum.
Elimi sadece, yurtlarının otoparkına girdiğinde arabadan inmemiz gerektiği için bıraktı.
Sessizce yurdun içinde ilerleyip odasına vardığımızda yavaşça kapıyı kapattı.
Yatağına oturup ona soru işaretleriyle baktığımda, "Sadece kabus gördüm."dedi.
Bu beni gülümsetti çünkü küçük bir çocuk gibi görünüyordu.
"Ne hakkında olduğunu söylemek ister misin?"dedim.
Yatağa uzanarak yorgananın içine girdi.
"Hayır sadece sana sarılmak istiyorum."dedi.
Yanına uzanıp kollarının arasına girmem pek uzun sürmedi. Huzurlu nefes alışverişlei düzene girene kadar uyumayıp bekledim.
Sonunda sakince nefes alıp verdiğinde uyuduğunu düşündüm. Elimi yüzüne koyup onu hissetmeyi denedim.
"Uyumadım."diye mırıldandı. "Ama sen uyumalısın."
Konuştuğunda yüzüme değen sıcak nefesi sadece yüzümü değil içimi de ısıtıyordu.
"Sen de."dedim.
"Biliyorum."dedi gözlerini açarak, "Ama uyuyabileceğimi sanmıyorum."dedi.
Onu daha fzala sıkıştırmak istemedim. "Zihnin uyumasa dabedenini dinlenmeye ihtiyacı var, biliyorsun."dedim. "Bu aralar baya yoğunsunuz."
Kafa salladı. Hareketleri sakince yapıyordu.
Belimdeki kolunu daha da sıkarak beni kendine yaklaştırdı. Kafasını boynuma koyduğunda alnımı saçlarına dayadım. "Şimdi iyiyim."dedi.
"Sevindim."dedim. "Ama her kabus gördüğünde ben yanında olamayabilirim."diye ekledim.
"Biliyorum. Aslına bakarsan kabus olan da bu. O yüzden burada olduğunu bilmeye ihtiyacım var."diye açıkladı.
"Elimden geldiği her an burada olurum."dedim. "Ötesinde de olurum. Her zaman olurum."
Cevap vermedi. Sadece o şekilde durdu. Ben bütün gece uyumayıp onu kolladım ama onun uykuya direnecek gücü yoktu.
-
İrkilerek uyandı.
Kafasını boynumdan kaldırıp eliyle yüzümü avuçladığında ben de irkildim.
"Burdasın değil mi?"dedi.
Kafa salladığımda sorusunu, "Sensin değil mi?"diye yineledi.
"Benim."dedim.
Derin bir nefes verip dizlerinin üzerinde doğruldu.
Beni kaybetmekten bu denli korkuyor olması bana kendimi sırf onun için değereliyim diye korumam gerektiğini hissettiriyordu.
"Jungkook, iyi olduğuna emin misin?"dedim.
"İyiyim."dedi. Derince nefes aldım "Sadece kötü bir geceydi."
"Anladım."diyerek bende oturur pozisyona geçtim. "Hala kötü gözüküyorsun."dedim.
"Yüzümü yıkamama izin ver."diyerek yataktan çıktı.
Köşedeki banyoya ilerleken sersemlemiş görünüyordu.
Bende yataktan çıkrak üzerini düzenledim.
Sonra düzelttiğim yere tekrar oturdum.
Boynunda bir havluyla banyodan çıktığında daha iyi görünüyordu, en azından yüzüne renk gelmişti.
Yanıma oturduktan sonra biraz öylece dikildik.
"Hayranların seni sevmemesinden korkuyorum."diyerek itiraf etti. "Daha fenası baskıya dayanamayıp beni terk etmenden korkuyorum."
Kafamı omzuna koydum, "Korkmana gerek yok."dedim. "Seni birakacak kadar delirmedim."
"Grubunu aşağıya çekmesini de istemiyorum. Çıkışınızı etkilemek de istemiyorum ama aynı zamanda senin gorüntülenmemin sorun halinden çıkmasını da istiyorum."dedi.
Her zamanki gibi fazla ince ve detaylıca düşünüyordu.
"Endişelenme."dedim. "Hallederiz. Berabersek sorun yok. Hiç olmadı."
Vücudunu bana çevirdi, "Eğer mutsuz hissedersen, "dedi. "Beni düşünme. Eğer mutlu olmamı istiyorsan kendini mutlu et çünkü beni bu dünyada mutlu kılacak başka bir şey yok."
Ona sarılıp, "Tamam."dedim. "Sen mutluysan ben de mutluyum."
Kollarımı vücuduna doladığımda Jungkook'un kapısı açılıp Jimin içeri daldı.
"Kookie!"diyerek coşkuyla odaya girip beni gördüğünde yavaşca kısılan sesi ve yukarı kalkan ayağının yere geri düşmesi bir müzik videosu sahnesi gibiydi.
"Minnie?"dedi. "Burada olduğunu bilmiyordum."
Jungkookla, Hangimiz açıklamalı? temalı bir bakışmanın ardından Jungkook "Gece onu almaya gittim. Duymadın mı hyung?"dedi.
Jimin a'larını uzatarak, "Hayır."dedi.
"Eh, şey. Bu senin problemin hyung."dedi Jungkook ayaklanarak. Üyeler kesinlikle onun keyfini yerine getiriyordu.
Jimin, "Kahvaltıya kalmak ister misin Minnie?"dedi.
"Tabi.."dedim. "Tabi güzel olur."
-
daha ne yazsam bilmiyorum. gerçekten berbat ediyorum artık. kitapla ilgili bir beklentiniz var mı bilmiyorum ama iyiki varsınız çünkü çok güzelsiniz.
her birinizin en ufak yorumuna bile cevap vermeye çalışıyorum. rahatsız oluyor musunuz??
sevgiler.
—hae.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
FanficJeon Jungkook sadece biasımı değil kalbimi de kırıyordu. "Biz su ve ışık gibiyiz, aramızdaki mesafelerin önemi yok. Günün başında ve sonunda mutlaka bir araya geliyoruz„ -from hae to him its all for him. #1 in Hayran Kurgu #1 in BTS #1 in...