Bu gün hava çok güzeldi.
Güneş gözlüğümü aylar sonra takıyordum ve bu beni mutlu hissetiriyordu.
Kesinlikle mutluluğum dünkü ihtimali bile hayaller alemine girip asla çıkmama sebep olan olaylar değildi.
Özenle formamı giydim. Pijamalarımı sağa sola fırlatmadım, katlayıp yerine koydum. Çantama bulduklarımı değil gercekten ihtiyacım olan şeyleri koydum.
Kahvaltıda gayet mutluydum, otobüse bindiğimde ve okulda da.
Koro provalarında da mutluydum. Buradaki solo kısımlarım benim için çocuk oyuncağı gibiydi, sadece konuşmak gibi geliyordu şarkı söylemek.
Okuldan sonra otobüse binip şirkete ilerlemek kalbimin yavaşça sıkışmasına, ardından nefes alamayacak kadar heyecanlanmama sebep olmuştu.
Neden böyle hissediyordum? Bu yanlıştı. Taehyung'a ne kadar güvemirsem güveneyim kendi kendime gelin güvey olmam çok saçmaydı.
Saçmaydı ama gerçekleşiyordu da.
Şirkette girerek sabırsızca asansör tuşlarına basıp durdum. Bu heyecanlı halime okul formalı görüntüm de eklenince gerçek bir lisei kız gibi görünüyordum.
Sonunda bu kadar yolu gelirken çektiğim sabırsızlığa rağmen onun stüdyosunun önünde durduğumda kapıyı çalamadım. Sanki hazır değilmişim gibi hissediyordum. Neye hazır değilim onu da bilmiyordum ki, onu görmeye mi, onu görüp de bayılmayacağıma mı?
Sonunda ben kapıyı çalmadan o kapıyı açtı, birden tamamen karşı karşıya kalmıştık. Ceketinin tek kolunu giyordu ama beni karşısında gördüğünde eylemini durdu.
"Tam da okuluna geliyordum, telefonlarıma neden cevap vermiyorsun?"dedi.
Cevap veremedim, aslında yüzüne bakmaktan başka bir şey yapabildiğim söylenemezdi.
"Min Ae iyi görünmüyorsun."dedi.
Bu tamamen gözlerinin etkisiydi.
"Cidden iyi misin? Bana şöyle bakmayı kes."dedi.
Bakışlarımı ondan çekemiyordum ki, o bana bakarken birbirine değen gözlerimizi ayırırsam buna pişman olacağımı biliyordum, gözlerimiz gibi tenlerimiz de birbirimize değsin istiyordum.
"Pekala stüdyoya gel."diyerek beni kolumdan tutarak içeri soktu. Kapıyı kapattıktan sonra "Bir sorun mu var?"dedi.
Onu öpmek istiyordum. Dudaklarım kuruyordu, temin karıncalanıyordu. Gözlerim konuştuklarında büzüşen dudaklarındaydı. Bir kere öpsem ne olurdu ki?
"Pekala, neden bana cevap veremiyorsun? Bana tuhaf tuhaf bakmayı da keser misin artık?"dedi.
Kafamı iki yana salladım. Sakin olmalıyım, sakin olmalıydım. Ona bakarken bile kalbimin böyle atması normal değildi.
"Özür dilerim.."diye geveledim. "Kötü bir okul günüydü."dedim.
Bu külliyen yalandı.
"Anladım.."diyerek oturduğu yerden kalkıp bilgisayarın başına geçti.
Ekrana bakarak islerini halketmeye başladı. Gözlerini bilgisayar ekranından ayırmadan "Anlatmak ister misin yoksa kayada başlayalım mı?"dedi.
"Başlayalım." dedim.
-
Koridorda Taehyung'u görür görmez onu köşeye sıkıştırmak için Fırsat aradım.
Sonunda elinde iki bardakla kahve almak için mutfağa gittiğinde artık avcumun içindeydi.
Mutfaga girip kapıyı kitlediğimde o benim geldiğimi biliyordu.
Tezgahta yaptığı işini bırakmadan, "Min Ae artık benimle değil Jungkookla konuşmalısın."dedi.
"Ya yanılıyorsan?"dedim. "Nasıl emin olabilirsin?"
"Çünkü senin GRL ile çıkış yapamaman hakkında senden daha çok şey biliyorum."dediğinde yüzü artık bana dönüktü.
"O da ne demek?"dedim.
Taehyung derin bir nefes verdi. "Beni zorlama. Bunu sana anlatacak olan kişi ben değilim."dedi.
Daha sonra yanımdan geçip kapının kilidini açarak mutfaktan çıktı.
Onun peşinden gitmedim. Biraz düşünmeye ihtiyacım vardı.
Mutfaktaki sandalyelerden birine oturdum.
Çıkış yapamamam hakkında benden daha çok şey nasıl bilebilirdi? Çıkış yapamamış olmamı sanki bana bir iyilik yapılmış gibi söylemişti. Eğer bir şeyler biliyorsa onu nasıl konuşturacaktım? Ya da bana bunu anlatacak olan kimdi?
Telefonumun titreşimiyle oturduğum yerden kalktım.
Jungwoo'nun aramasını cevaplarken asansöre binmiştim.
"Yemek yiyelim mi?"dedi.
Binanın çıkış kapısındaydım.
"Sen ısmarlayacaksan neden olmasın?"dedim.
"Konuşmak isteyeceğin şeyler öğrendim Minnie."dedi.
"Bende duymak isteyeceğin şeyler öğrendim Jungie."dedim.
"Dedikodar birikti."dedi.
Derin bir nefes verdim, "Bir dedektiflik olayı içindeyim."dedim.
"Pekala en yakın mekanda buluşalım bir an önce anlatacaklarını duymak istiyorum."
Konuşmayı bitirdiğimizde anlaştığımız kafenin önüne gelmiştim bile.
Önümdeki menüyü incelemek yerine kıvrılmış kenarıyla oynarayarak Taehyung'un dediklerini düşünüyordum.
Bu sırada mesaj geldi. Mesaj Jimin'dendi, bir ekran görüntüsü göndermişti.
Jungkook'un çalma listesinin ekran görüntüsünü.
#minae başlıklı çalma listesini
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wrecker ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
FanfictionJeon Jungkook sadece biasımı değil kalbimi de kırıyordu. "Biz su ve ışık gibiyiz, aramızdaki mesafelerin önemi yok. Günün başında ve sonunda mutlaka bir araya geliyoruz„ -from hae to him its all for him. #1 in Hayran Kurgu #1 in BTS #1 in...