Bölüm 22

20.7K 1.3K 955
                                    

"Şimdi..." dedi Aybars, biraz önce yerleştiği sandalyede sırtığını geriye doğru iterken. "Herkes kuralları anladı mı?"

Ekin, elindeki şişenin altını dizine yaslayıp öne doğru eğildiğinde arsızca güldü.

"Psikopat falan mısın sen?"

Aybars sırtını biraz önce yasladığı sandalyeden ayırıp öne doğru eğilip doğrudan Ekin'e baktı.

"Yapma Göksoy..." dedi, kaşlarını kaldırarak. "Burada kamu yararına çalışıyorum, yeme hakkımı."

"Hakkına sıçayım senin." dedi, Ekin sakince. Arkasına yaslandığında elinde çeyreğini içtiği şişeyi salladı.

"Biliyor musun Atahan," dedi şişeden bakışlarını ayırdığında. "Boktan bir herifsin ama iyi içkiden anlıyorsun."

"Benziyoruz desene..." dedi Aybars, tekrar arkasına yaslandığında. "Boktan olma konusunda."

Ekin şişeyi tuttuğu elini kaldırıp işaret parmağını Aybars'a uzattı. "Aynen öyle," dedi bastırarak. "Aynen öyle."

Dirseklerimi dizlerime dayayıp avuç içlerime yüzümü bastırdım. Midem bulanıyordu, karnım kasılıyordu ve omuzlarımı biri sıkıyormuşcasına gergindim.

Aybars'dan da oyunlarından da nefret ediyordum.

"Aybars," dedi Berrak sessizce.

Yine de duymuştum, demek ki o kadar da sessiz değildi.

Yüzümü avuç içlerimden kaldırmadığımdan Aybars'ın tepkisini göremiyordum ama Berrak yine onu, yaptığı her ne ise, yapmaması için uyarıyordu. Aybars'ın bahsini ettiği muhteşem oyun gecesinden onun da haberi olmadığı ortaya çıkmıştı çıkmasına ama bu ona güvenebileceğim anlamına gelmiyordu. Yine de birkaç kez Aybars'ı vazgeçirme girişiminde bulunmuştu. Başarısız olmuş olsa da Aybars onu sakince dinlemişti ve beklemesini söylemişti. Ya da öyle bir şeyler... Umurumda değillerdi, şu an burada olan hiçbir şeyin umurumda olmadığı gibi.

"Şimdi..." dedi Aybars, yeniden. "Herkes anladıysa başlayalım."

Hepimizin önünde shot bardakları vardı ve Aybars oyunun kurallarını bir kez daha anlatmıştı. Yapan içer... Bunu zaten bilmeyen yoktu. Asıl nokta şuydu, yapan itiraf eder!

"Ben hiç," dedi Aybars. "Ailemden birinin...."

Avuç içlerime yasladığım başımı sakince kaldırdım. Bakışları doğrudan Çisil'in üzerindeydi. Çisil'in kocaman yeşil gözleri yaşlarla dolmuştu bile.

Kaşlarım gerildi. Çisil olmazdı, onun üzerine gidemezdi. O aramızdaki en masum olandı. Hem ne gibi bir sırrı olabilirdi ki?

"Aybars." dedim, bakışlarımı ona çevirdiğimde. "Çisil'e bulaşma."

"Seni sona sakladım yapay sarışın. Sıranı bekle."

"Aybars." dedi Mert, benden daha keskin bir ses ile. "Nora haklı, Çisil ile uğraşma."

"Minnoş kıvırcığınızın büyük bir sırrı var ama... Bilmek istemiyor musunuz?"

Mert ile aynı anda "Hayır." dedik.

Mert'e baktığımda o da bana çevirdi gözlerini. Kimsenin arkadaşlarımı üzmesine izin veremezdim. Hele de Çisil gibi birinin kalbinin kırılmasına asla izin vermezdim. Aybars beni harcayabilirdi, sorun değildi. Ama geçmemesi gereken bazı sınırlar vardı.

Çisil dolan gözlerini gizlemek için başını eğdi.

"Şuna da bakın, ne kadar masum," dedi Aybars alayla. "Birinin bu kadar büyük bir şey yapıp sonra hayatına devam etmesi..."

İLKYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin