Bölüm 30

15.3K 890 352
                                    


Topuklu ayakkabılarımın zeminde bıraktığı tok ses ile barın içinde bir oraya bir buraya giderken bir yandan da elimdeki tabletten eksik çıkmaması için harfi harfine hazırladığım listeye göz atıyordum.

  "Stant tamam mı?" diye sordum Melissa'nın yanında durduğumda. 

"Hazır Nora, hazır. Bira bardakları, shot bardakları, çıkartmalar, defterler, bardak altlıkları hatta ve hatta cupcakeler bile dizili. O kadar hazır yani. Daha önce hiçbir stant bu kadar hazır olmamıştı. Fevkaladenin fevkinde hazır..."

Melissa'nın nefessiz kalana kadar aralıksız konuşması bittiğinde tabletten başımı kaldırıp yüzümü buruşturdum.

"Sen fevkaladenin fevkini nereden biliyorsun?"

"İnternet çağındayız Nora, benim de Türk arkadaşlarım var."

Yüzümü daha çok buruşturup hemen ardından kaşlarımı kaldırdım. "O cümle öyle değil sanki ama... Neyse."

"Nora'cığım sen bana boş bir vaktinde goygoy sanatı hakkında bilgilendirme yaparsın, şimdi altından kalkmamız gereken bir etkinlik var."

Başımı geriye itip derin bir of çektim. "Hala 120 bin eksik..."

"Tamam işte bu gece..."

Başımı dikleştirip Melissa'ya baktığımda sustu. "İmkanı yok bugün o parayı toplamamızın, yarın Yağız geldiğinde kendisine artık vere vere barın diğer yarısını veririz."

Melissa ellerini omuzlarıma yerleştirip beni diğer tarafa döndürdü. "Şimdi gidiyorsun, umutsuz yanına kahve tamponu yapıyorsun, sonra eksikleri kontrol etmeye devam ediyorsun."

"Anahtarlıklar?" diye sordum ona dönmeye çalışırken.

"Onlar da dizili sarışın. Aaaaa! Git diyorum ya, enerjimin rengini soldurdun. Git ruj falan sür bir modun yükselsin."

Ona dönük olmasam da burnumu kırıştırıp yüzümü tekrar buruşturdum. "Neden ruj sürüyorum şimdi?"

"Nora!" diye bağırdı kulağımın hemen arkasında. "Git Ege'yi delirt ya, onun kondisyonu benden sağlam. Daha ürünleri satarken yakışıklı erkek keseceğim ben, enerjimi sömürdün tüm gün."

"İyi tamam, en ufak aksilikte mesaj at."

Tekrar ona dönmeye çalıştığımda barın diğer tarafına ilerlemem için beni itti.

Melissa ellerini üzerimden çekip bir şey daha söylememe izin vermeden kapının sağında duran standın yanına ilerlediğinde saçlarımı yüzümden çekip arkaya attım. Ne vardı bu kadar şiddetli yaklaşacak, alt tarafı her şeyin kusursuz gitmesini sağlamaya çalışıyordum.

"Sıla."

Birkaç kişinin doldurduğu kalabalık yeterince alan kaplamadığından sesim boşlukta dağıldı.

Sıla beline kadar uzanan koyu kahverengi saçları, büyük gözlerini daha da ortaya çıkartması için ekstra uzatan maskaralı kirpikleri ve bordo ruju ile şimdiden gece için hazırdı. Elindeki telefonu tezgahın üzerine bırakıp bileğinde biten, siyah deri topuklu botlarını zeminde kendinden emin sesler çıkararak bana doğru yaklaştık.

Allık sürmekten hoşlanmazdı, yüzüne belli belirsiz bir pudra geçtiğinden emindim ama esmer teni kendini belli edercesine parıldıyordu. Kaşına ulaşan kirpiklerini kırpıştırıp ona neden aralıksız baktığımı anlamak için dikkatle gözlerimdeki anlamı bulmayı denedi.

İLKYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin