"Uzaklaştırır yollar seni benden...
Ben sana sığınmak istiyorum sadece."Bitmez sanılan kabuslar da bitiyor sonunda. Uyanmam sanılan uykulardan uyanıyor insan. Göğsünü sıkıştıran his bir nefes ile yumuşuyor. Karanlık tek bir ışık ile deliniyor. Kimsesiz gecelerin sabahında güneş her şeye rağmen doğuyor. Güneş tüm parlaklığı ile içimize süzülüp sırlarla, hatalarla, keşkelerle örülü bedenlerimizi aydınlatıyor.
Şimdi gecenin en karanlık anı, şimdi kabusun doruk noktası, şimdi hataların yüzümüze çarpışı ama güneş doğacak. Hep doğar...
Kırık dökük, yaralı, hatalı ama kirsiz passız ruhlardık. Kimse dışından söylemiyordu ama herkes farkındaydı. Hiçbir şey bitmiyordu her şey tam şu an başlıyordu. En baştan...
Ege'nin belimi sıkı sıkı saran kolları bir an bile gevşememişti. Yanağını karnıma bastırarak kucağımda kıvrılmıştı. Elimi saçlarının içine daldırıp kısa tutamlar arasında gezdirirken burnumu ensesinde tutuyordum. Ağlaması durmuştu ama hala sakinleşmemişti.
Ekin'in evinde kaldığımızda hep kullandığımız odadaydık. Yatağın üzerine oturmam ile Ege'nin yeniden beni yakınına çekmesi bir olmuştu. Yol boyunca bir an için bile başını kaldırmamıştı karnımdan. Öylece küçük bir çocuk gibi kucağıma kıvrılmış ağlamıştı. O ağladıkça ben güçlü durmaya çalışmıştım. Biliyordum, şu an olan her şeyi sindirmesi gerekiyordu. Yaptıkları ve yapamadıklarıydı omuzlarını titreten. Duyduğu gerçekler onu tükenmişti. Onu ayakta tutan öfkesiydi. Öfkesi çekilince, kıyıya vurmuştu geriye ittiği tüm duygular. Şimdi yeniden bensiz kalmıştı, geçen 1 yılı yeniden yaşıyordu. Her şeyi baştan düşünüp tartıyordu, bütün hesapları şaşmıştı. Yıkıklığı bu yüzdendi...
Dudaklarımı ensesine bastırdım. Şu an birbirine kıvrılan iki beden olarak tortop olmuştuk. Ensesindeki saçların kokusunu içime çektim.
"Ege."
Kesik bir nefes aldığında saçlarını okşamaya devam ettim.
"Biraz uyu." dedim dudaklarımı saçlarının arasında gezdirirken.
Başını iki yana salladı.
"Buradayım, birazcık uyu. Tutuyorum ben seni."
"Özür dilerim." dedi ağlamaktan boğuklaşan sesi gözlerimi yeniden dolduruyordu.
"Ege bilmiyordun, yüklenme artık kendine."
"Hayır," dedi belimi biraz daha sıkı sararken. "Bilmiyordum, nasıl biri sevgilisinin o hale geldiğini göremez? Nasıl göremedim?"
Gözümden bir damla süzülürken gülümsedim. Burnumu saçlarına biraz daha bastırdım.
"Ben göremedim ki, sen nasıl görecektin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLKYAZ
General FictionGeri döndüm. Tek tek söküp attığım ne varsa, üstüme bir bir diktim de döndüm. Kalbime geri döndüm.