Ege Fırtına yanılıyordu, bu bir oyun değildi... İntikam, hiç değildi.
Müzik en gürültülü halini aldığında partinin doruk noktasına ulaştığı düşünülürdü... Şu an benim durumumda bu olsa olsa partinin kaçmak istediğim noktasına ulaşması demekti. Ekin nihayet kucağındaki kızıl saçlı kızdan ayrı soluk almaya başladığında kendini basket takımı ve bölümden birkaç arkadaşının olduğu kalabalığının içine atmıştı. Sıla, Aybars ile ne olduğunu bilmediğim bir konuda oldukça ciddi bir tartışma içinde görünüyordu. Bu da Aybars'ın bir şekilde sanatın herhangi bir dalını içeren birikime sahip olduğunun kanıtıydı ve... Hadi ama Aybars Atahan gibi görünen adamlar sanat ile ilgilenmezdi. Sahiden, Brecht'ten falan konuşuyor olabilirler miydi? Yok artık!
Mert ise bir şekilde mutluydu çünkü yaklaşık yarım saat önce Çisil gelmişti ve her nasılsa aralarında oldukça sevimli bir iletişim şekli vardı. Neyse, en azından huzur onlara uğramış gibiydi.
Ege ise Berrak ile birkaç metre ötemde tanımadığım iki kişi ile konuşuyordu.
Ben mi? Ben havuzun kenarında, herkesi görebileceğim ama herkesin beni bir çırpıda göremeyeceği bir yerde elime aldığımdan beri tek yudum içmediğim şarap bardağı ile öylece duruyordum.
Kaçıp gitmek ile kalıp savaşmak arasındaki ince ipin üzerinde çıplak ayaklarımda yürüyordum daha çok.
Tam şu anda DJ kısmına ulaşıp sesimi tüm bahçeye vererek bir şeyler söyleyebilseydim keşke.
Ben, Nora Güz İlgen, her şeyin ağzına sıçtım.
Ya da...
Ben, Nora Güz İlgen, her şey ağzıma sıçtı.
"Döndüğünü duymuştum ama..." dedi bir ses, tam arkamdan. "İnanmamıştım."
Başımı yavaşça çevirdim ve sesin sahibine baktım. Betül... Yüzümü buruşturup arkamı dönerek yanından ayrılsam çok mu kabalık olurdu?
"Neden?" diye sordum, cevabını merak etmediğimi haykıran bir tonlamayla.
"Dönmezsin sanıyorduk. Hem evlendiğini söyleyenler bile oldu?"
"Ne, ne, ne?" dedim, ona doğru tam dönerek.
"İlk ay, Ege ile kavga ettiğini söyledi herkes. Sonra hamile olduğunu ve yurt dışına çıktığını... İşte en son evlendi, dediler."
Acaba soyadım İlgen değil Kardashian'dı, ben mi bilmiyordum?
Bunu öylesine normal bir ifade ile anlatıyordu ki kesin soyadım Kardashian'dı, başka açıklaması olamazdı.
"Fazla yaratıcılarmış..." Ondan uzaklaşmak için bir adım atacağım sırada başıyla Ege ve Berrak'ın olduğunu bildiğim yeri gösterdi.
"Sonra şu olay yaşandı. Gerçi önce arkadaşız etiketi kullandılar. Sonra Berrak derslere Ege ile gidip gelmeye başladı ve birden Ege tiyatro provalarında vakit geçirir oldu. Bu arada benden duymuş olma ama." Üzerime doğru eğilip gözlerini abartıyla açtı. "Oyunculuk bölümündeki kızların da gözdesi oldu Ege. Yani bugüne kadar pastanın kremasını hep Ekin Göksoy yedi, şimdi sıra Ege'de diyordum ki şu karaçalı kapıverdi çocuğu." Yüzünü buruşturup tekrar omzumun üstünden malum noktaya baktı. "Gerçi pek yiyormuş gibi görünmüyor. Fazla yakın değil mi bunlar, elleri kolları hiç birbirlerine dolanmıyor?"
Derin bir nefes alıp yüksek sesle verdim. Biri beni acilen kurtarabilir miydi? Ya da ben Betül'ü çekip kolundan havuza atsaydım çok mu dikkat çekerdi? Bahsi geçen Ekin Göksoy'u acilen buraya alabilir miydik? Alamazsak çığlık atacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLKYAZ
General FictionGeri döndüm. Tek tek söküp attığım ne varsa, üstüme bir bir diktim de döndüm. Kalbime geri döndüm.