6.BÖLÜM

6.8K 278 33
                                    

Bugün büyük gün, ne oldu mu? Sevgili abiciğime ne yapsam diye düşünüyordum ve aklıma bir şey geldi.

Makyaj yapacağım. Abimin uykusu derindir, yani derin değil, ama derin. Şöyle anlatayım. Uykusunu aldıysa en ufak seste kalkar, ama uykusunu alamadıysa... Deprem olsa bile kalkmaz.

Elime makyaj malzemelerimi aldım ve yatağın kenarına oturdum. Mırıldandı ve bana doğru döndü. Gülümsedim ve kırmızı ruju alıp sürdüm. Sonra göz kapaklarına da eyeliner sürdüm. Yanaklarına, alnına ve çenesine kalp falan yaptım. Üzerine bir de fotoğrafını çektim. Bir şey yaparsa koz olarak kullanırdım.

Aklıma aniden gelen fikir ile sırıttım ve  baynoya girdim. Hemen elime kurutma makinamı aldım ve fişe taktım. Orta ayara getirdim ve kulağına doğru çalıştırdım. 

Sıçrayarak kalktı. "Noluyor lan? Anan-" Elimle ağzını kapattım.

Makinayı fişten çıkardım ve sırtımı duvara yaslayıp gülmeye başladım. Gözleri gülüşümde takılı kalmıştı. O da gülmeye başladı.

"Son gülen iyi gülermiş güzelim." dedi ve yanıma doğru yürüdü. Kaldırmakla hata mı yaptım ben?

Daha yüzünün halini görmemişti...

Bana doğru gelirken aynadan kendini gördü ve bana sinirli gözlerle baktı. "Yaktım kızım seni! Gel buraya!" Çoktan topukladım ben. Canım kıymetli benim!

Merdivenleri hızla indim ve bahçeye çıktım. Arkamdan geliyordu. Elime hortumu aldım ona doğru tuttum.

"Yaklaşma, yakarım!" dedim. Ellerini iki yanına açtı ve yanıma geldi.

"Şu halime bak. Islat, bir de o ek..." Suyu açtım ve ıslatmaya başladım. Konuşması yarım kalmıştı ve ellerini önünde tutuyordu.

Bana doğru yaklaşırken hâlâ sövüyordu. "Dur!" Gülümsedim ve suyu kapattım. Hortumu yere attım ve sırılsıklam olmuş haline baktım.

"Vay be! Abi, beni bu kadar mı  seviyorsun?" dedim ve yere oturdum. Gülümsedi ve yanıma geldi.

"Çok seviyorum." dedi. Sonra bana sarıldı ve ikimizide yere yatırdı. Ben de ıslanmıştım ama umursamadım.

"Çok uyuzsun biliyorsun değil mi?" dedi bana bakarak.

"Senin uyuzun..."

******

Şansımıza bugün okul yoktu ve evde kafayı yiyecektik. "Sıkıldım ben." dedim ve abime baktım.

"Ne yapmamı bekliyorsun?" dedi. Sonra bana bakıp gülmeye başladı. Ne yani koltukta ters bir şekilde yatıyorsam. Başımı koltuktan sallandırmış, ellerimi de havaya kaldırmış, kendi kendime şekil yapıyordum.

"Bilsem sana sormam değil mi abişim?" dedim ben de. Aklıma bir şey gelmiyordu. Annemler ne zaman gelecekler ya?

"Bence uyuyalım." dedi ve beni düz çevirdi. Göz devirdim ve kolunu tutup kaldırdım. "Hayır ya, kalk. Hem annemler ne zaman gelecekler?"

"Bugün" dedi. Aklıma gelen şeyle güldüm ve konuşmaya başladım. "İyi onlara süprüz yapalım?" dedim. Soru sorar gibi sormuştum. Bir cümle de üç tane soru kelimesini kullandım ya helal olsun bana.

"Süprüz?" dedi ve gülmeye başladı.

"Ya gülme, ha sürpriz, ha süprüz." dedim ben de. Ayağa kalktı ve elini cebine atıp bir şey çıkardı.

Bana aldığı kolyeydi. "Deniz? Ne olursa olsun, bunu hiç çıkarma, olur mu?" dedi. Başımı salladım. O da hemen kolyeyi taktı. Ben bunu koparmıştım ama geri yaptırmıştı.

"Eee, ne yapıyoruz?"

"Pasta." dedim. "Tamam hadi mutfağa geçelim." dedi.

Ben zıplayarak mutfağa gidiyordum. Ama çok zıpladığım için kafamı kapının pervazına vurmuştum.

Kanguru musun sen lan? Niye zıplıyorsun? Acıyla inledim ve yere oturup başımı tuttum. Yani biraz bizi düşünsünler ve yüksek yapsınlar. Belki zıplayarak gireceğiz kapıdan, değil mi?

Mal abim gülerek yanıma geldi. "De-deniz..." Çok güldüğü için konuşamadı. Sinirle ben konuşmaya başladım. Ben burda acı çekiyorum, ACI!!

"Yaaa canım acıyor, gülmesene!" Sonunda susmayı başardı ve elini başıma koydu. Eli tam vurduğum yere gelince inledim. "Tamam sustum. Tam neresi?" dedi. Gülmemek için dudağını ısırıyor bir de pislik! Görmedim sanki ben.

"Elini koyduğun yer." dedim. Saçlarımı açtı ve baktı. Sonra orayı öptü. Her zaman böyle yapardı. Canım yandığında orayı öperdi.

"Geçti mi?" dedi şefkatle bana bakarken. Gülümsedim ve başımı salladım. Oda güldü ve ayağa  kalktı. Elini uzatıp beni de kaldırdı.

"O zaman pasta yapalım?" dedi.

"Hadi o zaman." dedim ve yine koşturdum. Akıllanmayacaktım. O da arkamdan söylenmeyi ihmal etmedi.

"Al işte, akıllan bi ya!"

***

Yaklaşık yarım saat sonra pasta hazırdı ama mutfağın durumu pek iç açıcı değildi.

"Eeee biz yaptık Allah arttırsın,  fikri vermeyen toplasın" dedim ve mutfaktan kaçtım. Tabi ki kolumu tuttu ve kendine çekti.

"Deniz'im? Öyle kaçmak falan yok, fikir senden, çıktı beraber toplayacağız." En azıdan beraberdi. Kendim toplamaya kalksam cesedim çıkardı.

"Offf." dedim ve toplamaya başladık. Bitince kendimi koltuğa attım.

"Yoruldum ya!" dedim ve elimle kendime yelpaze yaptım. Çok sıcaktı.

"Ben de." dedi ve bana baktı. Sonra kapı açıldı ve annemler içeri girdi. Allah'tan anahtarları vardı. Valla hiç kapı falan açamazdım.

"Hoş geldiniz." dedim.

"Hoş buldukta, sizin bu haliniz ne?" dedi yengem. 

Koltuktan kalktım ve abimi de kaldırdım. "Size bir sürprizimiz var. Değil mi abi?" Ayakta uyuyor mal! Sıçradı ve, "Evet süprüzümüz var." dedi ve gülmeye başladı.

Pastayı kestik ve yemeye başladık. Güzel olmuş ya. "Ellerine sağlık prenses." dedi amcam.

"Çok güzel olmuş kızım." dedi babam.

"Afiyet olsun. Ben çok yorgunum yatmaya gitsem?" dedim hepsine bakarak.

"Git güzelim. İyi geceler." dedi abim. Gülümsedim ve 'iyi geceler' diyip odama çıktım.

Hemen kirli üzerimi değiştirdim ve pijamalarımı giydim. Yatağa yatarken kolyeme bakıyordum. Çok güzeldi.

Gözlerim artık kapanmaya başlayınca daha fazla karşı çıkmadım ve uykuya daldım.

Bölüm sonu...

Bu bölüm nasıldı. Bunu pek fazla değiştirmedim. Demek istediğim bir şey var. Gerçek hayatta ben, 'süprüz' kelimesini çok kullanırım. Yani yazım hatası değil. Bunu söylemek istedim.

Sizleri çok seviyorum ♥️

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

İnstagram; kuzen_wattpad

KUZENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin