44. BÖLÜM

1.5K 91 100
                                    

"Bul artık Yiğit beni, bul!" dedim ayaklarımı yere vururken. Üç gün olmuştu ama hâlâ beni bulamamışlardı.

Bu süre zarfı içerisinde ne yemek yemiştim, ne de su içmiştim. Beni kaçırdığı yer çok kolaydı. Her gün kaldığım odada ki camdan bakıyordum. Ben dışarıyı görebiliyordum, ama dışarıda olanlar beni göremiyordu.

Yiğit'lerin evinin yanında ki boş evdeydim. Dibindeydim ama o hâlâ uzaklarda beni arıyordu. Her sabah bitkin halde evden çıkıyordu. Gece yarısı yıkılmış bir halde eve geliyordu.

Kaçmayı bile denemiştim, ama Ali gözümün önünde adamını vurmuştu. Benim yüzümden biri ölmüştü. Psikolojik bakımdan bitmiş durumdayım.

Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Bu lanet yerden kurtulacak bir planım yoktu!

Kapı yavaşça açıldı ve içeri Ali girdi. Yine elinde yemek tepsisi ile gelmişti. "Defol!" dedim. Yüzüme bile bakmadan yanıma geldi ve diz çöktü.

Bana fiziksel olarak zarar vermiyordu ama benim dışımda olan herkese  yapmadığını bırakmıyordu. Benim yüzümden onlara zarar vermesine dayanamıyorum.

"Ye!" dedi sadece. Omuz silktim. İnadım hâlâ üzerimdeydi ve yemeyecektim.

"Bugün seni yurt dışına çıkaracağım. Sonsuza kadar benim olacaksın Deniz." dedi ve odadan çıktı. Kapıyı kilitlemişti.

Sinirle ayağa kalktım ve sandalyeyi yere attım. "Beni bulacak Ali!" dedim ve yatağın kenarına oturdum. Hıçkırarak ağlıyordum.

Bul artık beni, bul!

Sakin kafayla düşünemiyordum. Yemek yememiştim. Ve açlığı bile hissetmiyordum. Ayağa kalktım ve yatağa yattım. Mantıklı bir şey bulamazsam beni cidden kaçıracaktı.

Kapı tekrar aralandı ve içeri hiç beklemedigim biri girdi. Eda!

"Bugün gidiyormuşsun?" dedi keyifle. Yataktan kalktım ve yüzüne baktım. Yine boya küpüne dönmüştü.

"Siktir git Eda!" dedim. Ama o gitmek yerine daha da yaklaştı. Ben de yataktan kalktım ve karışısına dikildim. Kolumu kaldıracak halim yoktu, ama onu dövmek için kendimi zorlardim.

Yemek yememek benim için sorun değildi. Çocuktan inadım yüzünden dört gün yemek yemediğimi bilim ben. Sonunda hastanelik olmuştum ama.

"Sen gidince ben Yiğit'e gözüm gibi bakarım Deniz. Yokluğunu aratmam merak et..." Sinirle suratına yumruk attım.

Yere düşmüştu. Üzerine yürüdüm ve kucağına oturdum. "Ben hiçbir yere gitmeyeceğim Eda!" dedim ve saçını tutup yerden kaldırdım. Sonra duvara sert bir şekilde yasladım.

Canı acımış olacak ki yüzünü buruşturdu. "Yemek yemiyorsun, ama hâlâ formundasın! Anlamıyorum ben seni." dedi zorla.

Ellerimi boğazına koydum ve sıkmaya başladım. "Kızım seni burada öldürürüm!" O kadar çok bağırmıştım ki, sesim boş odada yankılandı.

Eda nefessiz kaldığından kızarmıştı. Bir süre sonra kapı aniden açıldı ve içeri Ali girdi. Beni o halde görünce kaşlarını çattı ve elimden Eda'yı çekti.

"Ben sana bu odaya girmeyeceksin demedim mi?" dedi. Sesi çok gürdü ve biraz olsun korkmuştum. 

Eda öksürürken zorla konuştu. "Beni burada öldürecekti, senin takıldığın şey bu mu?" dedi sinirle.

"Vur ona Ali!" dedi ve bana baktı. Kollarımı birleştirdim ve sırıtarak Eda'ya baktım. "Benim dokunulmazlığı var kızım. Defol git, bu sefer elimden kimse alamaz seni!" dedim.

KUZENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin