Herkesin bir hayali vardır değil mi? Saçma da olsa, küçükte olsa, bir hayali vardır. Benim de vardı.
Hayalim Yiğit'in yatağında mışıl mışıl uyumak. Ama gerçeklerde arabanın koltuğun da, bir o tarafa bir bu tarafa dönerken buluyorum kendimi! Hayatın bana nah deme şekilde buydu.
Tam uykuya dalmıştım. Ama yanımda araba kullanan geri zekalı beni zorla kardırıp arabaya bindirmişti. Nereye mi gidiyorduk? İstanbul'a!
Annemleri nasıl ikna ettiğini bile merak etmemiştim. Şu an tek istediğim uyumak! Tek biz gitmiyorduk. Aslı, Ayla, Mert ve Enes'te geliyorlardı. İstanbul'a arada gittiğimiz için orada yazlığımız vardı.
"Uykum var, uykum!" dedim ve başımı cama vurdum. Bana yan bir bakış attı ve yola bakmaya devam etti. "Arkaya yat." Mantıklı.
Ayakkabılarımı çıkardım ve ön taraftan arkaya geçtim. "Ama yastık yok!"
"Yastıksız uyu." dedi. Bir şey demedim ve yattım. Yol uzundu ve benim çok uykum vardım. Gözlerimi kapattım an uykuya dalmıştım.
"Güzelim?" Birinin bana seslenmesi ile gözümü açtım ve etrafa baktım. Burası bizim yazlıkta ki odaydı. Oha! Beş saat boyunca uyudum mu?
"Geleli ne kadar oldu?" dedim ve yataktan kalktım. Uykumu almıştım.
"Bir saat oldu." Uyuma şeyini biz altı saat yapalım. Ama hakkım, çok uykusuz kaldım bir kere!
"Diğerleri geldi mi?" dedim ve yataktan inip odadan çıktım. Hemen arkamdan gelmişti. "Yoldalar. Sen de yemek ye, gidelim."
Ona tip tip baktım. "Evde yemek mi var? Hem nereye gideceğiz?" Gülümsedi ve yanıma gelip beni kendine çekti. Aniden çektiği için ellerimi göğüsüne koydum ve ona baktım.
"Arabada bana kıyafetim yok demedin mi?"
"Dedim, ama farkındaysan iki dakika eve uğrayıp alalım da dedim." Hiçbir kıyafetim yoktu.
"Annenden zor izin aldım. Sen görse izin vermezdi. Hadi ya gidelim." dedi ve elimi tutup beni evden çıkardı.
Arabaya binerken aynadan halime baktım. Köyden, şehire gelmiş gibi bir halim vardı. "Yiğit ya! Şu halime bak. İnsan evden çıkmadan der, 'önce tipini düzelt.' diye. Ama nerde bende o sevgili!" dedim ve karışmış olan saçlarımı elim ile düzeltmeye çalıştım.
Yiğit sadece gülüyordu. Ona kötü kötü baktım. Hemen sustu ve önüne döndü. Ben de aynaya bakıp saçlarımı yana attım. Şimdi fazla dağınık durmuyordu. Üzerimdeki tişörte baktım. Çok boldu ve bana çuval gibi olmuştu.
Onun odasında onurlu bir savaş vermiştim. Yiğit beni kaldırmaya çalışırken kolumun yaralı olduğunu unutmuş ve çekmişti. Tabi ki minnoş kolum o şiddete daha fazla dayanamayınca, kan dökmeye başlamıştı.
Üzerimde olan tişörtü değiştirmiştim ve Yiğit'in tişörtlerinden birini gitmiştim. O da bana çok boldu!
İki tarafından tuttum ve bağladım. Şimdi daha dardı ama göbeğim gözüküyordu. Umursamadım, en azından güzel olmuştum. Ne giysem yakışıyor bana ya. Ego tavan!
Araba durduğunda hemen indim. Kolum sargıda olduğu için çok cool bir görüntü oluyordu. Şimdi ben gazi mi sayılıyorum?
Yiğit hemen yanıma geldi ve elimi tuttu. Sonra bir şey fark etmiş gibi bana baktı. "Bu hal ne?"
"Ne varmış halimde?" Anlamamış gibi davrandım. Sıcak abi burası. Elini bana doğru yaklaştırdı ve attığım düğüme dokundu. Hemen eline vurdum ve ittirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZEN
Humor04.11.2020 Macera #1 02.11.2020 Kaos #1 05.11.2020 Heyecan #10 15.11.2020 Franciscolachowiski #1 20.11.2020 barbarapalvin #2 ***** "Nasıl sen bana bir şey yapmazsın? Bugün gün boyu benim canımı çıkardın yine de bir şey demedim sana! Git annemi ara...