Hep beraber bahçeye oturmuş, önümüzde olan kağıda bakıyorduk.
Alaz herkesi çağırmıştı ve şu an onların bahçesindeydik. Yiğit şirketten gelmişti. Ben de Gözde'nin yanından buraya kadar gelmiştim. Konu, bu kağıtta yazanlardı.
"Oğlum, yoktur öyle bir şey." dedi Arsıl. Haklıydı, eline nereden geçtiğini bilmiyorduk. Elinde olan şey define haritasıydı ve yazdığı dil farklıydı. Yapmadığımız bir define bulmak kalmıştı, onu da şimdi yapıyoruz.
"Kuzen merak. Siz şunu söyleyin, bu dili çözebilecek olan var mı?" dedi ve hepimize baktı.
Deniz abim kağıdı kendi önüne çekti ve telefonunu çıkartıp fotoğrafını çekti. "Esra yabancı dil biliyor." dedi.
Esra'ya baya bir ısınmıştım. Hâlâ neden bizden saklamışlardı bilmiyorum, ama yakın bir zamanda söyleyeceğiz demişlerdi. Saklaması önemli değildi, neden bir sene?
Bakışlarımı Burçin ablama çevirdim. Aramızda en çok mutlu olan oydu. Her zaman parmağında ki yüzüğe bakıp sırıtıyordu. Biz de onların adına mutluyduk. Kolay şeyler yaşamamışlardı, ama yine de pes etmemişlerdi.
Bakışlarımı onlardan çektim ve Yiğit'e baktım. O da bana bakıyordu. İkimizinde uykusu vardı. Gece gece benim odama girmişti. Ve beni güzellik uykumdan uyandırmıştı. Eve, elini kolunu sallayarak giriyordu. Anahtarı vardı ve kolay bir şekilde girebiliyordu.
İkimizde uyumamıştık. Ne mi yaptık? Hiçbir şey. Önce Yiğit aç olduğu için onun karnını doyurmuştum. Sonra ikimizde oturmuş, düğün hakkında konuşmuştuk. Gece gece zorumuz neydi ben de bilmiyorum. Ama konuştukça konu açılmıştı ve ikimizde de uyku falan kalmamıştı. O kadar hızlı geçmişti ki, ne zaman sabah olduğunu anlamadık.
Deniz abimin telefona gelen bildirim sesi ile hepimiz ona baktık. Sesli okumaya başladı.
"Bir evin bahçesinde gömülüymüş ve orayı bana adres olarak atacak." dedi. Herkes başını salladı.
"Alaz o kadar altını ne yapacaksın?" dedim. Burada hiçbirimizin paraya ihtiyacı yoktu. Ben ne kadar parayı çok sevsem de, elimizde fazlasıyla vardı yani. O gömüyü yoksullar bulabilirdi mesela?
"Yetimhaneye verebiliriz bulursak. Ya da devlete veririz onlar ihtiyaç sahiplerine dağıtır. Amaç eğlence olsun işte." dedi.
İyi ki böyle kuzenlere sahiptim. Dizilerde olduğu gibi, 'yok şu kadarı benim!' kavgası yapmak yerine, bu parayı nereye bağışlayacağımızı düşünüyorduk.
"Adres geldi." dedi Deniz abim.
Yan tarafında Doğu olduğu için o da okumaya başladı. Okuduktan sonra kaşlarını çattı ve Doğa ablama baktı.
"Abla, adres bizim ev…"
*****
Gecenin yarısıydı ve herkes uyuyordu. Hepimiz Doğu'ların evinin önündeydik.
Doğa ablamlar kendi evlerinde kalmıyorlardı. Hamileliğin altıncı ayı olduğu için, baba evine gelmişlerdi. Aras abi hiç şikayetçi olmamıştı.
Hepimiz toplanmış evin önünde duruyorduk. Arya, Ayaz’ın kafasında ki çorabı çıkarmaya çalışıyordu. Sanki soyguna gidiyoruz. Ayaz başına siyah ten çorap geçirmişti. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum.
Herkes siyah giyinmişti. Ben biraz fazla abartıya kaçmıştım. Üzerimde siyah deri büstiyer vardı. Altıma siyah kot şort giymişti. Hep Yiğit yüzünden. Eğer bana düzgün giyin diye mesaj atmasaydı, burada donuyor olmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZEN
Humor04.11.2020 Macera #1 02.11.2020 Kaos #1 05.11.2020 Heyecan #10 15.11.2020 Franciscolachowiski #1 20.11.2020 barbarapalvin #2 ***** "Nasıl sen bana bir şey yapmazsın? Bugün gün boyu benim canımı çıkardın yine de bir şey demedim sana! Git annemi ara...