20.BÖLÜM

4.4K 200 42
                                    

Annemler gelmişti ve beni hastaneye yetiştirmişlerdi. Orada pek fazla şey yapılmamıştı. Bir tane serum verdiler serum bitince köye geri dönmüştük.

Şu an gece yarısıydı, herkes uyuyordu. Ama ben ve Yiğit uyumuyorduk. Beş dakikada bir 'iyi misin?' diye soruyordu. İyiyim lan yeter! Ateşim düşmüştü, sadece biraz halsizlik vardı.

Annem bile iyileştiğime ikna olmuştu, ama Yiğit'i ikna edememiştim. Derin bir nefes aldım ve yerimde hafifçe kıpırdadım.

"Bir şey mi oldu!" dedi ve bana baktı. Birazdan ona bir şey olacaktı ama haberi yok. Sinirle yataktan doğruldum. "Yok bir şeyim ya! Yiğit, uyuyalım hadi." dedim ve geri yattım.

"Ama..."

"Lan yarın yola çıkacağız. Bak çok uykum var, soru sorma. İyiyim ben." dedim. Bir şey demedi ve kollarını arkadan sardı. Şaka falan ama sevgiliydik. Ve beni seviyordu!

*****

Telefonun çalma sesi ile gözlerimi açtım. "Bak şu telefona ya!" dedim. Benim telefonum değildi. Elini benden tarafa attı ve telefonunu eline aldı.

"Efendim?" dedi. Sesi baya uykulu geliyordu. Yerinde doğruluğunu hissettim. Ama ben hâlâ yatıyordum.

"Oha baba! Ne zaman gittiniz?" dedi. Kim nereye gitmiş? Ne oluyor ya? Esneyerek ben de kalktım ve ona baktım.

"Tamam, bizde birazdan çıkarız." dedi ve telefonu kapattı. "Ne olmuş?" dedim. Sonra tekrar esnedim. Uykumu alamamıştım.

"Bizimkiler çoktan dönmüşler." dedi. Bir şey demedim sadece suratına baktım. Telefonunu elime aldım ve saate baktım. Oha! Bu saate kadar uyuduk mu? Saat altıya geliyordu.

"Kalk! Kalk! Saat kaç olmuş ya. Bugün Gözde'nin doğum günü, ona yetişmemiz lazım." dedim ve yataktan indim.

Hemen valizden giyecek eşyaları çıkardım. Kendime siyah pantolon, üzerine de beyaz gömlek almıştım. Hemen yan odaya girdim ve üzerimi değiştirdim.

Odaya girdiğimde Yiğit'de benimle aynı giyinmişti. Ona gülümsedim ve telefonumu alıp aşağı indim.

"Dede?"

"Efendim Deniz?" dedi. Hemen yanına oturdum. "Biz gidelim artık. Bizimkiler çoktan gitmişler." dedim.

"Yemek yeseydiniz?" dedi. Şimdi yemek yesek çok geç kalacaktık.

"Geç kalırız dedeciğim. Eşyaları toplayayım geliyorum hemen." dedim ve yukarı çıktım. Yiğit eşyaların birazını toplamıştı.

"Ben birazını hallettim." dedi. Başımı salladım ve yatağa oturup valizi kucağıma aldım. "Abi şarj aletini verir misin?" dedim. Sonra ne dediğinin farkına varınca dudağımı ısırdım. İçimden Yiğit demek kolaydı, ama dışından biraz farklı geliyordu. Alıştım yani, ne yapayım?

"Ne dedin güzelim?" dedi ve bana yaklaştı.

"Yiğit'im, şarj aletini verir misin dedim." Gülümsedi ve şarj aletini uzattı. "Teşekkür ederim." dedim ve hemen valizin kenarına koydum.

"Gidelim hadi." dedim. Başını salladı ve valizi elimden aldı.

"Allah'a emanet olun. Biz gidiyoruz." dedim ve dedemin sonra babaannemin elini öptüm. "Hayırlı yolculuklar güzel kızım."

Yiğit'de ellerini öptü. Tam arabaya binecekken dedemin dediği şey ile duraksadım. "Birbirinizi üzmeyin bak. Çok yakışıyorsunuz." dedi. Ne yani! Çok bu belliydi sevgili olduğumuz?

"Çok mu belli?" dedim. Babaannem başını hayır anlamında salladı. "Değil kızım, ama biz anlarız. Hadi dikkat edin." dedi. El salladım ve arabaya bindim.

KUZENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin