"Ben bu şekilde dışarı kesinlikle çıkmam!" dedi Alaz. Yaylada oyunu biz kazandığımız için istediklerimizi yapmak zorundalardı. Buse zorla Alaz'a elbise giydirmişti. Ve bu şekilde dışarı çıkmasını istiyordu.
"Alaz, yakıştı bence." dedim ve gülmeye devam ettim. Diz kapağının bir karış üzerinde, siyah, uzun kollu bir elbise giydirmişti Buse, bir de abartılı göz makyajı yapmıştı.
"Lan millet dalga geçer!" dedi ve aynadan tekrar kendine baktı. "Bu ne ya?" dedi ve yatağa oturdu.
Herkes istediği kişiye cezalarını veriyordu. Ben de Yiğit'e verecektim ama bir şey bulamamıştım. Aklıma gelen şeyle sırıttım ve Burçin ablama döndüm.
"Abla? Sevgilileri değişelim mi? Sen benimkine isteğini yaptır. Ben de seninkine?" dedim. Bana baktı ve biraz düşündükten sonra başını salladı.
Yiğit'in kolundan tuttum ve ablamın yanına götürdüm. "Al, eti de senin kemiği de! Mümkünse fazla acıma. Hatta hiç acıma abla, istediğini yaptır." dedim. Yiğit bana şaşkınca bakıyordu. Şimdi ben bir şey yaptıracağım da itiraz edecekti. İşin zevki kalmayacaktı. Bu daha iyiydi.
Buse, hâlâ Alaz'ı ikna etmeye çalışıyordu. "Alaz! Yüzüne maske takar öyle çıkarsın. Bir de konuşmadın mı, kimse fark etmez erkek olduğunu." dedi ve tekrar gülmeye başladı. Alaz'ı gören kahkaha atmaya başlıyordu çünkü.
Ayağa kalktım ve dolaptan topuklu ayakkabı çıkarttım. "Alaz, bunu da giyebilirsin yani." dedim ve Buse'ye verdim.
"Biz seni neden kurtardık?" dedi ve Buse'ye bakmaya başladı. "Buse'ciğim? Bana kıyamazsın değil mi?" dedi.
"Yoo, kıyarım. Giy hadi bunları." dedi ve ayakkabıları önüne bıraktı. Alaz ofladı ve yatağıma oturup giymeye çalıştı.
"Kızım bu ne? Nasıl giyiyorsunuz siz bunu?" dedi. Buse gülümsedi ve yere oturup Alaz'a ayakkabıları giydirmeye başladı. Alaz o sırada dalmış bir şekilde Buse'yi izliyordu. Onların hallerine gülümsedim ve Yiğit'e baktım. O da beni izliyordu. Ona karşı gülümsedim ve Bora abimin yanına gittim.
"Aşkım?"
"He canım!" dedi korkuyla. Elime düştün valla abi. Gülümsedim ve saçlarını karıştırdım. Ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu.
İçeri Savaş abim ve Elif girdi. Savaş abimin yüz tipini görünce kahkaha attım. "Ne oldu buna?" dedim.
"Ne yaptırmak istediğimi söyledim. Biraz üzüldü galiba." dedi ve gülmeye başladı.
"Elif! Sevmiyorum ben kuş. Gitmeyelim ya." dedi ve yere oturdu. Elif sırıttı ve kaşlarını kaldırdı. Abim ofladı ve Alaz'a baktı. "Bu hatun kim?" dedi ve gülmeye başladı.
Alaz sinirle Buse'nin elinde olan ayakkabıyı Savaş abime atmıştı. Topuk kısmı kafasına gelince abim sinirle ayağa kalktı. Alaz'nın yanına kadar gitti. Ama bir şey yapamadan gülmeye başladı. "Yok, ben buna bugün bir sey yapamam. Kadına el kalkmaz yani!" dedi ve yere oturup gülmeye devam etti.
"Beni ne hale düşürdüğüne bak!" dedi Alaz sistemle. Buse alt dudağını büktü ve Alaz'a baktı. Alaz, tabi ki de Buse'nin o haline dayanamayıp gülümsemişti. Buse son olarak maskeyi de yüzüne geçirdi. Yani Alaz olduğunu bilmesem inanırdım. Çünkü gerçekten kıza benzemişti.
Bu sefer içeri geriye kalan herkes gelmişti. Arsıl, Alaz'a baktı ve sonra bana baktı.
"Bu abla kim?" dedi. Ben kendimi zor tutarken Buse çoktan gülmeye başlamıştı. Arsıl'ın yok halk içindeyiz, ayıp olur şeyi yoktu. Bir şey varsa anında söylerdi. Çekinme kesinlikte yoktu!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZEN
Humor04.11.2020 Macera #1 02.11.2020 Kaos #1 05.11.2020 Heyecan #10 15.11.2020 Franciscolachowiski #1 20.11.2020 barbarapalvin #2 ***** "Nasıl sen bana bir şey yapmazsın? Bugün gün boyu benim canımı çıkardın yine de bir şey demedim sana! Git annemi ara...