Bölüm 1

25.7K 1.9K 204
                                    

Tekrar merhaba dostlar, Evin Neşesi ilk bölümüyle sizlerle, fakat bu şimdilik tadımlık 😜 düzenli bölüm atmaya Haziran ayında başlamayı düşünüyorum. Umarım ki keyifli bir süreç olacak, görüş ve önerilerinizi bekliyorum ❤️❤️❤️

İnsanın hayatında bazen her şeyin ters gittiği dönemler olur, bazen de her şeyin mükemmel olduğu günler.. Neşe düşünüyordu da çocukluğu, gençliği, üniversite yılları, evliliğinin ilk zamanları.. Ne kadar mutlu, sorunsuz, harika senelerdi. Sonra bir noktada ipler koptu.

Hani hep bir şeyleri başka şeylere bağlama ihtiyacı hissederiz ya, karma felsefesi ya da 'ne ekersen onu biçersin' düsturu ne kadar önemlidir hayatlarımızda, Neşe de bu ani değişikliği ablasını hem arkasından hem de yüzüne karşı kınamış olmasına bağlıyordu. Ece öğretmendi, işi, maaşı devlet güvencesindeydi, evi, arabası her şeyi vardı, çocuklarını tek başına büyütebilirdi, o halde neden boşanmamış, aldatılmayı sineye çekmişti? Hiç mi kendine saygısı yoktu? Ama demek ki kendisi bunları dile getirerek Ece'nin kalbini kırmış, ahını almıştı. Çünkü çok geçmeden aynı olaylar kendi başına da geldi. Malum, kınadığın şey başına gelmeden bu dünyada ölüm yok..

Savaş ile daha fakültenin ilk gününde tanışıp arkadaş olmuşlardı. Kısa zamanda bir ilişkiye dönüşen arkadaşlıkları o dönem Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünün, hatta bütün İletişim Fakültesinin dilindeydi. Güzel bir kız ve yakışıklı bir erkek, ikisi de sosyal ortamlarda dikkat çeken, her türlü faaliyetin içinde yer alan, derslerde başarılı kişiler olunca tüm gözlerin üstlerinde olması normaldi.

Neşe o zamanlar birlikte ne kadar eğlendiklerini, ne kadar uyumlu olduklarını hatırladıkça evliliklerinin sonradan dönüştüğü şeye inanamıyordu. Mezuniyetten hemen sonra gerçekleşen düğün ve peşinden İstanbul'da önemli bir reklam şirketinde birlikte işe girişleri, buraya kadar her şey güzeldi. Peki ne değişmişti?

Savaş halinden memnundu, Neşe ise hayallerinden vazgeçmek istemiyordu. Genç kadın akademik kariyer yapmak istiyordu, yüksek lisansa başladı, vaktinin ve aklının çoğu oradaydı, Savaş ise iş ortamını gittikçe daha çok benimser olmuştu. Neşe tez yazmaya uğraşırken Savaş parlak fikirleriyle patronun beğenisini kazanıp terfi almıştı. İkisi de çok yoğundular ama genç adam, karısının akademisyenlik çabasını maddi anlamda hiçbir getirisi olmayan, gereksiz bir hayal olarak görüyordu. Neşe idealine sarıldıkça kocasıyla aralarında çatışmalar meydana geliyordu.

Yüksek Lisans bittikten sonra genç kadın doktora yapmak için uygun ortam ararken çocuk sahibi olmak istediğini fark etti. Savaş bu konuda da çok istekli değildi. Önce bir süre beklediler, sonra Neşe birkaç ay boyunca hamile kalmayınca etraftan duyduğu, internetten bulduğu şeyleri denemeye girişti. Savaş kendisine zorla yedirilen macun, kuruyemiş gibi şeylerden hoşlanmadığını her fırsatta dile getiriyordu. Hele ki cinsel hayatlarının belli günlere hatta saatlere endekslenmesi genç adamı iyice huzursuz etmişti. İletişimlerindeki çatlaklar günden güne büyüyor, aklı çocuk sahibi olmakta olan Neşe bu durumu belki de yeterince önemsemiyordu.

Bir zaman da öyle geçti ve en sonunda tedavi olmak üzere doktora başvurdular. Evliliklerinin dördüncü yılında Neşe gebe kaldı ve yirmiyedi yaşında ikiz kızlarını kucağına aldı.

İkiz çocuk büyütmenin ne kadar zor olduğunu, yaşamayan biri tahmin edemeyebilir. Hayatının en zor zamanlarında iki yıl boyunca işten güçten ve sosyal hayattan elini eteğini çeken genç kadın yanına yerleşen annesiyle birlikte iki tane küçücük bebeğin bezine, mamasına, hastalığına, uykusuzluğuna yetişmeye çalışırken Savaş evde gitgide daha az vakit geçirir oldu. Gerekli haller dışında karısıyla ilgilenmeyen genç adamın çocuklarıyla da arasında çok kuvvetli bir bağ olduğu söylenemezdi.

EVİN NEŞESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin