Neşe, durumu son derece eğlenceli bulmuştu. Genç adamın, kendisi üstünde deneysel çalışmalar yaptığı çok açıktı, beden dili üzerine çalıştığının farkında olsaydı denemezdi bile. Neşe elbette Onur'un görmeyi umduğu jestleri yapmamıştı. Beğeni ifade eden hareketler yapmak yerine karşısındakini küçük gören ve ilgisiz biri gibi durunca da erkeğin yüzünde bir saniye içinde belirip kaybolan şaşkınlık görülmeye değerdi doğrusu.Gülay'ın yardımcısı sofranın hazır olduğunu söyleyince hep birlikte masaya geçtiler. Göz dolduran zeytinyağlı ve mezeler karşısında iştahına hakim olmaya çalışan Neşe, tabağına bir enginar dolması ve bir kaşıkçık közlenmiş patlıcan salatası alırken izlendiğinin farkındaydı. Yemek boyunca daha çok Gülay ve Cengiz konuştu. Karı koca, arkadaşlarının kaynaşması için ellerinden geleni yapsalar da pek fazla yol kat ettikleri söylenemezdi. Kendini az yemek zorunda hissettiği için huzursuz olan Neşe ve genç kadının tavırlarından dolayı şaşkın olan Onur sohbet eğiliminde değillerdi.
Nihayet yemek bitti ve yardımcısını yemek servisinden sonra evine göndermiş olan Gülay bulaşığı toplamak için Cengiz'i mutfağa sürükledi. Elbette ki Onur ve Neşe'nin yardım teklifleri hararetle geri püskürtülmüştü.
Salonda yalnız kalan genç kadın ve erkek bir zaman sessiz durdular. Nihayet Onur konuşmaya karar verdi ve Neşe'ye soru yöneltti. Yüz ifadesiyse cevabı merak etmiyormuş gibiydi.
- Doktora teziniz ne hakkındaydı Neşe Hanım?
Genç kadın beden dili demek konusunda tereddüt etti. O yüzden işi şakaya vurdu.
- Reklamcılıkta giyim kuşam.. Ana hatlarıyla reklamcılar neden beyaz sneakers ve garip çoraplar giymek zorundadır konusunu irdeledim.
- Nedenmiş peki?
- Mahalle baskısı..
- Mükemmel bir çalışma olduğuna eminim.
- Teşekkür ederim Onur Bey..
- Resimlerinizi hangi türde çizmeyi tercih edersiniz peki? Natürmort mu?
Neşe, natürmortun adamın bildiği yegane resim tipi olduğundan şüphe ediyordu.. Tabii 'ölü doğa' anlamına gelen kelimeyi bir laf sokma biçimi olarak kullanmayı ihmal etmedi.
- Ah kesinlikle.. Bir ara sizi de çizmeliyim. Yani şu yüzünüzdeki donuk ifade, nasıl desem..
Onur, laf olsun diye söylediği sözü yine kendisine yönlendiren kadına ilgiyle bakıp gülümsedi. Yalan yok, çok eğlenceli kızdı yani.. Söyleyemiyormuş gibi gözlerini tavana dikerek 'desemmmm' diye resmen dalga geçen Neşe'nin sözünü tamamladı.
- Ölgün mü?
- Öyle dersek çok abartılı kaçar.. Baygın diyelim biz.
Neşe, erkeğin gülüşünden hoşlanmıştı. Kapalı bir havada kırlık bir arazinin yeşili gibi soğuk ve koyu gözleri bir anda güneş açmış gibi çimen renginde parlayıvermişti. Genç kadın bedeninin verebileceği her türlü beğeni ifadesini ustalıkla baskılayarak kendinden emin görüntüsüyle geriye yaslandı.
Onur genç kadının kıvrak zekasından ve mizah duygusundan etkilenmişti. Dolgun ve sevimli yüz hatları özgüvenli duruşuyla dengeleniyordu. İri ela gözlerindeki zeka pırıltılarıyla apayrı bir hali vardı Neşe'nin. Eğer fırsatları olursa iyi arkadaş olabileceklerini hissediyordu genç adam. Bu da Gülay'ın planı için iyi bir temel olurdu.
- Neşe Hanım.. Sen diye hitap edebilir miyim?
- Tabii, buyurun..
- Sen de lütfen..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİN NEŞESİ
RomanceTAMAMLANMIŞ HİKAYE Onur Boran, en önemli ulusal kanallardan birinin ana haber bülteni spikerliğinden ratingleri yerlerde sürünen bir başka kanalın sabah haberlerine düşecek kadar ne yapmıştı? İşinde büyük bir hata mı? Hayır.. Tabii ki saçma sapan öz...