Bölüm 14

21.3K 2.1K 730
                                    


Sevgili arkadaşlarım,

Öncelikle ben dinlenirken sabırla beklediniz, teşekkürler.. Bu süreçte instagram hesabımdan iki tane alıntı yayımlamıştım, bundan sonra da yeni bölümlerden önce instagram profilim olan polunocnaya hesabından küçük alıntılar yayımlayabilirim, herkese açık hesaptır, her zaman beklerim 😇😇😇

Bir de söylemek istediğim başka bir konu var.. Normalde okurken gördüğünüz hatalar için uyarmanız ya da karakterlere saydırmanız beni hiç rahatsız etmez, hatam varsa düzeltirim. Bazen bir Edward'a ya da Tan'a söverken hep birlikte eğlendiğimiz oluyor, biliyorsunuz.

Ama ben gerçekten bazen çok çok çok sinirleniyorum.. Neden mi? Bazılarınız kurguyu okuyor.. Yirmi bölüm elli bölüm, sonuna kadar, neyse işte.. İyi bir yorum yazmıyor vote atmıyor, hayalet okur, buraya kadar tamam.. Sonra çıkıyor 'bence bu mantıksız', 'ben bunu beğenmedim', 'ben bu karakteri sevmedim, saçma buldum', bu minvalde bir şeyler yazıyor.. Ya beğenmiyorsan okuma.. Benim okunma kaygım yok, ben hep söylüyorum ben sohbet seviyorum.. Beğenmedin madem bunu neden bana 50. bölümde söylüyorsun, okumasaydın o kadar.. Okuma ve konuşma.. Ben emek vermişim her bölüm için saatlerce uğraşmışım sen karşılığında bana bir eline sağlık demeyi çok gördüğün yetmezmiş gibi saçma sapan yorum yazıyorsun. Yazma. Bu şekilde benim emeğimi sömürüyorsun ve sinirime dokunuyorsun ve artık ben engelliyorum.. Basit bir şey de olsa engelliyorum, bil yani..

Onun dışında oyunu, yorumunu esirgemeyen herkese ve hayaletse hayalet olarak kalanlara iyi okumalar diliyorum..

- Neşeciğim peki ya bu Mustafa arkadaş o anda yanında olmasaydı, ya da sana destek çıkmasaydı.. Sen neden o.. O adam geldiğinde beni aramadın canım? Ben iki elim kanda olsa uçarak gelir yetişirim sana..

- Ben o anda düşünmedim ki.. Bir anda geliverdi işte.. Hem sen nasıl gelecektin ki stüdyodan?..

- Bırak da nasılını ben düşüneyim canım.. Sen bana emanetsin bundan sonra..

Onur'un bu yaşına kadar pek de huy edindiği bir şey değildi kıskançlık. Doğasında yok sanırdı ama belki de koşullar öyle gerektirmişti. Nitekim son günlerde Neşe'ye duyduğu yoğun istek de en son ergen yaşlarında bu denli canını yakmıştı herhalde. Normalde soğuk bir adamdı o, böyle ilkel güdülerin esiri olacak bir yapısı yoktu ama Neşe kuvvetli akışıyla bütün setleri yıkıp geçiyordu işte.

Velhasıl içinde bir yerlerde gizlenen mağara adamı Onur'u mantık sınırlarının dışına sürüklüyordu. Savaş'ın gelişini değil de Mustafa diye bir arkadaşın varlığını sorun ediyor olması kadar saçma bir şey olabilir miydi mesela? Ah, şu ten.. Şu boynu masajdan dolayı rahatladıkça derinleşen soluklarının kulaklarında yarattığı med cezirler.. Ah, bedeninin her hücresini ayağa kaldıran şu koku.. İpek saçlar, bal gözler ve tadına bakmak için sabırsızlandığı dudaklar.. Ah, Neşe..

Onur'un parmak uçları masaj yapar gibi değil okşar gibi usul usul dokunurken tenine, genç kadın hafifçe titredi. Onur, Neşe'yi kendine çevirip bir kez daha kollarının arasına aldı. Titremesine engel olmak ister gibi iyice sarıp sarmalarken genç kadının aklını başından alıyordu. Yüzleri birbirine çok çok yakındı şimdi, solukları birbirine karışıyordu..

- Sen çok üşüyorsun bebeğim.. Ben ise yanıyorum.. Hissedebiliyor musun? O kadar güzelsin ki.. Bana izin ver.. Seni de kendimle beraber yakayım..

- Onur?..

- Neşe..

Genç adamın hırıltılı sesiyle kanı kaynayan Neşe düşüncelerini toparlayamıyordu. Belli ki sonunda kaçınılmaz bir noktaya gelmişlerdi. Ya alev alıp geceyi yakacaklar ya da küle dönüp rüzgara savrulacaklardı.. Arzuluyordu, arzulanıyordu.. Onur'un dudaklarını arayan dudakları yanmış tutuşmuştu çoktan.. Bıraksa kendini ne kaybederdi ki? Zaten tutması da mümkün değildi artık..

EVİN NEŞESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin