Genç kadın Onur'un evine kendi arabasıyla gitmeyi tercih etmişti. Böylece istediği zaman kaçabilirdi. Site güvenliğini geçtikten sonra apartmanın önündeki park yerine girdi. Girişteki görevlinin açtığı asansöre binip en üstteki düğmeye basarken ellerinin neden titrediğini kendisi de merak ediyordu.Aynada makyajını kontrol etti. Zaten fazla bir şey sürmemişti yüzüne, ruj niyetine de bir parlatıcıyla yetinmişti.. Saçları iyi görünüyordu, siyah kruvaze elbisesinin dekolte vermiyor oluşu içini rahatlatıyordu. Onur bu zamana kadar hep centilmence davranmıştı ama şimdi ne istediğini açık bir şekilde ifade ediyordu, o yüzden de Neşe daha dikkatli olması gerektiğini hissediyordu.
Mantığı sabahtan bu yana 'hemen evine gitmeseydin, biraz ağırdan alsaydınız' şeklinde uyarılar veriyordu ara sıra.. Mesainin sonuna doğru genç adamın fakültedeki odasına gönderdiği orkide Gülay'ın dediklerini haklı çıkartınca daha da endişelenmişti genç kadın. Neyse ki ateşli mesaj gelmemişti. Onur 'seni evden alayım mı' diye sormak için aramıştı, o kadar..
Asansör durduğunda son kez aynaya bakıp eteğini düzeltti ve kabinden çıktı. Heyecandan dili damağı kurumuştu. Genç adamın bütün yakışıklılığıyla kapıda kendisini beklediğini gördüğünde heyecanını bile unuttu..
- Hoş geldin canım..
Onur, Neşe'nin soğukkanlı görünmeye çalışsa da yüzünün neredeyse boynuna kadar kızardığının farkındaydı. Kendisi de heyecanlıydı elbette, hem de nasıl.. İlk kez bir kadınla yalnız kalıyormuş gibi çarpıyordu kalbi. Ama sesini kontrol altına almayı başardıktan sonra uzanıp tüy gibi hafif bir öpücük bıraktı genç kadının yanağına.
- Çok güzel görünüyorsun..
- Teşekkür ederim..
Onur'un, yüksek camlarından seyrine doyulmaz Boğaz manzarasını ayaklarının altına seren dairesini ilk kez görüyordu Neşe.. Rahat ve şık kanepeler, pop-art dokunuşlar taşıyan minimalist dekorasyonu destekler görünümdeydi. Amerikan mutfaktan yükselen balık kokusu, çiçekler ve mumlar yerine salata ve ezmelerle süslenmiş masa ve ses sisteminden yükselen Vangelis, Onur'un önceki akşam iddia ettiğinin aksine kesinlikle romantik çağrışımlar yapmıyordu. Genç adam tenceredeki çorbayı karıştırıp altını kapattıktan sonra dönüp dostane bir gülümsemeyle "günün nasıl geçti" diye sorduğunda Neşe içindeki heyecanın yerini huzur dolu bir rahatlamaya bıraktığını hissetti. Asıl tehlike şimdi mi başlıyordu acaba?
- Güzel bir gündü, çiçek için de teşekkür ederim, bölümde epey sükse yaptı..
- Rica ederim, benim için zevkti. Resmini de paylaşmışsın, epey beğeni almış. Fulin çok memnun performansımızdan.
Genç kadının aklı karışıyordu. Hani dün gece ona arzu dolu sözler söyleyen, onu neredeyse öpecek olan adam nereye gitmişti? Sosyal medyadaki faaliyetleri miydi bu akşamki konuları yani?
- Yardım edeyim mi sana?
- Yok canım, her şey hazır. Ne zaman istersen başlayabiliriz..
Neşe, elindeki işe dalmış olan genç adamı ilgiyle inceledi. Kollarını katladığı beyaz gömleğiyle ne kadar çekici görünüyordu. Dolaptan çıkardığı saklama kabındaki zeytinyağlı dolmaları servis tabağına muntazam dizen elleri becerikli, bakımlı ve güzeldi. Üstü başı da mutfağı da tertemizdi. Neşe 'ben mutfakta bu kadar hamarat görünüyor muyum acaba' diye düşünmekten kendini alamadı.
- Sen mi yaptın bunları?
- Bazılarını.. Dolmayı annemden aldım. Diğerlerini yardımcımla birlikte yaptık. Balık, salata benden..
- Çok uğraşmışsın..
- Çok fazla değil canım.. Sen rahat et, çocuklar olmadan tadını çıkara çıkara çıkara ye yemeğini..
- Onur, ne kadar incesin ama sağ olsunlar Nermin Hanım'la kızlar hiç yormuyorlar beni.
- Ben bilmiyor muyum senin yemekleri kendin yaptığını? Neşeciğim, bak işe de başladın artık, bırak yapsınlar her işi.. Beğenmiyorsan..
- Yok yok.. Beğeniyorum mesele yok.
Neşe ellerini yıkayıp masaya geçti. Yemekler enfesti, sohbet daha da keyifliydi. Onur, hoşlanmadığıni bildiği için alkollü içecek teklif etmemişti Neşe'ye.. Durmaksızın okul yıllarına, ilk gazetecilik dönemlerine, röportaj ve haber programlarına dair anılardan bahsediyordu ve anlattığı şeyler o kadar komikti ki genç kadın zaman zaman kahkaha krizlerine giriyordu. Onur'la başbaşa zaman geçirmek çok güzeldi, Neşe kendini iliklerine kadar gevşemiş hissediyordu.
Yemekten sonra bulaşıkları toparlarken de çok eğlendiler, çocuk gibi birbirlerini ıslatmayı da ihmal etmediler. Neşe kahveleri kendi yapmak için ısrarcı oldu ama Onur genç kadının yanından ayrılmadı. Kanepede neredeyse diz dize oturarak içtikleri sade Türk kahveleri bittiğinde Onur fincanları sehpaya koydu ve bir anda ciddileşiveren ifadesiyle konuşmaya başladı.
- Neşe, dün gece ben seni biraz tedirgin ettim sanırım. Yani elbette ki farkındayım, birbirimize verdiğimiz sözler vardı.. Sen haklı olarak duygusal bir birlikteliğin arkadaşlıktan daha kırılgan olduğunu düşünüyorsun ama benim fikrimce, hem arkadaşlık hem de evlilik karşılıklı sevgi, saygı ve güven olduğu takdirde yürüyebilir.. Arada çok fark yok.
- Fark var tabii, olmaz mı?.. Evlilik arkadalıktan daha farklı bir bağlılık gerektiriyor. Biz böyle bir bağlılığa hazır mıyız?
- Bağlanamayacak durumda değiliz ki hayatım. İkimiz de uzun zamandır bilinçli olarak hayatımıza kimseyi sokmuyorduk. Bundan sonra da sokmayacağız, birbirimizden başka kimseyi..
- Evet ama..
Onur, genç kadının dizine parmak uçlarıyla temas edecek şekilde elini koyup iyice yaklaştı.
- Neşe, bana güveniyor musun?
- Peki ya sen? Beni seviyor musun?
Neşe, daha soru ağzından çıkarken pişman olmuştu ama zamanı geri alamıyordu elbette. Onur'un dudakları küçük bir tebessümle kıvrılırken genç kadın telaşla konuşmaya başladı.
- Hayır, buna cevap vermek zorunda değilsin, çok zamansız ve yersiz oldu..
- Yoo, Neşe, neden seni anlayamayacağımı düşündün ki? Sen bana bu soruyla henüz bazı şeyleri konuşmak için çok erken olduğunu ifade etmek istedin. Ben de sana diyorum ki, evet, seni sevdiğimi söylemek için çok erken olabilir ama sevmiyorum dersem o da yalan olur.
Neşe, genç adamın neredeyse fısıltıya dönen ses tonu ve bacağını hafif hafif okşayan parmakları yüzünden karmakarışık olan aklıyla duyduğu sözleri anlamlandırmaya çalıştı. Onur henüz kesin konuşmak için erken olduğu halde onu sevdiğini söylüyordu. Peki ya kendisi ne hissediyordu?
- Onur, sana güveniyorum, gerçekten ama evlenmek için çok az vaktimiz var ve..
Onur'un eli genç kadının bacağından beline doğru hızla ilerledi ve bedenini kendininkine yasladı. Solukları birbirine karıştığı anda Neşe aklındaki kelimeleri tamamen yitirirken, onun yarım kalan cümlesi erkeğin boğuk sesi tarafından tamamlandı.
- Bu süreyi birbirimizi tanımak için en iyi şekilde değerlendirmemiz gerek..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİN NEŞESİ
RomanceTAMAMLANMIŞ HİKAYE Onur Boran, en önemli ulusal kanallardan birinin ana haber bülteni spikerliğinden ratingleri yerlerde sürünen bir başka kanalın sabah haberlerine düşecek kadar ne yapmıştı? İşinde büyük bir hata mı? Hayır.. Tabii ki saçma sapan öz...