- Beni sevmiyor musun?..Onur şaşkınlıkla açılan ağzını geri toplamakta epey zorlandı. Mimikleri üzerindeki kontrolünü kaybettiği pek seyrek görünürdü ve bu da o nadir anlardan biriydi.
- Hayatım, benden şüphe etmeni gerektirecek ne yaptım acaba?
Genç adamın sesi biraz sert çıkmıştı sanki, acaba sinirlenmiş miydi? Neşe bir an ne söyleceğini bilemedi. Tutup da adama 'beni şöyle ateşli bir şekilde öpmediğin için çok alındım' diyemezdi ki.. Diyebilir miydi?.. Yok canım..
- Aman işte.. Öyle.. Kafam karışık biraz.. Boşver, hadi gidelim..
- Peki.. Dediğin gibi olsun ama söylemek istediğin bir şey varsa açık olmalısın. Biz her şeyden önce arkadaş değil miyiz?
Hah, hadi bakalım, şimdi de arkadaşız diyordu. Yok korkuyorum yok çekiniyorum diye adamcağızı gerçekten Gülay'ın söylediği gibi iktidarsız falan mı yapmıştı ki?
Günseli'nin parti verdiği mekana varana kadar ikisi de konuşmamayı tercih etmişti ama bu gerilimli bir sessizlik de sayılmazdı. Hoparlörlerden hafif hafif duyulan sonata kapı koluna vuran parmaklarıyla eşlik eden Neşe kendini az da olsa sakinleşmiş hissediyordu. Onur'dan yükselen huzur dolu enerji de genç kadının negatif elektriğini yok etmişti. Aklını yoran düşünceleri geriye itmiş anı yaşamaya odaklanmıştı. Güzel bir gece olacaktı, hiçbir şey düşünmeden eğlenmeye kesin kararlıydı genç kadın.
Neşe, partiden ilk bahsettiğinde, Günseli gibi bohem tercihleri olan, arkadaş çevresi akademisyenler, sanatçılar, hayvanseverlerle dolu bir kadının nikah tarihini duyurmak için seçeceği mekanı böyle popüler hayal etmemişti. Tabii bu fikri Günseli'nin nişanlısıyla tanıştığı anda tarih olmuştu çünkü şirketler hukuku alanında başarılı bir avukat olan Cem, giyim kuşamı, tavrı ve tarzıyla belli ki tam bir ortam adamıydı. İlk etapta ikisinin birlikte ne yapmaya çalıştığını anlayamayan Neşe biraz gözlemleyince aslında gayet güzel geçindiklerini fark etti. Önyargılı olmamak gerekirdi çünkü zıt kutupların birbirini çekmesi evrensel bir gerçekti.
Davet mekanı İstanbul gecelerinde bu sıralar öyle popülerdi ki gece oraya gideceklerini duyan Fulin heyecanlanıp Onur'a 'çok şekersin' demişti. Tabii Onur bu lafı ciddiye almamıştı ama yine de pek kıymetli basın danışmanından gelen iltifat genç adamda ürpertiyle tiksinti arası duygular uyandırmıştı. Nitekim Fulin de hemen 'ay yanlışlıkla oldu, ben onu kastetmedim, şeker değilsin gıcıksın aslında' gibilerinden inkar sayıklamalarına başvurmuştu ama kimse umursamamıştı bile..
Cihangir'deki gece kulübünün önü insan kaynıyordu. Girişteki gazeteciler aslında ünlü popçu Şengül'ün doğumgünü partisi için buradaydılar ama son zamanlarda magazin seyircisinin ilgisini yeniden çekmeye başlayan Onur Boran da iyi bir av sayılırdı. Arabadan inen genç adam her zamanki gibi havalı ve şıktı, bir süredir birlikte göründüğü hanımla iyi resim veriyorlar, magazin takipçilerinden bol bol beğeni alıyorlardı. El ele tutuşup mekana gülümseyerek giren çiftin yüzlerinde ardı ardına flaşlar patlarken, adet yerini bulsun diye sorulan soruları Onur Boran yine adet olduğu üzere 'seviyeli bir arkadaşlığımız var' diye yanıtladı.
Kapıdan girince ortamın loşluğu, onca flaş yüzünden bunalan genç kadını biraz rahatlatsa da bu kez de yüksek desibel kavramının tam karşılığı olan sevimsiz elektronik müzik kulaklarını zorlamaya başladı. Günseli ve davetlilerinin olduğu tarafa doğru kalabalıkları Onur'un yardımıyla aşarak ilerlediler. Genç adam, yabancı erkeklerin temasından korumak için bedenini ahtapot gibi sarınca Neşe de fırsattan istifade Onur'un gövdesine yaslanıverdi.
- Neşe, iyi misin canım?
- Ay, şey, çok kalabalık da.. Bak bak.. Şu taraftalar..
Neşe'nin eliyle işaret ettiği yere ilerlediler. Günseli gümüş rengi payetli elbisesiyle göz kamaştırıyordu. Cem ile çıktıklarında kendi stilinin dışına çıkıyordu belli ki.. Tanışma, selamlaşma faslı gürültünün izin verdiği kadarıyla epey sürdü. Onur nihayet tanışma şerefine eriştiği Mustafa arkadaşı epey inceledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİN NEŞESİ
RomanceTAMAMLANMIŞ HİKAYE Onur Boran, en önemli ulusal kanallardan birinin ana haber bülteni spikerliğinden ratingleri yerlerde sürünen bir başka kanalın sabah haberlerine düşecek kadar ne yapmıştı? İşinde büyük bir hata mı? Hayır.. Tabii ki saçma sapan öz...