Bölüm 30

16K 1.5K 290
                                    


Cuma akşamı girdiği atölyeden sadece yemek yemek, uyumak ve çocuklarla  ilgilenmek için çıkan Neşe, Cumartesi günü akşamı eserine yüzünde yorgun ama mutlu bir gülümsemeyle bakıyordu. İlk başta niyeti elindeki en büyük tuvali morun çeşitli tonlarında boyayıp bırakmaktı ama boyadıkça bu yüksek frekanslı çılgın rengin heyecanına kapılan Neşe koyu morun yanına siyah ve griyi ekleyip çalışmasına devam etti, ta ki sonuçtan tatmin olup enerjisi yatışana kadar.

Deniz ve Yeliz odaya daldıklarında bir yandan ellerini siliyor, bir yandan da  tablosuyla ne yapacağını düşünüyordu genç kadın. Kızlarına sarılırken peşlerinden kucağında Ezgi'yle gelen Onur'un merak dolu bakışlarını karşıladı.

- Artık tutamadım hayatım, annemizi göreceğiz diye tutturdular. Hem bitmedi mi daha? Bu kadar emeğine değmez o insan müsveddesi.

Onur konuşurken Neşe'nin yanına gelmişti ve dönüp tuvale baktı.. Baktı.. Başını yan yatırıp bir daha baktı ve..

- Neşe?.. Sen özel günündesin diye benim başıma mı vurdu yoksa bu cidden gördüğümü sandığım şey mi?

- Iııı.. Gördüğün şey sanırım.. Aynı sebepten benim de başıma vurmuş olabilir.

Onur şaşımakta haklıydı. Tabloda sanki deniz dalgalarının ya da kırışmış mor çarşafların üzerinde birbirine dolanmış ve görüntüye hareket katan fırça darbeleri yüzünden girdaba kapılmışlar gibi vahşi bir enerji yansıtan iki silüet vardı ve yüzleri olması gereken yerlerdeki dağınık renkler adeta şehvet dolu mimikleri çağrıştırıyordu. Öne eğilip tabloya yanlamasına bakmaya uğraşan Yeliz sordu..

- Anne, bu kurbağa resmi mi?

- Sen ne görürsen o anneciğim.. Kurbağa mı gördün?

- Evet.. Bak şurada..

Şaşkınlığından kurtulan Onur bu kez kaşlarını çattı.

- Hayatım öncelikle bu çok güzel.. Hatta güzelden de öte ama.. Bu tabloyu Aydın Ferhan'a veremezsin. Olmaz..

Babasını destekleyen Ezgi de fikrini söyledi.

- Olmas.. Gidilmes.. Gece oldu.. Nennen yapçaz..

- Ya bence de veremem ama şimdi yeni bir tane yapmam gerekecek.. Acaba yan çevirsek kurbağa diye yutturabilir miyiz dersin?

- Ama sen dün akşam fondaki dalgaları çiziyordun, neden bu hale getirdin ki tabloyu?

- İlham geldi.. Engelleyemedim kendimi.

- Aydın Ferhan'ın ilhamı mı bu?

Onur küskün bir ifadeyle konuşunca Neşe'nin tepesi attı..

- Ne münasebet canım? Sen beni neyle itham ediyorsun şimdi?

Onur ileri gittiğini anlayınca özür dilemekte gecikmedi.

- Hayatım, öylesine söyledim.. Saçma oldu, haklısın, özür dilerim.. Sen sanatçısın, elbette ilham perilerinin peşinden koşacaksın ama işte.. Şimdi dediğin gibi yeni bir tablo yapman gerekecek.

Neşe kaşları çatık, dudaklarını büzmüş, kızgın kızgın baktı kendisini elin kart zamparasından ilham alıp aşk dolu silüetler çizmekle suçlamaya kalkışan kocasına.. Sonra gülmeye başladı.

- Olsun ama çok güzel olmamış mı? Bunu kendi yatak odamıza asarız.

- Asalım hayatım. Sana mor perdeler ve yatak örtüsü de alırım ben..

- Ay sen ne zevkli adamsın yaa..

- Seninle evlenmemden belli değil mi aşkım?

Neşe atölyenin ortasında kutu kutu pense oynayan kızlar olmasa Onur'a sarılmak üzereydi ta ki son söylediğini duyana kadar.. Kollarını kavuşturup burnunu havaya dikti genç kadın.

EVİN NEŞESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin