Bölüm 16

21.6K 1.7K 265
                                    


- Bu süreyi birbirimizi tanımak için en iyi şekilde değerlendirmemiz gerek..

- Ya pişman olursak?..

- Asla..

Onur'un yüzündeki ifade yoğun bir duygunun etkisi altına girmişti. Dudakları birleştiğinde dokunuşu tüy gibi hafifti. Elleri genç kadının sırtında ve bacaklarında usul usul geziniyordu. Neşe içinde bir yerlerin tutuştuğunu hissetti. Bir erkek tarafından dokunulmayalı o kadar uzun zaman geçmişti ki.. Üstelik bu herhangi bir erkek değildi. Onur, genç kadına sanki hayatı boyunca aradığı adammış gibi geliyordu. İçindeki ateş artık canını yakmaya başlamıştı. Erkeğin boynuna sarılıp kendine çekerek daha fazlasını istediğini ifade etmeye çalıştı genç kadın.

Onur dudaklarının baskısını arttırırken kollarındaki kadına meftun olduğunu iliklerine kadar hissediyordu. Daha fazla ten teması ihtiyacıyla yanan eli eteğin kıvrımlarının altına doğru ilerlemeye başladı. Parmak uçları genç kadının pürüzsüz cildine dokundukça hissettiği elektriklenme inanılır gibi değildi. Onur en son ne zaman bir kadından böyle etkilendiğini hatırlayamıyordu bile. Belki de hiçbir zaman bu kadar yoğunlaşmamıştı kimseye. Dili öpmeye doyamadığı dudakları aralayıp ağzının içine doğru süzülürken eli genç kadının bacağını kuvvetle kavradı. Biraz daha ileriye gitse varacağı yerin düşüncesiyle sarsılan Onur kendini güç de olsa toplayarak yavaşça geri çekilip kanepeye yaslandı ve genç kadına bütün çekiciliğiyle gülümsedi.

Neşe geceden beri bu anı düşünüyordu, genç adamın daha ileri gitmek isteyeceğini sanmıştı ama buradan öteye geçmeyecek gibi duruyordu, en azından şimdilik. Onur'un her zaman koruduğu centilmen tavrı nadiren yerini baş döndürücü bir aşığın arzulu hallerine bıraksa da kontrolü ele alması uzun sürmüyordu. Gecenin başında Neşe içten içe korkuyordu ve Onur'un kontrollü olması işine gelmeliydi ama şu anda tutkusu beklemediği kadar yoğunlaşmıştı ve çok daha fazlasını istiyordu, peki Onur nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu? Kendisi kadar istekli değil miydi? Genç kadın şu aşamada ne yapması gerektiğini bilmiyordu, adamın üstüne atlayacak hali de yoktu.

Onur genç kadının başını göğsüne doğru çekip saçlarını okşamaya başladı. Neşe de en az kendisi kadar istekliydi, hissediyordu ama acele etmeyecekti. Bir gün önce kıskançlığın da etkisiyle kendini kontrol etmekte zorlanmıştı ama bugün daha sakindi. Neşe'nin tereddütleri vardı ve paylaştıkları özel anlardan pişmanlık duymasını istemiyordu.

Onur'un göğsünde, kokusuyla mest olmuş vaziyette düşünüyordu Neşe. Bir evlilik hep böyle sürebilir miydi? İnsanlar hangi noktada yitiriyorlardı birbirlerini, nasıl aşkı düşmanlığa, nefrete kadar varan kötü duygulara dönüştürebiliyorlardı, bir zamanlar dokunmaya kıyamadıklarını nasıl acımasızca incitebiliyorlardı?.. Tecrübesizce yapılan her hata bir şeyleri kırıyor, sonradan daha büyük hataların yapılmasına yol açıyordu. Zamanla taraflar uzaklaşıyor, araya başka başka insanlar giriyordu. Ve ihanet.. İhanet tek dozu dahi ölümcül bir zehirdi.. 'Seni aldatıyor'.. Bu sözcükler insanın kulağından beynine doğru bir yılan gibi süzülüp girer, aklına çöreklenir ve asla oradan çıkmazdı. Neşe çok iyi biliyordu ki Savaş'tan boşanmasaydı yüzüne her baktığında öteki kadının izini görecekti. Ne kadar yalvarsa, pişman olsa, bir daha asla diye yeminler etse bile ihanet korkunç bir kıyımdı. Öleni hangi söz geri getirebilirdi?..

- İhanet bir cinayettir.. Sence de öyle değil mi?

Neşe, genç adamın fikrini duymak için kendi düşüncelerini söze dökme gereği duymuştu. Onur başını geriye atıp güzel gözleriyle yüzündeki ifadeyi araştıran kadına ilgiyle baktı.

- İhanet bir intihardır aşkım. Ama bu çok özel anımızın sana çağrıştırdığı bu olmamalıydı.

- Özür dilerim ama aynı şeyi tekrar yaşamaktan..

EVİN NEŞESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin