Medya: White Lion - Till Death Do Us Part
Onur yol boyunca öyle ketum davranmıştı ki Neşe'nin merakı arşa çıkmıştı, inatçı adam ne kadar sıkıştırırsa sıkıştırsın bana mısın demiyordu. Asansöre binip çatı katına ulaşana kadar da sessizliğini korudu Onur. Sonra tam kapının önüne gelmişlerdi ki pantolonunun cebinden pembe bir fular çıkarttı.
- Gözünü bağlayacağım sevgilim.
Neşe bir anda heyecanlandı. Onur gayet sakin görünüyordu ama genç kadının aklına, başlayıp sonra 'ıyy, bu ne böyle' diyerek yarım bıraktığı şu meşhur kitap gelmişti. Kapının açıldığını duydu, kollarından nazikçe tutularak salona doğru yönlendirildi. Ayaklarının altında çıtır çıtır bir şeyler olduğunu hissetti, burnu birbirine karışmış yiyecek ve çiçek kokuları aldı.. Olayın Bay Gray ile alakası yoktu belli ki ama neler oluyordu acaba?..
Önce perde mekanizmasının sesini duydu, odanın karardığını fark etti. Sonra renkli ışıklar algıladı fuların boşluklarından.. Kulaklarına piyano sesi doldu, bildiği bir şarkı değildi. Sonra genç adamın fuları çözen ellerini hissetti ve ipekli kumaş yüzünden uzaklaştığında gözlerini kocaman açtı.
Onur salonda birkaç değişiklik yapacağını söylediğinden beri Neşe merak ediyordu zaten. Genç kadın Onur'un çektiği balıkçı sandalı fotoğrafından esinlenerek yaptığı tabloyu vermişti asması için, bir de genç adamın gösterdiği kumaş örneklerinden kırık beyaz olanı seçmişti. Ama şu an dekorasyonu seçemeyecek kadar gördüklerine odaklanmıştı Neşe. Köşeye yerleştirilmiş bir ışık kaynağı dönerek duvarlara kırmızı pembe renkler saçıyordu. Yerlere birkaç kalp şeklinde balon, bolca da gül yaprağı ve konfeti atılmıştı. Onur'un kanepesi gitmiş, yerine gelen, Neşe'nin seçtiği kırık beyaz kumaşla kaplı iki tane geniş ve son derece rahat görünen kanepe cama ve Amerikan mutfağın bankosuna doğru itilmiş, yemek masası odanın ortasına doğru çekilmişti. Masanın üstü, beyaz bir örtüyle kaplanmış, zarif şamdanlarında yanan mumlar, gül yaprakları ve istiridye kabuğu şeklindeki tabaklarda servis edilmiş çeşit çeşit yiyeceklerle süslenmişti. Genç kadın Onur'un kollarına doğru çekilirken çocuk gibi kıkırdadı.
Neşe başı sevdiği adamın omzunda, gözleri kapalı dans ederken şarkının İngilizce sözlerine kulak verdi: "Hayatım boyunca yanında olacağım, ölüm bizi ayırana kadar" diyordu.. Genç kadın ani bir dürtüyle erkeğin kulağına uzandı.
- Onur..
- Söyle bebeğim..
- Seni elimden ölüm bile kurtaramaz..
İkisi aynı anda gülmeye başladılar.
- Kurtulmak isteyen kim?
Neşe genç adamın yanağına küçük bir öpücük kondurup başını omzuna geri yasladı. Madem Onur romantik olmak istiyordu, biraz daha dans etmelerinde sakınca yoktu o zaman..
Bankonun üstünde duran cep telefonundan mesaj sesi gelince Onur cebinden çıkardığı kumandayla perdeyi geri açtı. Sonra kumandayı masaya bırakıp Neşe'yi cama çok yakın duran kanepeye doğru çekti. Heyecanlanan genç kadın ne göreceğini merak ederek Boğaz manzarasına doğru baktı.
Saniyeler sonra Cessna tipi bir uçak ve arkasında bağlı olan yazı görüş sahasına girdi genç kadının. Yazıyı okuyabilmek için gözlerini kıstı ve uçak tam karşısına gelince net bir şekilde gördü: "SONSUZA KADAR NEŞE VE ONUR"..
Genç kadın kocaman bir kahkaha atarak ellerini çırptı ve kanepenin sırtına yaslanarak kaybolana dek uçağın arkasından baktı. Sonra sımsıcak gülümseyen erkeğe döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİN NEŞESİ
RomanceTAMAMLANMIŞ HİKAYE Onur Boran, en önemli ulusal kanallardan birinin ana haber bülteni spikerliğinden ratingleri yerlerde sürünen bir başka kanalın sabah haberlerine düşecek kadar ne yapmıştı? İşinde büyük bir hata mı? Hayır.. Tabii ki saçma sapan öz...