Bölüm 21

19.6K 1.7K 166
                                    


Neşe, Ezgi'yi içtenlikle seviyordu. Sadece Onur'un kızı olmasından ötürü değildi sevgisi.. İki yaşına kadar doğru düzgün bir anne ilgisinden mahrum kalmış, nihayetinde de terk edilmiş bahtsız kuzu, tüm haylazlığına rağmen sevimliydi de.. Genç kadının içindeki anaç hisleri harekete geçiriyordu varlığı. Neşe, kızlarının Ezgi'yi kabullenmeleri için aklına geldikçe dualar ediyordu. Yeliz ve Deniz oyuna daldıklarından kucağındaki bebeği fark etmemişlerdi ama bir görseler olay çıkartırlardı. Neşe şefkate ihtiyacı olan zavallı kızı hep gizli saklı mı sevecekti? Bu meseleyi süratle çözmesi gerekiyordu.  Kendileri ikizlerle bir aile kurarlarken Ezgi bu tablonun dışında bırakılamazdı.

Sevgi Hanım herkesi sofraya davet edene kadar kucağındaki Ezgi'yle konuştu Neşe. Onlar öyle sarılmış otururken Sevgi Hanım'ın, Kenan Bey'in, Onur'un gözleri hep üzerlerindeydi. Ne zaman kızı tatlı tatlı güldürse izleyicilerin hemen gözleri parlıyordu. Tabii bu durumun Neşe'den ziyade Bengü farkındaydı. Yeni gelinin pek gözde olduğu aşikardı. Üstüne kuma gelmiş hissinden kurtulamayan kadın kıskandığını belli etmemek için bakışlarını sürekli kontrol altında tutuyordu.

Onur'un tekrar hayatında olmasını hayal etmiyordu Bengü, öyle istese zamanında boşanmazdı zaten, ama bunca yıldır aileyle olan bağlarını hiç koparmamıştı. Kıskandığı da Onur değildi, bütün aileydi. Kendi annesi kuralcı ve mesafeli bir kadındı, babasıysa çok uzun yıllardır Amerika'da yaşıyordu, nadir görüşüyorlardı. Sevgi Hanım ve Kenan Bey, Bengü'ye iyi geliyordu, kendini gerçek yuvasında hissediyordu onların yanında. Soğuk bir kadın olabilirdi ama insandı nihayetinde. Onun da duyguları vardı.

Onur ikinci kez evlendiğinde, ki bir kızı olacaktı, kendisi ve oğulları dışarıda bırakılacak diye endişelenmişti ama ne Meral'in aileye dahil olma hevesi vardı ne de onu isteyen.. Onur bile kadından hoşlanmıyordu.. Ezgi doğduğunda oğlanların pabucu dama atılmadı diye bir kere daha rahatladı Bengü.

Neşe'nin ve kızlarının ortaya çıkışı ise çok daha büyük bir tehlikeydi. Belli ki kadını herkes pek bir seviyordu, geçimsizlik olursa Bengü'nün yanında duran olmazdı. Sarper ve Berker bile cici annelerine düşkün olacak gibiydiler. Arayı bozmamak, uyumlu davranmak lazımdı. Ama eğer taraflar birbirinden zamanla soğursa bu daha güzel olurdu. Nihayetinde sel giderdi, kum kalırdı..

Hep birlikte masaya geçtiler. Mangal kokusu yüzünden herkes kurt gibi acıkmıştı. Ezgi bile "veyy veyy et veyy" deyip duruyordu. Bakıcısı kızı yanına alınca Neşe de kızlarının tabaklarını hazırladı.

Bengü çocukların karbonhidrat tüketmesini istemiyordu ama kızlardan görüp pilavdan, patatesten yemek isteyen oğlanlara bu kez engel olmadı. Zaten Sevgi Hanım 'ben kırk yıllık çocuk doktoruyum, böyle çocuk beslenmesi görmedim' deyip duruyordu, şimdi bir de Prenses Neşe'nin yanında cadı gibi görünme riski vardı.

Yemek gayet keyifli geçti. Bengü dahi her zamankinden daha güler yüzlüydü. Sohbet, kahkahalar, lezzetli yemekler, yıldızların altında çiçek kokularıyla birlikte herkesi mutlu ediyordu. Çocuklar bile yaramazlık yapmadan sofrada oturuyorlardı. Sofradan kalkıldığında da aynı neşeli hava devam etti. Onur babasıyla, Sevgi Hanım çocuklarla muhabbete dalınca Bengü ve Neşe bir şekilde başbaşa kaldılar.

- Sizin adınıza çok mutluyum şekerim.. Boran Ailesi'nin bir parçası olmak iyi bir şey. Sen ve kızların için nefis bir ortam. Biz Onur'la sürdüremedik ama aileden kopamıyorum gördüğün gibi. Fırsat buldukça oğlanları kapıp gelirim.

- Onur'la arkadaş kalabilmiş olmanız iyi bir şey. Özellikle çocuklar için.

- Tabii ki öyle. Ama bizim arkadaş kalmamamız için bir sebep yoktu, boşanma süreci dostluğumuzu hiç zedelemedi. Ne istediğini bilen iki yetişkin insan olarak her konuda anlaştık ve tek celsede bitirdik.

EVİN NEŞESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin