En az merkez adada ki kadar ihtişamlı yedinci krallığın şatosuna girmeleriyle hayretle açılan gözleri çevreyi inceliyordu. Saruhan’ın yönlendirmeleriyle kısa tuttukları yemek faslının ardından dinlenmek üzere odalarına çekildiler. Bu sebeple köşkün kalan bölümlerini ertesi gün görmeyi planlayarak onu takip etmişti. Uykuya dalmadan önce Saruhan'ın kulağına fısıldadığı sözlerdi son işittiği. Ölüm pahasına da olsa onu bırakmayacağını söylemişti. Yüreği sızlarken uyku kollarına çekti zihnini. Gece boyu süren kabuslar günün ışıması ile had safhaya ulaştığında güçlükle araladı gözlerini. Bedeni kaskatı olmuş,çenesi sızlıyordu. Dişlerini sıkmış olmalıydı. Yatakta doğrulurken sağ yanının boşluğu dikkatini çekti. Kıyafetlerini acele değiştirip odadan çıktı. Saruhan’ın habersiz ayrıldığını görmemişti hiç. Üçer beşer atladığı merdivenlerin sonunda köşkün açık kapısını görmesiyle kalbi tekledi. İyi bir durum olması ihtimali dahi yoktu aklında. Nitekim hemen ardından dış merdivenlere attığı adımla olduğu yerde donup kaldı. Kralın askerleri iç avluyu sarmış, Saruhan’ın emrinde ki askerlerle tartışıyorlardı. Saruhan bir köşede sakin bakışlarıyla olanları incelerken sessizdi. Sarışın yüzbaşı çocuk ‘Tutuklayın'emriyle tartışma son bulurken kralın askerleri müdahale şansı tanımadan Saruhan’ın askerlerini kelepçelediler. Sarışın yüzbaşı Saruhan’a yöneldiğinde kendine geldi. Koşarak önüne geçtiği esnada alevlerini serbest bırakmış,durması için haykırmıştı. Karşılık olarak yüzünde alaylı bir gülümseme ile kılıcını çeken çocuk ileri doğru temkinli adımlar atıyordu.
‘Sana durmanı söyledim. Öldürürüm seni tek bir adım daha atarsan’ derken alevleri yoğunlaştı. Öfke ve paniğin etkisiyle kararsız bir duruma bürünen alevler kapkara olmuştu.
‘Sarı kralı almazsam,geri döndüğümde kırmızı kral da öleceğimi söylemişti. Sence kimin sözünü dinleyeceğim’ dediği sırada ileri attığı bir adımla aralarında ki mesafe sıfıra inmişti. Kılıcını savurmak için havaya kaldırdı. Kılıç gövdesine inmeden savurduğu sağ eliyle alevini,çocuğun kılıcı tuttuğu eline yönlendirdi. Isınan kılıç çocuğun tutamayacağı sınıra ulaştığında elinden düştü. Boğazına ulaştığında parmaklarını yumruk haline getirerek boğazını kavradı alevleriyle. Henüz onu yakacak kadar sıcak olmaması için enerjisini azalttı alevin.
‘Kralına sözlerimi iletmen için seni sağ bırakacağım,çocuk ancak diğerleri swnin kadar şanslı değil. Bunu bir ihtar olarak algıla. Yedinci diyarda varlığınızı bile hissedersem bu kadar sakin kalmayacağım. Ölmek pahasına. Artık yedinci diyar ve kralı Saruhan benim ve birliğimin korumasında olacak. Şimdi’ derken ona en yakın askerlerden birine döndü yüzünü, Krallığın askerlerini öldürün’. Emriyle bir an tereddütle Saruhan’a bakan asker onay almasıyla diğerlerini komutlandırarak kılıçlarını çekmelerini sağladı. İkinci bir emirle kılıçlar krallığın askerlerinin boynuna indi ve etraf kan gölüne döndüğü esnada bakışlarını şoka girmiş çocuğa döndü.
‘Şimdi git! Kralına gördüklerini ve duyduklarını anlat. Bu bir savaş ilanıdır. Sonuçlarına katlanacak’.Hararetle devam eden yeni bir toplantı zihnini bunaltırken göz kapakları dayanamadığı bu işkence sebebiyle ağırlaşıyordu. Merkez krallık’a savaş ilan edeli iki aydan fazla geçmişti lakin ortalık süt limandı. Krallığa yerleştirdikleri casusların neredeyse tamamı ifşa olması hasebiyle geri çekilmişlerdi. Binaen edindikleri bilgiler önemsiz kategorisindeydi. Her günün gecesinde istişare için toplanan aynı güruh bugün de rutini bozmamış,ritüeli yerine getiriyordu. Azınlıkta kalan bir kalabalık diğer günlerin aksine bugün yeni bir bilgiyle oturmuşlardı masaya. Ancak bu da yetersiz bir enformasyondu. Nitekim kralın bir kırım için ordusunu hazırladığını tahminen biliyorlardı. Artık emin olmuşlardı. Merkez krallık yedinci diyara saldıracak ve canlı kimseyi bırakmayacaktı. Bu olasılıkla elbette Saruhan’da birliğin desteğiyle kendi ordusunu hazırlıyordu. Lakin diğer diyar krallıkları da merkeze bağlılıklarını göstermek amacıyla ordularını seferber etmişlerdi. Birlik dışında güvenecekleri bir bölge yoktu. Ancak güçlü bir koz olarak ellerinde siyah alevler vardı.
‘Aramıza dönsen fena olmaz,sahra’. Saruhan’ın ciddi sesi odayı doldururken sakin bakışları o anda üzerine kilitlendi.
‘Deniyorum. Günlerdir farklı bir mesele konuşmuyoruz. Sıkılmaya başladım. Üstelik antrenmanlarımdan oluyorum’ dedi bıkkın bir ses tonuyla yaslandığı sandalyede iyice yayılırken.
‘Önerin mi var? Bu kadar lakayt olabildiğine göre engin bilgilerinden faydalanalım o halde’.
‘Neden olmasın’ derken doğruldu ve gözlerini odada dolaştırdı bir süre. Tekrar Saruhan’a odaklandığında yüzüne bir gülümseme yayıldı samimiyetten uzak bir şekilde, Geri döneceğim. Ve bizzat casusluk edeceğim. Kor’un bana güvenmesi uzun sürmez zaten’. Omuz silkerek kurduğu son cümle Saruhan’ın yüzünde bariz bir çökmeye sebep olmuştu. Çene kasları hareket halindeydi.
‘Odayı boşaltın’diye gürlemesiyle istinaden odada ki herkes hızla ayrılmışlardı,Sen ne söylediğinin farkında mısın,sahra! Bu savaşın sebebi de sensin sonucu da. Merkez’e geri döndüğünde oradan tekrar çıkabileceğini mi zannediyorsun’?
‘Başka bir önerin varsa dinliyorum. Burada sadece senin canın değil söz konusu olan. Koskoca bir diyardan bahsediyoruz. O kadar masumun ölmesine göz yumacak kadar merhametsiz değilsin’ dediği esnada Saruhan yerinden kalkmış ve tepesinde dikilmeye başlamıştı.
‘Ayağa kalk’. Öfkeli gözlerinde ki ifade onu süzdüğü dakikalar boyunca değişmeyince ağır hareketlerle doğruldu sandalyesinden. O an elleri yanaklarını buldu. Çenesini sıkan parmakları ayak uçlarında yükselmesine neden olurken yüzleri tamamen yaklaşmıştı birbirlerine. Derin solukları suratına çarpıyordu, Eğer bir aptallık yapmaya kalkışırsan seni zindana kapatırım’ dedi her kelimenin üzerine basa basa kurduğu cümleyle.
‘Umurumda değil. Bunu yapamayız’.
‘Koca dünya yansa,içinde ki herkes bağıra bağıra can çekse seni o adamın ellerine teslim etmem,sahra. Sözlerine dikkat et ve düşüncelerini toparla. Orada sebep olduğun şey beni kaybetmemek uğruna değil miydi? Şimdi ne değişti? Neyi göze alamıyorsun’?
‘İki ay,Saruhan. Koca iki ay geçti ancak hala bir misilleme bile yok. Tedirginim. Kendim için değil. Benim yüzümden ölecek insanları,çocukları düşünmeden edemiyorum. Kor’u az çok tanıyorsam söylediklerini yapacaktır’. Ara ara ayrılan gözleri kesiştiğinde anlık duygu değişimleri görüyordu sevdiği adamın gözlerinde. Yüreği derinden sızlıyordu. Sarf ettiği sözleri hak etmiyordu. Lakin şartlar farklıydı ve ne düşüneceğini kestiremiyordu.
‘Dünyanın geri kalanı umurumda değil. Tek isteğim sensin ve bunun için yapamayacağım şey yok. Bu yüzden sakın gizli işlere soyunma,sahra’. Uyarıcı ses tonuna binaen, koyulaşmış gözlerinde, öfke ve keder hüküm sürüyordu. Dudakları alnına temas etti akabinde. Yumuşak dokunuşlarla dudaklarına dek indi. Uzunca öptü dudaklarını.
‘Çıkart artık şu adamı düşüncelerinden. Seni bu kadar mı korkutuyor yapacakları,kiraz çiçeği. Yoksa onu özlüyor musun’?
‘Bu söylediğini duymazdan geleceğim,saruhan. Onu tanıyorsun. Yaptıklarını biliyorsun. Kendimle alakalı meselelerde başlangıç için asla onu suçlamadım. Çünkü intikam için her şeyi yapabilirdim. Bu yüzden isteklerini zor da olsa kabullendim. Ancak sonra kaçamadım. Merhamet ile vurdu beni. Yine aynısını yapıyor ve bu kez çok daha fazlası ölecek. Bunu yapamam. İzin veremem’.
‘Bana bak’dedi kaçırdığı bakışlarını yüzünü sıkıca kavrayıp kendisine çevirdi yeniden Saruhan, Aranızda ki bu bağı koparmanın yolunu arıyorum. Ben çözüme ulaşana dek ani hamlelerden kaçın,lütfen. Aksi takdirde ona geri dönsen de sonuç değişmeyecek,kiraz çiçeği. Seni almak için dünyanın geri kalanını öldürürüm. Anlıyor musun’diye sorduğunda hırçınlaşan sarı gözleri alev alevdi. Ne diyeceğini bilemedi. Bu yüzden sadece başını sallamakla yetindi. İki adam da birbirinden inatçı ve arzuluydu istekleri konusunda. Saruhan son kez alnına kısaca dudaklarını bastırdıktan sonra odadan ayrıldı.