Anlattıklarını dinlerken gülmemek için zor tutuyordu kendini. Saruhan’ın getirdiği bilginin bu denli etkili olabileceğini hiç düşünmemişti. Öyle ki tekrar hamle yapmadan önce birkaç kez düşünmesi gerekecekti. Politik olarak krallığını sarsacak türden şeyler olmasıysa en ilginç olandı. Sadece krallarından birinin büyüye başvurması bile otoritesini yıkabilirdi.Mutlak otorite için yedi diyara da hakim olabilmeliydi. Ancak böyle bir durumda otoritesi tartışmaya açık hale gelecek,hatta makamından bile olabilirdi.Bir süredir göz attığı kitabı kapatırken bakışları karşısında ciddiyetle onu seyreden Saruhan’a kaydı.
‘Büyü için yardım almam gerekebilir. Daha önce hiç denemedim’dedi şüpheyle karışık sesiyle.
‘Birini bulurum. O zamana dek mümkün olduğunca bilgilen’ derken oturduğu sandalyeden kalkmıştı, Öğreneceğin büyülerin arasında bağ bozmak ile ilgili şeyler de var. Ancak biraz kana ihtiyacımız olacak. Bunu da ben halledeceğim. Sen sadece buna odaklan’.
‘Tamam’derken başını aşağı yukarı salladı. Ancak anlayamadığı bir donukluk vardı Saruhan’ın ifadesinde. Eskisi kadar tanıyıp tanımadığına emin olamıyordu son zamanlarda ki tavırları sebebiyle. Seneler geçmişti ilişkilerinin üzerinden. Değişmişti karakteri Sahra’nın. Güçlenmişti. Düşünceleri farklıydı nitekim. Saf ve masum bir genç kız olduğunu söyleyemezdi eskisi gibi. Belli ki onda da göstermediği bazı değişimler yaşanmıştı. Odadan çıkmaya yeltenmesiyle ayaklandı,adını söylerken durmasını sağlamış oldu. Herhangi bir cümle kurmadı. Ağır ve sessiz adımlarla önüne geçtiği esnada ifadesini korumasını arzuluyordu. Omuzları aldığı sıkkın nefesin etkisiyle inip kalkarken önüne geçmişti.
‘Kendini zorlama,Saruhan. Rol yapmana da gerek yok. İntikam almak için arzu etmediğin bu durumda kalmak zorunda değilsin’.
‘Böyle düşünmeni gerektirecek bir durum yok ortada,kiraz çiçeği’ dedi sesinin tonunda hissedilen sahte merhamet gözlerinde de peyda olduğu sırada.
‘Hayır, tavırlarında görebiliyorum. Benden gizleyebileceğin bir durum değil bu,Saruhan. Bunu al’dedi elinde sıkıca tuttuğu kitabı göğsüne aynı hırçın tavırla çarparken, İntikam için beni ya da duygularımı kullanmana izin vermiyorum. Kendine bir başka oyuncak bul. Sıkıldım artık oyunlarınızdan. İki erkek kininizi birbirinize kusmanın direkt yollarını bulabilirsiniz. Benden bu kadar’!
‘Saçmalıyorsun,sahra’dedi odadan çıkmak için geri adımladığı sırada kolundan kavramıştı. Kolunu mümkün olduğunca nazikçe kurtardı parmaklarının arasından. Sağ eline takıldı bu esnada bakışları. Dalgınca bir süre sağ kolunu boydan boya ve yüzünün sağ kısmını kaplayan yanık izini düşündü.
‘Acıtıyor. Acıtıyor,değil mi,Saruhan?Umarım izi kalmaz’ dedi beklenti dolu sesine buz gibi bakan gözleri eşlik ediyordu. Son birkaç aydır hiç hissetmediği acıları duyumsamış ve aklına gelmeyecek durumlarda yara almıştı.
‘Bu konuyu konuşacağız. Sadece bir süre daha bekle’derken yeni bir hamle ile kolunu kavramıştı. İfadesine yerleşen sinir seğiren çene kası ve tutuşunda da belliydi. Kaşları çatıldı. Sağ avucuna yönlendirdiği aurasıyla canı yansa da siyah alevi kullandı. Göğsünün ortasına bastırdı elini ve güçlü bir akım ile uzaklaştırdı onu kendinden. Enerjinin etkisiyle az önce oturduğu masanın arkasına savrulan Saruhan ağır hareketlerle ayağa kalkmaya çalıştığı esnada bağırdı.
‘Benden uzak dur!’
‘Nereye gidiyorsun’dedi hırıltılı sesiyle elini kapının koluna attığında.
‘Sizden önce ki hayatıma geri dönüyorum’. Son kurduğu cümleyle kendini yeniden sıkkın bir durumda bulmuştu. Kulağına fısıldayan adam onu yüzü kapıya yapışmış bir şekilde sıkıştırmış, kollarını arkasında kenetlemişti.
‘Şansını zorluyorsun,kiraz çiçeği. Dediğimi yap yoksa’.
‘Yoksa ne! Öldürür müsün! Bırak beni ya da sonucuna katlanırsın’ diye tısladı giderek artan baskısı yüzünden öfkesi artmaya başlamıştı. Aurası bedenini çepeçevre sararken saruhan’ın gevşemeyen tutuşu artıyordu.
‘Alevlerinin bana zarar vereceğine inanıyor musun’ diye sormasıyla serbest bıraktı onu. Yüzünü ona döndüğünde bunu neden yaptığını gözlerinde ki kibirden,dudaklarına yayılan alaycı gülümsemesinde görmüştü.
‘Hayır. Bundan oldukça eminim’ dediğinde az önce göğsünün ortasından delik açmış olması gereken alevinin orada ki çıplaklıktan dolayı sadece kıyafetinin yanmış olduğunu fark etti,Büyü kullanamazsın. Kor için geçerli bir kural senin için de aynı şeyi ifade ediyor. Bu yüzden beni kullanıyorsun ya. Böylece hem suçlu konuma düşmeyecek ve kral vasfından olmayacaksın hem de intikamını alacaksın. Yanmayan bir kumaş yoktur ne yazık ki,saruhan. Az sonra bunu uygulamalı göreceksin’. Enerjisini alevlerinin gücünü artırmak için cisimleşen siyah akıma yönlendirdi. Tek bir darbesi bir katana etkisi yaratabilirdi. Belki daha keskin bir acı verecekti. Avuçlarında biriken kararsız enerjiyi öne doğru uzattığı elleriyle Saruhan’a fırlattı. Odadan çıkması da aynı süreyi kapsarken Saruhan’ın öfkeli sesi koridoru doldurmuştu. Askerlerine onu yakalamalarını emrediyordu. Çıkışa yakın bir mesafede önünü kesti bir grup asker.
‘Önümden çekilin. Size zarar vermek istemiyorum’diye bağırdı. Tereddüt etseler de yolunu açmadılar.
‘Burada neler oluyor’diye soran Ayhan’ın sesi kulaklarına ulaşınca bakışlarını askerlerin önünde duran adama çevirdi.
‘Onlara emir ver,Ayhan. Krallarına ihanet edemeyecek kadar bağlı ve zayıflar. Sen emredersen sorumluluk da sen de olacaktır’.
‘Yolu açın’dedi bir süre bakışmalarının ardından. Gözlerinde ki acıyı ve öfkeyi en iyi Ayhan görür ve bilirdi. Orada gördüğü hüzünlenmesine sebep olsa da yolunu açmıştı Ayhan. Yanından hızla geçerken teşekkür etti. Saraydan avluya geçtiğinde hiçbir asker karşılamadı onu. Bu merakını celp ederken koşmaya devam etti. Kayıhan’ın sesiyle duraksadı bir ara. Tedirgin kalsa da ona minnet borçluydu. Sözlerini dinlemeliydi en azından. Adımları yavaşlarken göz göze geldiler.
‘Neyin var’dedi sağ eli yanağına uzandığında. Savaştan sonra Kayıhan’ı ilk kez görüyordu. İnce parmakları yanık izinin üzerinde gezinirken gözlerinde hüzün vardı. Acısını hissediyormuş gibi kaşları çatık dudakları tek çizgiydi. Kayıhan ile akrandı Sahra. Ağabeyi ile arasında iki yaş vardı sadece. Bu sebeple onunla daima farklı bir ilişkisi olmuştu. Daha dostane ve samimi. Kayıhan’ın bilinçli hisleri dostluktan uzak olsa da bu zamana dek asla aksi girişimlerde bulunmamıştı. Hep nazik ve içe kapanık bir çocuktu.
‘Önemli değil. Bir sorun yok. Gitmek zorundayım’ derken elinde ki yüzünü avucuna aldı.
‘Yine abim,öyle değil mi? Sana tüm yaşattıklarına rağmen neden hala onunlasın’?
‘Bunları konuşacak durumda değilim,kayıhan. Lütfen gitmeme izin ver. Yoksa yakalanacağım’ dedi avucunda ki elini bıraktığında.
‘Sahra’diye bağıran Saruhan’ın sesi konuşmalarını bölerken panikle irileşen gözlerini Kayıhan’a dikti beklentiyle. Bir an önce gitmezse arzu etmediği olaylar yaşanacaktı.
‘Sakin ol. Sana dokunamaz’dedi onu arkasına aldığı esnada Saruhan karşısında dikilmişti. Üst gövdesinde ki kıyafetler tamamen yanmış bedenine iz miktarda hasar vermişti saldırısı. Ancak alt bölgesinde sorun yoktu. Zannınca ilk saldırı ile parçalanan kıyafet deforme olmuştu bu sebeple ikinci saldırıda tamamen yanmış olmalıydı.
‘Bir çocuğun arkasına mı saklanacaksın,sahra. Buraya gel. Meseleyi aramızda halledebiliriz’dedi elini kardeşinin omuzuna koyup kenara çekmeye yeltendiğinde. Lakin beklediği üzere hareket etmedi Kayıhan. Sabit bir şekilde sinirli ifadesi ile ağabeyine bakıyordu.
‘Uzaklaş’diye tısladı öfkeyle kayıhan.
‘Önümden çekil. İkinizi birden zindana kapattırmadan yap bunu,kayıhan’.
‘Hayır. Bu kez derdin ne,abi! Yüksek egonu tatmin etmiyor mu yaptıkların! Senelerce sahte sevginle onu kendine bağladığın yetmediği gibi artık işkence etmeye mi başladın’?
‘Bunlar seni ilgilendirmez’diye hırladı öfkeli bakışlarını Sahra’dan ona çevirdiğinde.
‘Öyle mi? Kral’la olan husumetinin maziye dayandığını biliyor mu Sahra. Bilmiyor değil mi? Artık susmayacağım. Yaptıkların sınırını aşıyor. Ona dokunursan seni öldürürüm. Uzak dur’dedi, arkasını dönerken ve Sahra’nın titreyen elini avucuna alarak çekiştirdi peşinden, Sen de o kor olacak karaktersiz de uzak duracaksınız bu kızdan. Celladınız olurum’. Saruhan tekrar müdahale etmedi duruma. Sahra’yı çekiştirerek saraydan çıkarttığında yol üzerinde bıraktığı aracına dek hızını azaltmamıştı. Yola çıktıklarında nereye gideceklerini kestiremiyordu.
‘Evine mi gideceğiz,sahra’diye sorduğunda kızın bakışlarının üzerine döndüğünü hissedip yüzünü ona çevirdi.
‘Ciddi miydin’demesiyle yüzüne yerleşen ifade soruyu sormadan önce ki halinden daha kötüydü. Ağlamıyordu lakin gözleri kızarmıştı. Göz bebeğine yerleşen acı öyle fazlaydı ki inkar etse mutlu olacakmış gibi yerini huzura bırakacaktı muhtemelen.
‘Ona olan aşkın bazı şeyleri görmeni engelliyordu,sahra’dedi yüzünü yeniden yola çevirdiğinde,Saruhan kindar ve çıkarcıdır. Ailenin büyü geçmişini biliyordu. Gen yoluyla sana aktardıkları yeteneklerini kullanman amacıyla kor’u kışkırttı ve
yüzyıllarca unutulmaya yüz tutmuş olan bir kan davasını yeniden başlattı. Verdiği kayıpların önemi yoktu onun için. Sadece birer piyondu ölenler. Amacına ulaşmak uğruna herkesi kullanabilecek bir mizaca sahiptir. Kor’u öldürmek amacıyla hareket etse de bunu daha büyük bir hasar vermeden yapmayacak. Kor’un sana olan zaafını biliyor. Aslına bakarsan herşey planlıydı. Ölümü dahi. Ancak Kor ile karşılaşmanız ve aranızda ki bağ kaderdi. Yine de bunu kullanıyor,sahra. Abimden uzak dur. Zarar görmek istemiyorsan bunu yapmalısın. Hatta bence merkez krallığa geri dönmelisin. Bu şekilde tehlikedesin’.
‘Emin değilim’ dedi titrek sesiyle.
‘Bütün bunları hazmetmek kolay değil farkındayım ama daha fazla bu durumda kalmana razı olamazdım,sahra. Biz birlikte büyüdük. Kardeş gibiyiz. Senin zarar görmeni istemiyorum’.
‘Bu anlattıklarını Ayhan’da biliyor mu’?
‘Hayır ama sezmiştir’.
‘Anladım. O halde Kor’a gidelim. Ya sen,geri dönecek misin’?
‘Birliğe dönerim. Beni düşünme. Saruhan bana zarar vermez.’
‘Sağol’dedi fısıltıya dönüşen sesiyle. Yol boyu tekrar konuşmadılar. Merkez’e varmaları kara yoluyla iki gün sürecekti. Bu süreçte öğrendiklerini analiz etmesi ve kabullenmesi adına ona herhangi bir konuşma girişiminde bulunmadı Kayıhan.