Şehvet ve öfke

8 0 0
                                    

Maximillian'ın ifadesi sürekli donuk ve gözleri hep üzerindeydi. Ağabeyinin varlığı özgür iradesi için kısıtlayıcı olmuştu birkaç haftadır. Ne zaman pes edip yatak odasına gireceğini kestiremiyordu.

Kahvaltının ardından Alexander krallığa gitmek üzere evden ayrılmıştı. Birkaç gün boyunca orada olacaktı. Khar Tamkhi'nin ne planladığını merak ediyordu. Bu evde hapis hayatı yaşamasına gerek duymasının nedeni ne olabilirdi? Kor'un güçlerini tamamen yitirdiğinden emin olmak mı istiyordu yoksa kraliçesinin sadakatinden mi...

Belki de her iki şekildede istediği buydu.

'Ne düşünüyorsun'diye sordu fısıltıyla. Belini sıkıca kavramış ve dudaklarını tamamen açıkta olan omzuna bastırmıştı ardından. O kadar sıkıyordu ki hareket etmesinin imkanı yoktu.

'Maximillian'dedi aynı ses tonuyla. Kucağında buldu kendini adını söylemesiyle.

'Evde ki çalışanlara izin verdim. İki gün yalnız olacağız. Yatak odama gidiyoruz'. Gülümsemekle yetindi sadece. Kendini adayabileceği bir amacı yoktu. Bir erkeğe bağlı kalmakla da ilgilenmiyordu. Bu yüzden hayatında ki tüm erkeklerin amaçları doğrultusunda oradan oraya savrulmakta bir sıkıntı görmüyordu. Yatak odasına girdiklerinde maximillian'ın sabırsızlığı artmıştı. Gerçi dudakları sürekli üzerindeydi gelene kadar. Yatağa bırakırken nazik olmadı. Kıyafetlerini çıkarırken gözlerinde ki yoğun şehvet deliciydi. Üzerine uzandığında varla yok arasında ki elbiseyi parçaladı. Altına iç çamaşırı giymemişti. Yoktu zaten. Elbiseyi de çalışanlardan almıştı. Umarım alexander birkaç kıyafetle geri dönerdi.

'Ne düşünüyorsun? Şu an bana odaklan'dedi hırıltıyla çenesini kavradığında. Dudakları birleşti ve sertliği içindeydi. Hareketleri hoyratçaydı. Tek bir seferden memnun olmayacak gibi görünüyordu. Kollarını boynuna ve bacaklarını beline sarıp kendini bu yoğun arzuya teslim etti. Sesini bastırmayı düşünmedi bile. Bu adamın aşkı sıkıcı günlerine biraz anlam katıyordu.

'Beni seviyor musun,maximillian'diye sordu nefes nefese.

'Ah,hem de nasıl'.

'Tamamen seninim,sevgilim'diye yanıtladı onu. Akşam güneşi ufukta belirene dek yatakta hoyratça seviştiler. Vücudunun her yerinde bir ısırık veya öpücük izi vardı. Bedeni laçka gibi olmuştu. Maximillian henüz onu bırakmaya niyetli değil gibi sıkı sıkı sarılıyordu

'Böyle kalalım,kadın'dedi başını göğsüne bastırırken. Uyuyakaldığını Alexander'ın enerjisini odada hissederek gözlerini açtığında anlamıştı. Maximillian'ın kollarından güçbela sıyrıldı ve odadan çıkan adamı takip etti. Yüzünden veya hareketlerinden hiçbirşey okunmuyordu. Fazla sakindi sanki. Onun odasına girdiklerinde kapıyı kilitledi.

'Eğlendin mi' diye sordu monoton bir ses tonuyla. Omuz silkti cevap olarak. Bakışları bedeninde ki izlere takılmıştı. Yaklaşıp omuzlarını kavradı. Yıkanmasını söyledikten sonra kıyafet dolabına yöneldi.

Aralarında ki gergin atmosferi daha kötü hale getirmek sorundu aslında. Genç erkekler sınırlarını bilmiyorlardı. Sakin kalması lazımdı fakat neden Maximillian'ın sesi evin her odasından rahatça duyulabilecek kadar yüksekti? Çok uzun tutmamıştı yıkanmayı,hangi ara uyanıp alt kata inmişti. Ateşi harlamak onun öfkesiyle kolaydı. Yatağın üzerinden aldığı kıyafetleri hızlıca giyinmeye çalışıyordu. İlginç bir adam diye düşündü her parçada. Dantelli takım bir iç çamaşırı ve beyaz tenine uygun etek kısmı kloş, boyundan askılı kırmızı bir elbise bırakmıştı. Göğüs ve bel kısmı tam oturuyordu vücuduna. Dekoltesi kalp şeklinde göğüslerini hoş bir biçimde sarıyordu. Askının iplerini boynundan bağlarken ayakucunda ki hafif topuklu ayakkabıları giyindi. Bu sürede maximillian'ın sesi iyice artmıştı. Aksine alexander'ın sesini duyamıyordu. Bulundukları salona girdiğinde alexander'in gözleri üzerine döndü. Ardından maximillian sessizleşmişti.

'Neler oluyor,maximillian? Sesin üst kata kadar geliyordu. Bu tartışmanın sebebi ben miyim'?

'Hayır'dedi alexander ayağa kalkarken. Tartışmayı bitirdiklerini ifade eden dik duruşu vakurdu. Maximillian cevap vermeden odayı terketmişti. Yanından geçerken kulağına eğilip güzel olduğunu fısıldadı. Gülümsedi ancak bakışları Alexander'daydı.

'Kıyafetleri beğendim. Teşekkür ederim'dedi yalnız kaldıklarında.

'Üzerinde güzel durmuş'. Tekrar teşekkür edip koltuklardan birine oturdu. Az öncesine kadar dingindi ama artık yorgun hissediyordu.

'Onunla tartışma,alexander. O küçük bir çocuk değil. Kiminle yatacağına da karışamazsın. Üstelik ben de istiyorum'.

'Ona aşık mısın'diye sordu adeta fısıltıyla. Gözlerini açtı ve ona baktı. İfadesinden bir anlam çıkartamıyordu. Başını salladı hayır dercesine.

'Aşk saman alevidir,alexander. Bir süre yanar ve sonra hiç olmamış gibi yokolup gider. Artık böyle çocuksu duygularla ilgilenmiyorum'.

'Ondan faydalanıyorsun o halde'.

'Öyle de denilebilir. Bedenimin doğal ihtiyaçlarını gideriyorum demek daha doğru olacaktır'.

'Khar Tamkhi'nin isteği de bu yöndeydi. Bunu biliyordun'.

'Ona arzu ettiğini sağladım. Beni kullanmasında bir sorun yoktu. Khar Tamkhi'nin tüm varlığı halkı ve krallığın adaletle yönetilmesiydi'.

'Kaçırılmanı lehine çevirmesini de sorun etmiyorsun o halde'.

'Hayır' diye yanıtladığında alayla kıkırdadı alexander.

'Kor'u hala bir tehdit olarak görüyor ve seninle henüz işi bitmedi. Ailesini bulman şans olmuş lakin bir noktayı görmezden gelmiş olmalısın'.

'Bu imkansız olurdu,alexander. Annesinin eski kadim büyü bilgisine sahip olduğunu biliyorum. Yakın zamanda Kor'u eski gücüne kavuştıracağını da'...

'Bu intikam değil mi,sahra'?

'Değil. Bu ilahi adalet,alexander. Kor gücünü geri kazandığında benim de peşime düşecektir. Öldürmese de huzurlu bir hayat yaşayacağımı da düşünmüyorum. İhanetin bedeli budur,öyle değil mi'?

'Bu gerçekleşmeden önce ne yapmayı istersin'?

'Aklında ne varsa,alexander'dedi başını bitkinlikle koltuğa bırakırken.

Kor: Kızıl kralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin