Krallarla yeni bir toplantı için konferans salonuna ilerliyordu. Düşünceleri karışıktı. Gergin hissediyordu. Şayan Kor ile kendini kraliyet hastanesinin ameliyathanesine kapatalı iki haftayı geçmişti. Gerçi aldığı yaralara karşın sürenin artması normal karşılanabilirdi ancak dokuz diyarın kralları beklenti içerisindeydi. Kor'un ölüm döşeğinde olduğunu itiraf etmek yerine tedavi sürecinde kraliyet hastanesine götürüldüğünü açıklamıştı. Süreç uzadıkça ise geçici veliahtlık işe yaramıyordu. Tam yetkiye sahip olsa da küçük çaplı saldırıların önünü alamıyordu. Henüz merkez krallıkta ve askeriyede tam bir otonom sağlanamamıştı. Salona girerken yüzüne yerleştirdiği ifadesizlik maskesini koruması gördüğü manzara ve kaba gürültü sebebiyle güç geldi bir an. Tahta ilerledi vakarını bozmadan. Dört beş krallığın liderleri sessizliğe bürünse de salonda ki uğultu kesilmemişti. Boğazını temizledi.
'Sessiz olun baylar' diye bağırdı mümkün olduğu kadar yüksek bir tonlamayla. Zaten salonun ambiansı ses dalgasının yükselmesine yeterince ortam sağlıyordu.
'Kral Kor ile ne zaman görüşebiliriz,veliaht Yujin? Tedavisi hala bitmedi mi'diye soran birinci diyarın lideri Yafes'e çevirdi bakışlarını. Bir müddet donuk gözlerle adamın asi mavi gözlerinde takıldı.
'Kral henüz tedavi sürecinde. Ekstra bir gelişme olsa dahi bilginiz olmayacak. Bizzat gelecek. Şimdi yerinize oturun Kral Yafes. Konuşmamı bölüyorsunuz'.
'Ancak bir veliaht olarak krallık üzerinde tam yetkiye sahip değilsiniz. Bulunduğunuz makam geçici,veliaht yujin. Sağladığınız düzeni kabul etmemizi gerektiren hiçbir sebep yok'.
'Yerine otur,kral'diye kükredi gözlerini öfke ateşi bürürken, Otoritemi tartışmak haddine değil'!
'Emredersiniz,veliahtım'derken aheste bir şekilde yerine oturdu.
'Sizlere bunu son kez söyleyeceğim,beyler. Şu an geçici bir görev üstlenmiş olsam da krallıkta ki her kanun için tam yetkiye sahibim. Otoritemi tartışacak olanlar için yeni düzenlemeler getirilecektir. Kral kor görevini teslim alana dek düzeni sağlamak adına önünüzde ki geçici antlaşmaları imzalayacaksınız. Ateşkes'de ki hiçbir madde için taviz yapılmayacak ya da hükmü konusunda tartışmaya mahal verilmeyecektir. İsyan girişimine kalkışanların akıbeti bellidir. Şimdi hepiniz daha evvel okuduğunuz antlaşmayı imzalayıp krallıklarınıza geri dönün. Size merkezden bir tabur asker eşlik edecektir. Buyurun. Atın imzalarınızı'! Sessizlik içerisinde ki salonda bir müddet sonra kalemin kağıda temas sesi vuku bulunca belli etmeden derin bir solum aldı. Krallık ve yönetim işleri pek ona göre değildi. Elbette en az Kor kadar iyi olabileceği gerçekti lakin gereksizdi.
Fazla detaycı bir insandı. Kontrolcüydü. Her gün bakanlıkları kontrol etmeyi görev bilinci bellemişti. Kor'un yokluğunda rüşvet ve yolsuzluk, adam kayırma ve devletin her kademesinde akrabasını yerleştiren memurlar mevcuttu. Geçici görevi sebebiyle kanun hükmünde yasa çıkartamıyordu. Günlük kontrollerle ancak geçici çözümler üretebiliyordu. Bu kadar kısa sürede yozlaşma o kadar büyümüştü ki güvenebileceği kimse yoktu devlet işlerinde. Askerleri kullanmayı istese de bu bir darbe gibi algılanacaktı. Aslında bir darbe fena fikir değildi lakin yönetimi devralmaya niyeti yoktu. Sıradan bir hayat tek arzusuydu. Yanına iki subay alarak şehir içine dağıtılmış bakanlıklara doğru yola koyulurken aklında Kor vardı.'Ah çok yoruldum' dedi derin bir soluk alırken sırtını soğuk duvara yasladı. İki haftadır dinlenmeden ya da ara vermeden Kor'u iyileştirmeye çalışıyordu. Büyüyü bıraktığı nadir anlarda tuvalet ihtiyacını gidermek için olmuştu. Neyse ki ameliyathane içerisinde tuvalet bulunuyordu. Aksi takdirde kapı kilitliydi. Binaleneyh çıkar çıkmaz hesap soracağı ilk kişiydi doktor. Süreç nihayet tamamlanmıştı. Geriye kendine gelmesini beklemek kalıyordu. Güç bela attığı birkaç adım ile ameliyathane kapısına yanaştı. Bir kaç tıklamadan sonra kapının açılmasıyla dışarı adımlarken uykudan ruhsuzlaşmış gözlerini doktora dikti.
'Kapının kilitli olmasını nasıl açıklayacağını düşün,doktor. Ve kralı odasına götür. Başına da sadece Yujin'i dik'.
'Peki efendim'.
'Odamda dinleniyor olacağım. Bir sorun olursa ölüm tehdidi içermediği müddetçe kapıma gelmeyin'.
'Emredersiniz' yanıtını alır almaz ilerlemeye devam etti. Aslında sarayda kalabileceği odalarda sınır olmamasına karşın Kor'un yatak odasını kullanmayı düşünüyordu. Sahra ne derse desin adamın zihinsel olarak da iyileşmesi gerekliydi. Sürekli aklında Sahra'yı tutan bir adamın muhakkak istediğini almaya hakkı vardı. Bu sebeple yönünü Kor'un yatak odasına çevirdi. Zaten daha Fazla düşünecek hali kalmamıştı. Bir an evvel bir yatağa atmalıydı kendini. En yakın ve lüks yer Kor'un hastanede ki şahsi odasıydı. Çok geçmeden arkasından sedye ile koşuşturan doktor ve iki askeri görünce asansörü tuttu.
'Emirlerimi değiştirdim,doktor. Kor'u odaya taşıdığınızdan kimsenin haberi olmayacak. Yanında ben bulunacağım'.
'Peki efendim'dedi şüoheci bakışlarına karşın. Odaya ulaşmalarıyla birlikte Kor'u yatağına yerleştirirlerken elini yüzünü yıkadı. Çıktığında içeride sadece doktor kalmıştı.
'Ne istiyorsun'diye sordu üzerinde ki kıyafetleri çıkartırken. O kadar kötü kokuyorlardı ki bir an daha tahammül edemeyecekti.
'Efendim,emin misiniz'?
'Evet. Şimdi çık dışarı. Çıplak kaldığımı göremiyor musun'.
'Evet efendim'dedikten sonra aceleyle dışarı çıktı. Zaten bakmıyordu ancak fazla soru sormasını istemiyordu. Yatağa uzandığı gibi uykuya dalmayı bekliyordu aslında. Ama nedendir bilinmez gergin hissediyordu. Yorgun olmasına rağmen bedeninin güçlü dürtüleri engel oluyordu. Uzun süredir cinsel temasta bulunmamıştı nitekim. Zihnini ve bedenini yatıştıracak bir büyü fısıldadı aceleyle. Çok geçmeden de uykuya teslim oldu.Uyandığında oda boştu. Saat gece yarısını biraz geçmişti. Odada loş kırmızı bir ışık yanıyordu. Baş ucunda ki komodine kaydı bakışları. Gülümsedi. Ufak bir not iliştirilmişti abajur'a. 'Uyandığında yanında olamayacağım için üzgünüm. Kor'. Uykusu açılsın diye doğruldu ve esnedi. Ben de diye fısıldarken duş almak için banyoya ilerledi. Küvet dolarken aynanın önündr bulduğu paketten bir sigara çekti. Hala bitkin hissetse de daha enerjikti. İki gün süren uykusu yeterli gelmiş gibiydi.
Suyun içine girdiğinde daha dingin hissetti. Vücudunda ki ter kalıntıları suya karışırken yeniden gevşemişti. Midesi guruldadı bu esnada.
'Üzgünüm dostum. Bir müddet daha beklemek zorundasın'. Küvetin içinde ki suyu boşaltırken duşu açtı. Kor'un bornozunu sırtına geçirdi. Burada kıyafeti yoktu. Gecenin kalanında uyku tutmayacağı için Kor'u beklemeye karar verdi. Bu esnada Sahra ile konuşup konuşmamak konusunda kararsızdı ve odaya adeta dalan adamla düşüncesi bölündü.
'Uyanmışsın' dedi tek düze bir ses tonuyla.
'Sanırım' derken yatağa oturdu. Kor'un bakışları açılan bornozun altında ki çıplak tenine takılınca iç çekmekten alıkoyamadı kendini, Neden yanıma gelmiyorsun? Seni özledim'.
'Böyle konuşmamalısın,kadın. Kontrolü yitirebilirim'.
'Eh, belki de istediğim budur,Kral Kor' dedi yüzüne yerleşen arzu dolu gülümseme ile. Aynı şehvet Kor'un kırmızı gözlerinde de asılıydı. Ancak temkinliydi.
'Emin misin'?
'Ciddi misin' diye sordu alayla sorusu üzerine. Daha önce Kor'un Sahra'ya yaklaşmak için izin alırcasına hareketler sergilediğini hiç görmemişti,Neden çekiniyorsun,Kral Kor'?
'Yujin'demesiyle sözünü kesmesi bir oldu Şayan'ın.
'Bunu bilmesi gerekmiyor. İhtiyacın var. Ve seni tamamiyle iyileştirmem gerekiyor'.
'Es geçeceğim'dedi yataktan kalkarken, Krallıkta düzeni sağlamadan sana dokunursam işlerim aksayabilir'.
'Peki o halde. Bugünü tarihe not olarak atacağım. Kral kor sevdiği kadını reddetti diye'. Kapıyı çekip çıkarken mutsuz hissediyordu. Bedeninin gerçekten dokunulmaya ihtiyacı vardı. Belki de Yujin'e gitmeliydi lakin onun da zihni epey karışıktı. Uzun süredir düşüncelerinde panik halindeydi ve bu durum onu kaçmaya itecek gibi görünüyordu. Sonuç beklediği gibi gelişirse Sahra'nın Kor'a ihtiyacı vardı.
'Ne olacaksa olsun' derken çıplak ve sadece bornoz ile dikkat çekmeyi umursamadı. Yujin'in sarayda kaldığını biliyordu. kır işleri devraldığına göre muhakkak dinleniyordu. Askerlerden birinden nerede kaldığını öğrendi. Hızlı adımları kesintisizdi. Odaya girince de derin bir soluk aldı.
'Selam Yujin'.
'Burada ne arıyorsun' diye sordu ters bir üslupla.
'Biz evli değil miyiz? Burada olmam normal sevgilim'derken kapıyı kilitledi usulca. Odayı bir büyü ile mühürledi,Neden böyle konuşuyorsun anlamadım'. Yatağa yaklaşırken üzerinde ki bornozu çıkarttı ve bedeni Sahra'ya geri verdi. Bir müddet neler olduğunu anlamaya çalışan Sahra Yujin'in mavi gözlerine odaklanınca kalakaldı.
'Yujin'dedi belli belirsiz bir ses tonuyla,Beni affet. Yalvarırım. Gitmeni istemiyorum'.
'Yapamam. Yaşananlar bundan ibaret değil,Sahra. Birbirimize faydamız olmayacak. Kalırsam üzüntü ve acıdan başka hiçbir şey hissetmeyeceğiz'.
'Yalvarıyorum,yujin'derken kıyafetini avuçlarına aldı. Gözleri nemlenmişti ancak mavi gözlerde aradığı merhameti bulamadı.
'Üzgünüm,sahra. Yarın yola çıkacağım. Bu yüzden lütfen odana geri dön. Ve kendine iyi bak. Elveda'. Bu aşamadan sonra Şayan Sahra'nın sinir krizi geçireceğini anlamasıyla yüzeye çıktığında hiçbir şey söylemeden odayı terk etti. Bu gece kesinlikle istediğini alacak ve ardından iyileşmesi için Sahra'yı Kor'a teslim edecekti.