Esir

6 2 0
                                    

Tanrım diye inledi defalarca. Göz kapaklarını kapatıp tekrar açıyor lakin gördükleri acı verici bir kabus gibi önünde seyir ediyorken korkuyla aynı şekilde devam ediyordu inlemeye. Bu odada yalnızlardı. Sarayda kim varsa dehşet verici bir sonla ölümü tatmıştı. Onlarca kez histeri krizlerinin müsaade ettiği anlarda Kor ve Yujin’i sormuş ancak cevap alamamıştı. Küçük bir çocuk gibi gömüldüğü yatağa biraz daha sindi. Zaten ıslanan gözlerinin ardından gördüğü dünya bulanıktı ancak başını karnına çektiği dizlerinin üzerine bastırarak inanmak istemediği bu gerçekten kaçmayı deneyecekti. Karanlık odanın içerisinde işittiği ayak sesleriyle yatağın sol tarafının çökmesi bir oldu. Kuvvetli bir hamleyle başının güvenli alanından kaldırılması ve odada ki tek ışık kaynağı yeşil gözlerle buluşması da aynı saniyede gerçekleşti. Yüzleri soluk mesafesi yok denecek kadar yakındı birbirlerine. Onca gördüğü şeyden sonra ürkmese boynuna sarılıp özlemini giderebilirdi ama bu yeşil gözlerde intikam arzusundan başka hiçbir şey kalmamıştı ona karşı. İfadesiz yüzünde tek bir mana yoktu hissettiklerine dair.
‘Gördüklerin hoşuna gitmedi mi,anneciğim’diye sordu alayla, çenesini biraz daha kuvvetle sıkıyorken. Kontrolünü yitirdiği bedeninde her tepkisi isyankardı. Göz yaşları oluk oluk boşalmaya başladığında engel olacak bir şey yapamıyordu.
‘Neden' diye sordu zor duyulur bir fısıltıyla, Bu bakışlar neden?
‘Bunun cevabını sana nasıl vermeliyim acaba’dediğinde çenesini bırakmış ve yatağa oturmuştu, Ya da kim olarak mı diye sormalıydım. Ben oğlun değilim,sahra. Kayıhan’ım. Senden ve hayatında ki herkesten intikamımı almaya geldim. Kolay olmadı tabi. Bu bedene ruhumu bağlamak için fazla kan dökmek gerekti. Oğlunun ruhunu yok etmek de bir o kadar zordu elbette ama sonuç itibariyle buradayım. Karşındayım ve sana yapacaklarımdan sonra ölmek için yalvaracaksın’.
‘Kayıhan’derken yanağına dokunmak için elini uzattı ancak yüzünde eğreti duran bir iğrenmişlikle geri çekilen adam kolunu hırsla ittirmişti.
‘Sakın dokunma. Senin gibi düşmüş bir kadının temasına maruz kalmak istemiyorum. Bu geceden itibaren hakettigin muamele ile iskence edileceksin. Birlikte ki her  erkegin altindan gececeksin. Sans diliyorum. On sekiz yildir tek bir kadina dahi el surmediler' derken yüzüne yerleşen kibir igrenmislik doluydu. Kapıyı arkasından kapatırken sarf ettiği sözlerle mantığını tamamen yitirmişti. Panikle yerinden fırladı. Pencereler duvar orulerek tamamen kapatıldigindan dolayı  tek kaçış yolu kapıydı. Ancak o da kilitliydi. Körelmiş bir mantıkla defalarca kolu zorlamasina rağmen açamadigi kapıya arada tekme ve yumruk savuruyordu. Telaş içerisinde ki cirpinislarinin arasında işittiği kilit sesiyle geri çekildi.  Odaya giren askerler tanıdıkti ancak Saruhan'in bedeninde uyguladığı değişimlere binaen onu tanimayacaklardi. Bu düşünce kalbinin sıkışmasına sebep oluyordu. Odanın içerisinde yükselen kahkahalar alay doluydu ve argo cümleler,küfürler ediyorlardı. Yapmak istediklerine dair fikirlerini birbirlerini anlatiyorlardi. Bedenini bir kez daha zorladı ancak üzerinde ki mühür sebebiyle yerinden kipirdayamiyordu. Dövüşmeyi deneyecekti en azından.  Aralarında yaptıkları tartışmadan galip çıkan lider görünümlü asker üzerine doğru adımlarken diğerleri sessizdi.  Hemen savunma pozisyonu aldı.
'Yerinde olsam denemezdim. Yoksa canın epey yanacak'dediginde önünde biten adımlarına istinaden savurdugu yumruk havada donup kalmıştı. Arada hareketlerini engelleyecek bir bariyer de görünmüyordu. Daha ziyade beyin islevleriyle ilgili komutsal bir zaafiyetti hissettiği şey. 'Neler oluyor'diye hırlarken önünde ki asker kollarını kavradı,olanca kuvvetiyle onu yatağa firlatirken gözlerinde şehvet ve sabırsızlık vardı.
'Ne olduğunu açıklayayım istersen. Bedeninin tüm motor fonksiyonlarını engelleyen ve elektrik iletimini ekarte eden bir büyü var odada. Zihninden geçen hiçbir şeyi gerceklestiremezsin.  Emrimize amadesin yani,sahra ' dediğinde gözleri şaşkınlıkla büyüdü.
'Kim olduğumu biliyor musunuz! O halde neden yapıyorsunuz bunu'?
'Üzgünüm.  İhtiyaç meselesi'derken üzerinde ki kıyafetleri parcalayarak çıplak kalmasını sağladı.  Elleri hırsla göğüslerini sikarken dudakları yüzünde,dudaklarindaydi.  Midesi kasılsa  da ani ve acı veren hareketleri aralıksızdi. İçinde hissettiği sertlikle çığlık atması bir oldu. Lakin bagirmamasi için dudaklarına kapanan dudaklar acımasızdi.  Ağzının içinde hissettiği metalik tat ile yutkunurken inledi çaresizce.  Dilini ısırması canını yakmisti.  Arkadan kulaklarına dolan sesler acele etmesini haykiriyordu üzerinde ki adama. Gözyaşları durmaksızın akıyorken maruz kaldığı tecavüz her an siddetleniyordu. Gece boyu devam eden şiddet erkeklerin yorgun düşmesiyle bir süre kesintiye uğramıştı.  Ancak odaya başka bir grup girdiğinde hayvani bir iniltiyle yatakta geri geri kaydı.  Bedeni daha fazla dayanmazdi.  Tüm kasları acıyordu ve Her yeri morluk ve dis izi doluydu. Bazıları o kadar derindi  ki akan kan bedeninde kurumustu. Durmalari için yalvarsa  da üzerine abanan bir asker konuşmasını dudaklariyla kesmisti. Sürekli devam eden ve değişen uc kisilik gruplar şeklinde bazı bazı iskence dahi uygulayan askerlerin tecavuzleri zihnini allak bullak etmişti.  Her yeni temasta tek yapabildiği aglamakti artık.  Dusunemiyor,hareket edemiyor hatta acı dahi hissetmiyordu. Ne kadar süre böyle devam etti,odaya kaç kişi girdi bilmiyordu. Donuk gözlerle tavana dalmış,sayikliyordu bilinçsizce. Yapmayın ne olur diyordu. Odada ki son askerin de çıktığını farkedemeyecek kadar perişan bir haldeydi. Bedeni felç gecirmiscesine hareketsiz ve yara içindeydi.  Kasiklarinda yoğun bir ağrı vardı ancak kipirdayamiyordu bile. Durun diye sayikliyordu.  Kapının sesini isittiginde kuruyan gözleri yeniden islandi.  Ancak çok geçmeden üzerine eğilen yüz tanidikti.
'Kayıhan 'diye inledi, Yalvariyorum durun'.
'Sakin ol'dedi katı ve soğuk bir ses tonuyla. Yüzünde alışık olduğu acıma duygusu asılıydı. Ancak bedenine dönünce iğrenmişlikle bakıyordu gözleri,Birlikte asker kalmadı sana dokunmayan.  Bir süre dinlenmeyi hakettin. Saruhan seni tedavi edecek ardından yeni iskencelerimize devam edebiliriz'. Çıkmak için arkasını döndüğünde nereden geldiğini anlayamadığı bir güç dalgasiyla doğruldu ve bileğini yakaladı. Derin bir soluk alan adam bakışlarını ona donmemisti.
'Bana bakamiyorsun bile. Vicdanın seni rahatsız ediyor. Bunu haketmiyorum,Kayıhan.  Öldür beni. Ne olur! Yapmamız gerekeni yapmıştık. Ölümünden ben sorumluymusum gibi davranamazsin'.
'Kes sesini'diye bağırdı hiddetle. Sesi odanın içinde yankilanirken yatağın üzerine çıkmış ve onu altına almıştı,Geri döndüm ve seninle bir gelecek düşlerken beni yeniden öldürdün. Sorumlu sen değilsen kim o zaman. Soyle bana!
'Benim'diye hırlamıştı ancak sesi öylesine puruzluydu ki anlamakta güçlük çekmişti. Yüzeye çıkan Şayan'di cümleyi kuran, Ne çabuk unuttun beni ölü çocuk'.
'Mühürler seni tutmayacak demek'dedi kendi kendine söylenircesine.
'Aslında basarilisin,çocuk. Bedenim için birsey yapamıyorum.  Sadece cevabını verebilecek kadar yüzeyde kalabilirim.  Fazla zamanım yok yani'.
'Ne istediğini söyle o halde'diye sordu donuk bakışlarını gözlerinde sabitlediginde.  Kadının yara bere içinde ki eli yanağına uzandı. Parmakları usulca teninde dolaşırken dudaklarında manidar bir gülümseme asılıydı.
'Oğlunu ne kadar ozledigini tahmin edebilir misin,Kayıhan.  Bir anneyi, yasatabileceğin en kötü tecrübeye maruz bıraktın. On Sekiz yildir çektiği acı yetmezmiş gibi her gece kralın tecavüzune uğradı. Müdahale etmeme izin vermedi. İstese krallığı içindekiler ile birlikte yakabilirdim. Hiçbir umudu kalmamıştı. Ta ki sen karşısına geçene dek. Ve şimdi tüm bunlar yaşanıyor.  Sen vicdanı olan bir adamdin. Bunu benim gibi bir cani bile soyleyebiliyor.  Neden yasatiyorsun tüm bu işkenceyi hala sevdigin kadına '.
'Anlaması gerekiyor. Birbirimize verdigimiz sözleri bozdu ve beni ölüme terk etti'.
'Doğru degil'derken omuzundan destek alarak doğruldu olanca gücüyle, Sana söylemişti Kayıhan. İlk fırsatta seni sırtından bicaklayacagini. Buna rağmen onu kabul ettin ve kendi kurdugun hayal dünyasında onu kusursuz bir kadın olarak gördün. Buna inandirdin kendini. Ama şu da var ki gerçekten denedi seni mutlu etmeyi. Her şeye rağmen seni kurtarmaya çalıştı.  Kor Saruhan'a  saldırdı seni geri almak adına.  İnanabiliyor musun? Onun gibi bir adam sevdiği kadın için peşine düştü ama geç kalmıştı. Şimdi sen karar ver yaptıklarını hakediyor mu'?
'Tüm bunlar umurumda mi sanıyorsun! Geri donmustum.  Ayhan canını sunmuştu bedel olarak.  Peki siz ne yaptınız 'diye hirladi kadına arada mesafe kalmayacak şekilde yaklasmisti.  Öyle ki bakışlarında ki anlik görünen özlemi kaçırmadi Şayan.
'Sakin ol,ölü çocuk.  Yapmayı dusledigini unut. Bedeninde bulunduğun Sahra'nin oğlu.  Geri cekil,lütfen 'derken omuzlarından bastırarak uzaklaşmasını sağladı.
'Onu en ağır iskencelere maruz bırakarak öldüreceğim 'diye tısladı yataktan kalkarken.
'Öyle olsun,ölü çocuk ' dedikten sonra bilinçaltına çekildi ve bayılan kadın yatağa yığıldı. Hala sayikliyordu ağlamaklı bir ses tonuyla. Yaklaştı ve üzerine eğildi.  Yüzüne düşen yağlanmış saçlarını geri çektikten sonra alnına kısa bir öpücük bıraktı. 'Böyle olmamaliydi 'diye mirildanirken kucağına aldı baygın kadını.  Önce iyileşmesini sağlayacak ve fiziksel olarak iskence etmeye devam edecekti. Kadını Saruhan'a bıraktıktan sonra diğer esirlerinin yanına gitmek için zindanlara inen merdivenlere yonelmisti.

Kor: Kızıl kralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin