Ölümden geri Dönen

5 2 0
                                    

Seni embesil’diye yineledi alay dolu kelimesini kalçalarına indirdiği bir tekme ile beraber. Diğerleri de kahkahalarla eşlik ederken aşağılayıcı tavırlarına iki büklüm olmuştu elinde ki bezi sıkarken. Yıllardır maruz kaldığı aşağılanma bir yana neden burada durduğunu sorgulamaya başlamıştı. Gidecek yeri yoktu ama yeni bir hayat kurabilirdi. En azından görüntüsü yüzünden onu aşağılamayan birilerinin yanında olmalıydı. Gözünde ki yaşı görmeden onlar sildi alelacele. Bu sırada yeni bir tekme ile yere yığıldı ve önünde ki kirli su dolu kova üzerine boca oldu. Doğrulmaya çalıştı lakin onu kalçasından kuvvetle yere bastıran adam buna izin vermiyordu.
‘Bırak artık,david. Ne anlıyorsun bu Kadını rahatsız etmekten’diye çıkışan arkadaşını ittirdi kaba bir hareketle.
‘Neden olacak! Görmüyor musun, şişman ve embesil bir kadın. Üstelik de çirkin. Göz zevkimi bozuyor. Bu dünyada yaşamayı bile haketmiyor. Ayhan izin verseydi çoktan öldürmüştüm. Bu kadarla kurtardığına şükretmeli bence’. Cümlesinin devamında bir tekme daha savurdu. Acıyla kıvrıldı kadın olduğu yerde. Suratına yapışan tükürükle kusma isteği bedenini sarmıştı.
‘Yalvarıyorum, bırakın da işimi yapayım’.
‘İnanabiliyor musun bir rahibe olduğu halde ayak işleri yaparak Ayhan’ın gözüne girebileceğini zannediyor’.
‘Kimmiş benim gözüme girmeye çalışan’. Yöneltilen soruyla bakışları koridorun ucunda ki adama döndü. Toparlanıp selam verirken bir şey olmadığını söyledi.
‘Efendim' diye yeltendi açıklama yapmak adına ancak Ayhan yerde yatan,ıslanmış kadını izliyordu. Elini kaldırdı susması için. Nemli gözleri hayretle irileşmiş kadına yaklaştı elini uzatırken. Ürkek bir şekilde gözlerine bakmaya devam eden kadına gülümsedi.
‘Uzat elini,kızım. Bana güvenebilirsin’. Sözüyle titreyen elini uzattığında onu kendine doğru çekti ve kolunun altına aldı babacan bir hareketle.
‘Siz moronlara gelince, derhal eğitim alanına gidip beş yüz tur atacaksınız. Ardından bin şınav ve tekrar beş yüz tur daha yapacaksınız. Kaybolun’.
‘Emredersiniz,efendim’. Selam verdikten sonra koşar adımlarla uzaklaştılar koridordan. Dikkatini yeniden sağında ki kadına verdiğinde titrediğini farketti.
‘Önce ıslak kıyafetlerinden kurtulalım’derken ilerlemeye başladı.
‘Efendim,başka bir kıyafetim yok ama’diye yanıtladı adamı çekinerek.
‘Kıyafete ihtiyacımız da yok zaten,kızım’. Aklında ki plan için tamamen üryan olması gerekiyordu. Binanın mahzenlerine inerken sessizdi Ayhan. Tüm arayışlarına rağmen Kayıhan’ın ruhunu geri getirmek amacıyla yapacakları büyü için şartlardan en önemlisi bakire bir rahibeydi. Böyle bir çağda kendini tanrıya adadıklarını söyleyenler dahi zina içerisindeydi. Tapınaklar fuhuş yuvasına dönmüştü adeta. Alelade arzularını gideremeyenler din adamı kisvesi altında günah işliyorlardı. Yanında usulca yürüyen kadına çevirdi bakışlarını. Uzun boyuna rağmen hafif kilosu vardı. İri yapılı bir kadındı. Ancak bebeksi yüz hatları tüm masumluğunu açığa vuruyordu. Birliğe birkaç yıl önce gelmişti. Biçare bir haldeydi ve hastaydı. İyileşme sürecinden sonra kendisini çabuk toplamıştı. Aslında birlikte ki tüm erkeklerin gözü üzerindeydi ancak bu kadının kafasını yerden kaldırıp ta birine dahi göz ucuyla bile olsa baktığını görmemişti. Gülümsedi ister istemez. Fırsat ayağına dek gelmişti ancak onu daha yeni farkediyordu. İki sene kayıp etmişti bu yüzden. Lakin artık tüm şartlar tamamlanmıştı bu kadınla beraber. Saruhan ve Kayhan’ın bulunduğu mahzene girdiklerinde dahi yanında ürkek adımlarla ilerliyordu. 
‘Durum nedir’diye sordu tüp içerisinde yatan oğlanı işaret ederken.
‘Eğer bakireyi bulmazsan iyi kalmayacak. Büyünün süresi dolmak üzere ve yeniden yapmak iki yılımızı alır’.
‘İşlemleri başlat. Bakireyi buldum’dedi tekdüze bir ses tonuyla. Yanında ki kadını işaret etti.
‘Kontrol edeceğim önce’derken kadına yanaşmak için hareketlendi ancak Ayhan müsaade etmedi.
‘Gerek yok. Onu hemen hazırla’ dedikten sonra odadan ayrıldı. Genç kadın titreyerek sindiği köşeden anlamsız gelen konuşmaları dinlediği süreçte iyiden iyiye paniklemişti. Burada neden bulunduğunu anlayamıyordu. Tanımadığı adam üzerine gelirken cırladı uzak durması için.
‘Sakin ol,küçük kız. Bu önemli bir görev. Bir ruhu geri getireceksin’dediği sırada kollarını kavrayarak onu sedyeye yatırdı. Üzerinde ki kıyafetleri elinde ki neşterle parçaladıktan sonra sedyeye sıkıca bağladı onu.
‘Ne kadar uslu bir kadınsın sen’dedi kıkırdarken. Sessizce döktüğü gözyaşları dışında inilti bile dökülmüyordu dudaklarından. Eğildi ve kokusunu içine çekti, Güzel kokuyorsun. Gerçek bir bakireyi koklamayalı uzun zaman olmuştu’.
‘Lütfen’dedi ancak devamı gelmedi. Korkudan çenesi kilitlenmiş konuşamıyordu. ‘Sakin ol. İyi olacaksın. Sadece biraz kanına ihtiyacım var’dediğinde eline aldığı neşterle avucunun içerisinde derin bir kesik açtı. Zeminde ki büyü çemberi damlayan kanla etkileşime girerek aktifleşti anında. Hemen ardından bir kadehi kanla doldurdu ve tüpün içerisinde ki oğlana içirdi son damlasına kadar. Bedeninin her köşesinde iğne ucu dahi kadar yer kalmayacak şekilde çizdiği mühürler parlamaya başladı bununla birlikte. Aynı saniyede gözlerini açan oğlan hareketlendi ve sedyede yatan kadına yöneldi. Bu aşamadan sonra büyünün kalanı ikisine bağlıydı. Çemberin dışına çıkarak Kayıhan’ın ruhunu Kayhan’ın bedenine tamamen mühürleyecek parafları okumaya koyuldu. Bilinci kısmen Kayıhan’ın kontrolünde olan Kayhan ise öncelikle kadının bedenine kendi kanıyla gerekli mühürleri çiziyordu. Akabinde birleşeceklerdi. Bu süreçte kadının tamamen hareketsiz ve sessiz kalması üstelik hiçbir mühre gerek kalmadan, lehlerine olmuştu. Tek yaptığı ağlamaktı. Çaresizliğin yerleştiği gözleri şu an üzerinde oturan adamdaydı. Çok geçmeden ruh değiştirme işlemi tamamlanacak ve bakire ile birleşmeleri büyüyü bozulmayacak şekilde mühürleyecekti. Parafları okumayı bitirmesinin ardından tereddüt etmeden odadan çıktı. Nitekim Kayıhan oğlanın bilincini tamamen ele geçirmişti. Geriye kalan tek şart için odada kalmasına gerek yoktu. Zaten midesi buna olanak tanımazdı. ‘Sakin ol bakire’dedi hırıltılı sesiyle bedenin kontrolünü sağlayan Kayıhan dikkatlice üzerine eğildiğinde. Dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı, Kadınım olacaksın. Sana zarar vermeyeceğim. Birleştiğimizde ruhlarımız birbirine bağlanacak ve sen ölmeden ben de ölmeyeceğim’.
‘Lütfen,yapma’dedi titrek bir fısıltıyla, He-hem ben sizin için yeterince iyi ya da güzel değilim ki’.
‘Kendine böyle bir düşünceyi reva mı görüyorsun,bakire’derken yeşil gözlerini onun kahvelerine iyice yaklaştırdı. Burnunun ucunu öptü nazikçe, Aslında birçok kadını kıskandıracak kadar saf ve masum birisin. Ruhun göz kamaştırıyor. Böyle bir güzelliğin karşısında geçici bedenin ne anlamı var ki’.
‘Ama' dediğinde daha fazla konuşmasını istemediğinden dudaklarıyla ağzını kapattı. Bu temasla irkilen ve şoka giren kadının yüz ifadesi gülmesine sebep olmuştu.
‘Muhteşem bir varlıksın. Benden korkma. Benim kadınım olacaksın. Seni sonsuza dek seveceğime ve koruyacağıma söz veriyorum. Yeter ki o narin kalbinle, tüm yaşadıklarına rağmen bana güven ve razı ol benden. Aksi takdirde bağlılık gerçekleşmeyecek ve büyü mühürlenmeyecek,bakire’.
‘Bana bu şekilde seslenme. Hoşuma gitmiyor’dedi somurtarak.
‘O halde söyle sana nasıl seslenmem gerekiyor’ diye sorduğunda gözlerinin içi dahi güldü, Öylesine güzelsin ki’. Hayranlıkla bakan gözleri utanmasına neden olunca gözlerini kaçırmıştı kadın.
‘Adım Sema’ diyebildi. O da kekeleyerek dökülmüştü dudaklarından. Çenesinden kavradı ve gözlerini birleştirdi yeniden.
‘Söyle güzel kadın,razı mısın? Kadınım olmayı istiyor musun’? Başını salladı belli belirsiz iç çekerken. Gözlerinin derinliklerinde ki inanamazlık ve korkuyu görebiliyordu Kayıhan. Yıllar ve insanlar ona acımasız davranmış olmalıydı. Özgüveni olmayan sönük bir kadın olarak kalmıştı bu yüzden. Nice sonra cesaret dolu iki cümle döküldü dudaklarından.
‘Size inanacağım,bayım lakin en ufak bir hatanızla güvenimi sarstığınızı düşünürsem kendimi öldürürüm’.
‘Olması gerektiği gibi yap,kadınım’dedi odanın içini inleten gür bir kahkahayla. Ardından ciddileşen bakışları onunkilerle buluştu,Seni çok seveceğime ve kendimden dahi sakınacağıma yemin ediyor ve seni eşim olarak kabul ediyorum’. Aynı cümleyi kadında tekrarladığında kilit büyüsü aktif duruma geçerek kürek kemikleri üzerinde bağlılıklarını sembolize eden bir mühür oluşmasına neden olmuştu. İşareti gördüğünde kadının bağlarını çözdü ve onu kucağına aldı.
‘Odamıza gidiyoruz. Evliliğimizin en özel anlarını nahoş bir ortamda yaşamayı istemeyiz,değil mi’ dedi göz kırparken şaşkın şaşkın ona bakan kadına. O kadar tutuk bir kadındı ki kollarında olmasına rağmen en az şekilde temas etmeye uğraşıyor gibiydi. Gözlerini sürekli kaçırıyordu zaten ancak elleri de hala kucağında kenetli duruyordu. Yanakları kızarmış, derin soluklar alıyordu. Ara sıra iç çekiyordu.
‘İyi misin’diye sordu kollarının arasında titrediğini hissedince. Başını salladı,Konuşmanı tercih ederim. Biz artık karı kocayız. Kendini ifade etmediğin sürece ne istediğini de anlamam mümkün değil,Sema’.
‘Korkuyorum'dedi kedi mırıltısı gibi bir sesle.
‘Neden' diye sorarken vakitlerini geçirecekleri yatak odasına gelmişlerdi. Birliğe ilk getirildiği gün Kayhan’a en ince detayına dek gösterilmişti mimari. Henüz bir bebek de olsa bilinçaltına gizlenen bilgileri bulup çıkartmak zor olmamıştı onun için. Keşke böyle olması gerekmeseydi,sahra diye düşündü. İntikam adına masum bir bebeği kullanmak zorunda kalmamalıydı aslında. Kucağında ki kadını yeni hazırlanmış gibi görünen yatağa bıraktı nazikçe. Nitekim ikisi de çıplaktı.
‘Çok korkuyorum’diye inledi kadın,yatağa çıkıp üzerine eğildiğinde. Yüzünü avucuna alıp kendine çevirdi.
‘Canını yakmayacağım. Hatta hoşuna bile gidecek’ dedi teskin edici bir gülümseme bahşederken kadınına. Nemlenen gözleri yine de korkusunu belli edercesine parlıyordu. Ağırlığını üzerine vermemeye çalışıyordu. Bu sebeple sol kolunu dirseğinden yatağa bastırdı destek olması için. Yanağında ki elini usulca boynuna kaydırdı oradan da göğüslerine. Temasıyla bedeni şiddetli bir şekilde titredi ve şehvet dolu bir inleme kaçırdı dudaklarından.
‘Özür dilerim’dedi yanakları kızarırken kadın. Gülümsedi Kayıhan. Bu kadar saf kalabilmeyi nasıl başarmış olduğuna şaşırıyordu. Ara ara nazikçe okşuyordu göğsünün ucunu parmağıyla. Bu hareketi çoktan kadını kendinden geçirmişti. Kesik soluklar alıyordu ve gözlerini şehvetin etkisiyle sımsıkı kapatmıştı. Göğsünü daha sert bir hareketle sıkarken eğildi ve boyun girintisine bastırdı dudaklarını. Kokusunu içine çekti öpücüklerini ardı ardına o bölgeye bırakırken.
‘Ka-kayıhan. Ca-canım yanıyor’dedi inleyerek. Durdu ve gözlerini açmasını isterken doğruldu. ‘Durmamı mı istiyorsun’ diye sordu. Tanrım diye geçirdi içinden bu nasıl bir masumiyetti. Hissettiğinin şehvetten ve bedeninin hassas noktalarına dokunulmasından kaynaklandığını dahi ayırt edemiyordu.
‘Be-ben. Hayır. Sadece bu duygular benim için çok yeni’.
‘O halde devam ediyorum’ dediğinde başını salladı onaylarcasına,Artık durmayacağım,güzelim. Hakimiyetimi yitiriyorum. Çok güzelsin ve kokun seni içime çekmek isteğini uyandırıyor’.
‘Peki' dedi mırıltıyla kollarını boynuna doladığında. Şu ana dek yaptığı en cesaretli hamleydi. Gülümsedi ve dudaklarını dudaklarına bastırdı. Teninin her köşesine dokunmadan bütünleşmeyi düşünmüyordu. Dudakları tüm hatlarına temas etmeli ve ona ilk kez yaşadığı cinselliğin her anını güzel bir anı olarak hatırlamasına sebep olacak dakikalar yaşatmalıydı. Dakikalar üst üste akıp giderken her kıvrımına dokunmuştu dudakları. Burnunu kadınlığına yaklaştırıp kokladığı şu dakikada kıpırdamaması için bacaklarını omuzlarına almıştı. Son bir kez daha toprak kokusu duyumsadığı kadınlığının kokusunu içine çekti. Ardından dudaklarını bastırdı yumuşaklığına. Dilini kadınlığının en hassas bölgesine değdirdiğinde zangır zangır titremişti bedeni.
‘Çok güzelsin,sevgilim’dedi boğuk bir sesle adam.
‘Lü-lütfen’ diye inledi kadın bacaklarını omuzlarına kenetlerken. Parmaklarıyla saçlarını kavramıştı. Daha fazla dayanamayacağını biliyordu. Doyum noktasına ulaşmak üzereydi. Eğer şimdi birleşmezlerse temasları kadın için acı verici olabilirdi. Doğruldu ve zonklayan erkekliğini kadınlığına ittirdi.
‘Canını yakmak istemiyorum ama çok darsın,kadınım. Lütfen kendini kasma’ dedi inlemesine engel olamazken.
‘Üzgünüm'dediğinde zevkle inleyen kadının kasları biraz gevşemişti. Islaklığının da etkisiyle nazik olmaya özen göstererek hareketlerini ritmik hale getirdi. Bir an durup canını yakıp yakmadığını sormuştu. İlk deneyimi olması sebebiyle bir müddet acı hissedeceğini tahmin edebiliyordu.
‘Hayır,iyiyim’diye yanıtladı kesik soluklarının arasında,Şu an hissettiğim zevk acı hissinden daha kuvvetli,kayıhan. Düşünme. Arzu ettiğin şekilde karış bana’. Duyduğu sözlerle mest olan adam kontrolü elden bırakırken hareketleri anında hızlanmıştı. Birleşmelerinin doyuma doğru yükselen her anında kürek kemiklerinde ki mühür daha güçlü parlıyordu. Ortaya çıkan ruhani enerji o denli kuvvetliydi ki ebediyete dek bozulmayacaktı kilit muhtemelen. Bunun bilinciyle hissettiği haz daha yoğundu Kayıhan’ın. Sahra’ya dokunduğunda dahi böylesini hissetmemişti. Kadının kolları ve bacakları sıkı sıkı bedenine kenetlenmişti. İniltileri odanın içerisinde onlarca kez yankı yapıyordu. Sırf inlemesi ve kesik nefesleri bile arzusunu arttırıyordu. Akabinde daha fazla dayanamayacağı noktaya ulaşmıştı bile. Hırlayarak tüm sıvısını kadınının derinliklerine bıraktı. Kadın da arzu dolu bir çığlıkla kabul etti erkeğinin zerrelerini ve o noktada kilit mührü alev rengine bürünerek yakıcı bir hal almıştı. Adrenalinin etkisi geçtiğinde hissettikleri sızısı yoğundu. Mühür tamamlanmıştı ve dışarıdan ya da içeriden uygulanabilecek hiçbir büyü kıramayacaktı yapısını. Soluklarını düzenlemeye çalışırken kadının yüzünü öpücüklere boğuyordu Kayıhan.
‘Benden sakın çekinme,kadınım. Bana güvenmekten asla vazgeçme’derken yatağa uzandı ve onu göğsüne çekip saçlarını öptü. Kurulan ruhani büyü bağı ikisinin de enerji düzeyini etkilemişti. Gözleri ağır ağır kapanırken huzurluydular.

Kor: Kızıl kralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin