Çekil önümden be adam! Kor’u görmeliyim’! Kaçıncı kez aynı cümleyi aynı tonlamayla haykırsa da önünde duran albay yolunu açmıyordu. Bir hafta evvel bir mesele için krallıktan ayrılan Kor’un ağır yaralı bedeni dönmüştü geri. Hatta bu süreçte yalnız kalmaması adına Kayıhan’ı krallığa getirdiğini öğrenme süreci bu vakte rastlamıştı. Haberi vermek için gelen albay ile aralarında geçen konuşma sırasında edinmişti bu bilgiyi.
‘Hanımefendi,lütfen. Zorluk çıkartmayın. Kralın durumu iyi değil. Şu an yanına giremezsiniz’.
‘Hissetmiyorum onu. Yanına girmeme izin vermelisin. Ölmesini mi istiyorsun,lanet olası’. Adam ona bir kaçıkmış gibi bakışlar atarken haberi almadan önce bedenine dolan acının kesilmeye başladığını hissediyordu. Sanki biri ruhunu içinden çekip almak istercesine büyük bir boşluk hissi ile dolmuştu. Eli usulca kalbine gitti. O ölürse peşinden gidecekti bu bedende. Henüz aralarında ki bağ koparılmamıştı. Ama emin olamadığı için de tedirgindi. Normalde acısını ve hatta aldığı yarayı daha derin hissetmeliydi. Ama belli belirsiz bir sızıydı hissettiği.
‘Çekil artık. Yoksa seni öldürmek zorunda kalacağım’ derken alevini avuçlarına topladı. Sabrı taşıyordu ve zamanı yoktu. O ameliyat odasına bir an önce girmeliydi. Ancak hala tereddütsüz keskin bakışlarıyla önünde dikiliyordu adam.
‘Sakin ol’dedi Kayıhan havaya kaldırdığı kolunu kavradığı esnada,Buna pişman olacaksın. O yüzden yapma. Önünden çekilin albay’. Katanasını kınından çıkardığında kurduğu cümle albayın boğazına dayanan kılıçla son bulmuştu. Bir an şaşkın şaşkın Kayıhan’a kayan bakışları albay bıkkın bir tavırla yolu açmasıyla ona dönmüştü. Komutu alan bedeni hızla ameliyat odasına girdi zorlayarak açtığı kapının ardından. İki ya da üç kapı sonra daldığı ameliyat odasında doktorların ve hemşirelerin serzeniş dolu öfkeli bakışları üzerine kenetlenirken o sadece masada göğüs kafesi açık olan Kor’a takılmıştı. Duraksayan adımları bu görüntü ile ilerledi ve doktorları ittirerek Kor’a yaklaştı.
‘Ona narkoz mu verdiniz’gibi saçma bir soru sorarken kin dolu bakışları ameliyatı yapan doktordaydı,Ona narkoz verdiğiniz için hissedemiyorum. Öleceğini sandım’.
‘Hanımefendi eğer şimdi bu odayı terk etmezseniz kral gerçekten ölecek. Dışarıdan taşıdığınız mikropların ve bakterilerin farkında mısınız’?
‘Kapat şu yarayı! Hemen’diye bağırdı doktorun yakasını avuçlarına doladığı sırada,Kapat yoksa seni öldürürüm. Anladın mı’?
‘Bunu yapamam’.
‘Sana ne yapacağını sormadım. Emredemiyorum asker. Yarayı derhal dik’. Öfkeli bakışlarını yüzünü iyice kendine yaklaştırdığı adama dikti,Yap şunu’. Derin bir nefes alarak yakasını ellerinden kurtaran adam müsaade isteyerek ameliyat masasına yöneldi yeniden. Yarım saat gibi kısa sürede parçalanmış damarları ve açık yarayı kapattı. Bunun ne işe yarayacağını bilmese de isteğine uyan doktora teşekkür ederek odayı boşaltmalarını istedi. Geride sadece bir kişi kalmasını isteyince doktor dışarı çıkmadı. Meraklı bakışları üzerindeydi. Omuz silkerek masaya iyice yaklaştı. Koluna bağlı kan torbasını kontrol ettikten sonra önce siyah alevlerinin oluşmasına neden olan enerjisine odaklandı. Enerjiyi arttırdıkça yapısı değişen alevin iyileştirme potansiyeline dikkat kesildi. Alevleri oluşturan atomların dizilişine, yayılımına ve bağ kompleksine dek inceledi. Bedeninin her zerresine yayılan enerji ruhu ile bağdaşmış değildi. Zihnine doldurduğu komutlar dna zincirine ilerliyordu elektrik akımına dönüşerek, çözülüyor ve güdüsel olarak atomlarına yayılıyordu. Bilinçaltı sağduyuyu devreye sokarken koruma içgüdüsüyle hareket ettiği esnada cismine yayılan etkisine engel olamadı. Bedeni titreme nöbetine girmişti ancak durmadı. Yeni komutlar kodladı zihnine. Bu reaksiyonun etkisini minimuma indirirken bedenine yayılan yeni düşünceler arada oluşan enerjisel köprü ile ruhuna akıyordu. Siyah aura ve alevinin ruh bedenine karışması ile hissettiği değişim büyü gücünü kullanma yeteneğini de aktif hale getirmişti. Kapalı olan gözlerini açtı ve zaten paralel bir şekilde Kor’un göğsünün üzerinde duran ellerini üzerine bastırdı. Bu temas ile elektroşok verilmiş gibi havalanan bedeni sedyeye geri düştüğünde ellerinden yayılan enerji yarasına nüfuz etmeye başlamıştı. Odayı saran siyaha yakın mavi ışık birbirine temas eden ruhsal enerji ve siyah alevin kararsız yapısını gösteriyordu. Ancak iyileştirme hızla devam ettiğinden bunu önemsemedi. Yaranın derinliğinden dolayı ve iç organlara dek parçalanan kısımlarda olması sebebiyle,işi düşündüğünden uzun sürecekti. Gözleri doktora kaydı. Tedirgin bakışları merak ve şaşkınlıkla iri iri olmuş,soluk almadan onu izliyordu. Dikkatini çekmek için öksürdü. Bakışları ona odaklanınca tehditkar bir gülümseme yerleştirdi yüzüne Sahra.
‘Burada gördüklerini bir kişiye dahi anlatacak olursan seni bu enerjinin yakıcı gücüyle tanıştırırım,doktor. Anladın mı beni’?
‘Evet’dedi başını aşağı yukarı sallarken. Emin olmak adına bir süre daha gözlerini üzerinden çekmedi Sahra. Bakışlarında gördüğü kararlılıkla yeniden kor’a odaklandı. İşlemin hızlanması adına kalan tüm enerjisini ellerine yönlendirdi. Kısa zaman sonra ki yarım saat daha sürmüştü tedavi, yara tamamen kapanmış,hasar alan iç organlar yenilenmişti. Kalan gücünü tükettiğinden dolayı motor fonksiyonlarını yerine getirecek enerjisi de kalmamıştı. Gözleri kararmaya başladığında inleyerek masaya tutunsa da yeterli gelmeyen bu hareketinin sonucu yere kapaklanmak olmuştu. Kusma isteğiyle kasılan midesi boğazına dolan safra tadıyla daha da zorlayıcı bir hal alınca kendini boylu boyunca yere bıraktı. Bilincini yitirmeden önce kulağına dolan ses doktorun sevinç ve şaşkınlıkla dolu sesiydi.