Kırmızıya dönüş

10 2 0
                                    

Hayır,hayır bunu yapmam mümkün değil,sahir. Neden benden bunu istiyorsun’?
‘Seni anlıyorum’dedi kadife sesi biraz sakinleştirse de ardından çıplak omuzlarına değen elleri yeniden gerilmesine sebep olmuştu, Onunla konuştum. Yalnızca iyi olduğundan emin olmak istiyor’.
‘Burada olduğumu sen mi söyledin’?
‘Hayır. Biliyordu. Sen komada iken de sık sık gelirdi ziyarete’.
‘Ah,sahir. Daha gizlediğin ne kadar mesele var merak ediyorum’derken sürekli teninde dolaşan ellerinden kurtuldu. Sağına geçerek koluna girdi,Gidelim dedi gözlerine bakmamaya özen gösterirken. Artık ezbere bildiği uzun ve geniş koridorlardan geçerken içgüdüsel hareket ediyordu. Kraliyet görüşmeleri için dizayn edilmiş salona vardıklarında kalbi neredeyse dudaklarında atıyordu. Duraksadı. Kolundan çıktığı esnada derin derin nefes alıyordu. Kor ile yaşayacağı temasların gerginleştirmesi hoşuna gitmese de hissettikleri ürkütücüydü. Ondan ne kadar kaçsa da geri dönüşü yine ona oluyordu. ‘İyi misin’diye soran adamı başıyla onaylayarak salona girdi. Arkasından ağır adımlarla ilerleyen Sahir Kralı görünce selam vermişti. Ancak ona bakmayı dahi arzu etmediğinden bakışları yerdeydi Sahra’nın.
‘Bizi yalnız bırak,Sahir’dediğinde göğsünü çıldırmış gibi zorlayan kalbinin sesini duyabiliyordu şu an. Duyduğu emirle sağ eli omuzunu bulan Sahir hafifçe eğilerek gözlerine dikti gözlerini. Bir müddet süren bu temas başını olumlu anlamda sallamasıyla kesildi. Sahir selamını vererek ayrıldı salondan.
‘Kaldır başını’. Salonu inleten öfkeli sesi geniş odanın içerisinde nüans yaptı.
‘Olayların sonucunda sürekli ortaya çıkmandan sıkıldım,kral kor. Başımın yerde olması utancımdan değil ya da özlem gibi kutsal bir duyguyu hissettiğimden. Kendimle çelişiyorum sen konusunda. Hayatımı yönlendirmenden nefret ediyorum. Daha ne kadar çevremde dolaşacaksın’.
‘İkimizden biri ölene dek’. Cümlesi dibinde beliren gövdesi ile son bulurken çenesine yerleşen parmakları eğik olan başını kaldırdı,Sana emrettiğimde sözlerimi sorgulama,kadın. Bedeninle ilgili herşey bana ait. Hayatın bile. Bu sebeple arzu ettiğim birşeyi yapmak için iznine ihtiyacım yok’. Hafifçe üzerine eğdiği gövdesi nedeniyle burunları temas ediyor ve Kor konuştukça dudakları dudaklarına dokunuyordu. Nefesini tutmuştu onu daha fazla kışkırtmamak adına. Nitekim gözlerinde ki karanlık şehvet öylesine yoğundu ki en ufak bir hareketin sonucu istemediği bir duruma sokabilirdi onu.
‘Nefes al’dedi bir kaç dakika süren temasını aniden keserken,İsteseydim yapardım lakin meşgul olduğum meseleler vaktimi yeterince alıyor. Sekizinci diyardan çıkmayacaksın. Burası diplomasinin erişemeyeceği tek bölge. En başından gelmeniz gereken yer burası olmalıydı. Binaenaleyh Kayıhan denen şu çocukla da görüşeceğim bu sebeple. Ben işlerimi halledene dek sakın yerinden kıpırdama,kadın’. Sözleri her zaman olduğundan daha fazla yıkım etkisi yaratırken zihninde, bıçak gibi keskindi. Hararetli bakışlarını ondan uzak bir noktaya dikmişti sözlerini dinlerken. Ona bakmak sürekli geçmişi ve tekerrür eden anları anımsatıyordu. Ne zaman bir araya gelseler tekrar eden cümleler basmakalıp davranışlara sebepti.
‘Git buradan. Ve bana ne yapacağımı söyleme. Yine ve yeniden. Sekizinci diyarda kalıp kalmayacağıma ben karar veririm,kral kor’dediğinde öfkesiyle alev alev harlanan bakışlarını ona çevirdi, Kanunlarını dinlemeyeceğim. Kayıhan ile aramda ki evliliği bozmak için yaptığının nezdimde bir hükmü de yok. Geri dönecek ve Saruhan’ı öldüreceğim. Bunu iyice kafana sokman için açıklıyorum. Sonra sıra sana gelecek elbette’.
‘Ne yapabilirsin ki’ diye sormasıyla arkalarında kalan koltuğa itmişti Sahra’yı,Cesur sözler sarf ediyorsun,küçüğüm. Keşke bu kadar yakınıma gelmemiş olsaydın’. Sağ eli altında debelenen kadının bacak arasına girdiğinde sol eliyle ensesini kavramıştı tüm ağırlığını üzerine bıraktığında.
‘Bırak beni’ diye bağırdı durdurmayacağını bilse de. Parmakları iç çamaşırının altına süzülünce üzerine elbise giydiğine lanet ediyordu. Öfkeyle çırpınırken siyah alevleri kullanamadığı için küfretti içinden. Komadan uyandığından bu yana enerjisi ile arasında ki bağı hissetmiyordu. Böylesine zayıf olmak, öncesinde siyah alevleri kullanırken yaşadığı durumlardan daha da zordu. Nitekim şu an kendini savunacak gücü yoktu. Sıradan bir kadın değildi belki ama Kor gibi kuvvetli bir adamın karşısında da hiç şansı yoktu.
‘Daha fazla direnme. Beni kışkırtıyorsun’dediğinde elini çektiği bacaklarının arasına bir kalp gibi atan erkekliğini bastırmıştı.
‘Lanet olsun! İn üzerimden. İğreniyorum senden,aşağılık’!
‘Küçük oyuncağının bedeninde ki izlerini parçalayarak sileceğim,küçüğüm. Bir daha sana dokunursa onu lime lime edip yem yapacağım köpeklerime’. Sağ eli göğsünü sıktı dudakları boyun girintisine değdiği sırada. Midesi kasılarak acı bir inilti koptu gırtlağından. Ne kadar kuvvetle debeleniyorsa etkisi o denli ağır olarak dönüyordu geri. Boynunda hissettiği dişleriyle acısı katlanırken odaya henüz girdiğini düşündüğü Sahir’in öfkeli sesi doldurdu salonu.
‘Kadını bırak,kral kor’. Bir el ateş ettiği silahın sesi çınladı kulaklarında. Kor’un mekanik hareketlerle boynundan kalkan başı Sahir’e döndüğü esnada fırsattan istifade ağırlığı hafifleyen gövdesinin altından kaçtı. Kıyafetlerini düzelterek hızla Sahir’e yaklaştı ve elinde ki silahı kapıverdi.
‘Seni piç! Seni ben öldüreceğim’. Silahı alın hizasına çıkarttı ve tereddütsüz iki üç kere ateşledi. Suratında ki o sarsılmaz mide bulandırıcı kibri yok etmek istiyordu.  Kurşunların ilerleme süresinde odayı dolduran kırmızı alevler arada onu koruyan bir kalkan oluşturunca öfkeyle hırladı. Şarjör boşalana dek ateşledi silahı lakin dışarı çıkan her kurşun aynı akıbetle eriyip yok oluyordu. Öfkesi zihnini bulandırırken kontrolsüzdü hareketleri. Elinde ki işlevsiz kalan silahı kullanarak üzerine atılıp kafasını dağıtmayı arzu ettiği esnada belini kavrayan el ile öfkeli bakışlarını yanında ki adama çevirdi.
‘Sakin ol. Kendine zarar vereceksin’. Sahir’in merhametli,yumuşak bakışları üzerinde dolaşırken Kor’un hırıltılı sesi böldü anı.
‘Ellerini ondan çek’! Hırıltılı sesini takiben ilerleyen kırmızı alevlerin odağında ise Sahir vardı. Bu sebeple önüne atıldı. Sahir yalpalayarak geri düştüğü esnada kırmızı alevler Sahra’yı içine almıştı. Çığlık atmamak için diretse de kavrulan bedeni acı eşiğini çoktan aşmıştı. Gırtlağından yükselen feryat alevlerin anında kesilmesine binaen yere yığıldı. Acıdan baygınlık geçirmeden evvel iki adamın silüeti belli belirsiz gözlerinin önünde asılı kalmıştı. Yüzüne yerleşen huzurlu gülümseme ile vicdanı rahat olarak ölmek düşüncesi tüm varlığını sararken kendinden geçiyordu. Tekrar uyanmayı arzu etmiyor,ölümün bitirici tek darbe olduğunu biliyordu başka hayatların da mahvolmasına sebep olmaması adına.

Kor: Kızıl kralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin