Ertesi sabah tiz bir çığlıkla uykusundan uyandı. Sahra kasıklarında oturuyor,paniklemiş gözlerle ona bakıyordu. Uykulu gözlerini zar zor açarak ona odaklandı. Dudaklarında ki parmakları avuçlarına alarak onu kendine yaklaştırdı.
‘Sakin ol. Bir şey olmadı. Sadece sana sarılmak istedim. Böyle daha yakın hissettiriyordu’.
‘Yujin,bunu bir daha yapma’.
‘Tamam. Özür dilerim. Seni üzeceğini düşünmemiştim’derken ıslanan yanaklarını silmek amacıyla yüzünü avuçlarına aldı. Alnını alnına dayadı,Neden ağlıyorsun? Neyin var’?
‘Lütfen bir daha bana Kayıhan’ı anımsatacak hareketler yapma,Yujin. Onun bende ki son anılarının silinmesini istemiyorum’dedi hıçkırıklarının arasında.
‘Üzgünüm’. Onu kendine çekti ve sarıldı sıkıca,Kendime engel olamıyorum. Bedenim bedenine temas etmek ve sıcaklığını hissetmek için yoğun arzularla dolu. Durduramıyorum kendimi’.
‘Yapamam,Yujin. Onu kaybedeli birkaç ay oldu sadece. Henüz duygusal bir bağa hazır değilim’.
‘Sana aşığım’. Cümlesi yeniden gözlerini buluşturduğunda şaşkındı Sahra. Bu kadar kısa sürede böyle bir duyguyu hissetmesi nasıl mümkün olabilirdi,Bana öyle bakma. Kendimi aşağılık bir adam gibi hissediyorum’.
‘Sana nasıl bakıyorum ki’?
‘İğreniyormuş gibi’.
‘Kasıtlı bir şey değil. Belki de içten içe öyledir’dedi üzerinden kalkmak için yeltendiğinde, ani bir hareketle kendini yujin’in altında buldu,İn üstümden,Yujin. Sana olan güvenimi yok ediyorsun’!
‘Sakin ol,çöl gülü. Sözümü hiçe saymayacağım. Tekrar özür dilerim’ dedi titrediğinden emin olduğu çatallaşan bir ses tonuyla. Gözleri hüzünle dolmuş,mavileri ıslanmıştı. Bir erkeğin ağladığını görmek en büyük zayıflığıydı. Korkarak ve şüpheyle üzerinden kalkmakta olan adamı bileğinden yakaladı ve belinden sarıldı. Yujin ayakta ve sırtı dönüktü. Beline sarılan ellerine ellerini koymuştu. Yüzünü bel çukuruna bastırıp kokusunu içine çekti Sahra. Kayıhan’ın ardından yaşadıklarından sonra bir erkeğe tekrar aynı hisleri duyumsamayacağı yargısını parçalıyordu Yujin. Her hareketinde kalbi yerinden çıkarcasına çarpıyor, her temasında kendini ona bırakmak için yanıp tutuşuyordu. İlk gece gördüğü rüyayı anımsadı yeni bir soluk eşliğinde kokusunu çekerken burnuna.
‘Gitme. Yanımda olmana ihtiyacım var’dedi boğuk ve ağlamaklı sesiyle. Akabinde kollarının arasında dönen beden onu dizlerinin üzerine kaldırmasıyla sonlandı.
‘Ne demek istedin’ diye sordu şüpheyle bakan ıslak mavi gözlerin arkasından.
‘Sana ve temasına ihtiyacım var,Yujin. Acımı hafifletiyor, bana yaşadığım her şeyi unutturuyorsun. Bu daha önce hiç olmadı. Belki de böyle hissetmeye ihtiyacım olmamıştı. Benimle kal. Bana dokun. Arzuyu hissettir. Seni istiyorum,Yujin. Daha fazla karşı koyamam bu arzuya’.
‘Sahra,bundan emin misin’ diye sorarken gözlerinin içine odaklanmıştı bakışları. Orada görmeyi umduğu şeyi arıyor gibiydi teması. Başını salladı hızlıca ve eminim diye mırıldandı arzu dolu bir ses tonuyla. Akabinde olacaklar adına son kez baktı gözlerine dudakları birleşmeden evvel. O andan sonrası açlıkla kavrulan bedeninin etkisiyle rüya gibiydi Sahra için. Yujin’in her teması benliğini sarmalıyor ve yakıyordu. Dokunuşları nazik ve sanki son sevişmeleriymiş gibi ağırdı.
‘Seni her zerrene dek hissetmeli, ezberlemeliyim bedenini’diye fısıldamıştı şehvet dolu sesiyle kulağına. Vedalaşırcasına süren temasları daha fazla dayanamayacağını haykırdığı noktada içine girmesiyle ve bütünleşmeleriyle devam etti. ‘Tanrım’diye inledi tırnaklarını üzerinde aheste hareket eden adamın sırtına geçirdiğinde. Bacaklarını beline doladı ve kendini tamamen ona bıraktı. Birleşmeleri hoyratça ve hayvani hırıltılarla son bulduğunda Yujin’in aşk dolu mavi gözleri yorgun gözlerinde takılmış kalmıştı. Ara sıra tenine değen ıslak dudakları dinmeyen arzusunu sızdırıyordu bedenine.
‘Seni de kaybedecek miyim’diye sorduğunda aynı soruyu zihninde o da kendisine soruyordu.
‘Bilmiyorum,Yujin. Peki ya bende seni kaybedersem, bunu da bilmiyorum ancak artık yüreğim huzurlu. Korkmayacağım seni kaybetmekten. Ölüm kaçınılmaz bir gerçek. Bir gün bizi de bulacak. Lakin o güne dek seni doya doya yaşamış olmak istiyorum. Korkuya ayıracak bir anım bile yok. Sen de korkma’.
‘Ah,Çöl gülü’dedi iç gıdıklayıcı bir sesle, Huzurunda Tanrıya ilk kez teşekkür ediyorum. Seninle karşılaşmak dönüm noktası oldu benim için’.
‘Böyle konuşma. İnciteceksin yaratıcımızı’dediğinde elini ıslak ve sıcak dudaklara bastırdı, devam edelim mi’?
‘Emrinize amadeyim,leydim’. Yüzüne yerleşen muzip gülümseyişle bir süredir bacaklarının arasında yeniden sertleşen erkekliğini içine zorladı Yujin. Ona uyum sağladı aklında erkeğine daha farklı yöntemlerle dokunma hayalleri kuruyorken. Ancak şu an hissetme duygusuyla sızlıyordu bedeni. Kendini onun dokunuşlarına teslim ettiğinde mantığını çoktan yitirmişti aldığı hazla.