Ezhelda beklenmedik şekilde agresif ve saldırgandı bir süredir. Muaz'ın bıraktığı bağ denen iz bu süreçte fazlasıyla işine yarıyordu. Çünkü saldırılar kara büyü ile yapılan güçlü ataklardı. Sadece siyah alevler onu korumaya yetmezdi muhtemelen. Saldırıların kesildiği anlar Kor'un konakta dinlendiği günlerdi. Şeffaf sarayı ve köşkü tamir ettiriyordu şu sıralar. Ayrıca yeni yönetimde rol oynayacak siyasileri belirliyordu. Oldukça yoğundu dolayısıyla. Bu yüzden nefes almak için bu nadir anları kullanıyordu. Alexander Kor'a yeni bir soru yöneltirken gözleri ezhelda'ya takıldı tekrar. Bakışları kin ve kibir doluydu. Üzerine kilitlenmişti. Muaz'ın adını işitmesiyle bakışlarını garabet kadından Kor'a döndü. Alexander bir süredir ondan haber alamadığını söylüyordu. Kor ise tepkisizdi. Hatta gözleri üzerine dönmüştü.
'Onunla ilişkin nedir' diye sordu alexander'ı bölerek.
'Geçmişte birbirimize epey yardımımız dokundu'.
'Herhalde çoğunlukla yardım eden sendin,kral Kor. Aksi halde evli olduğu halde neden benimle cinsel temas kursun ki. Onun ailesi için endişeli değil misin'?
'Onu zorlamadım. Sadece sordum ve kabul etti'.
'Sana borçlu hissettiği nedir,kral kor'?
'Onları benden kurtardı. Babasını felç bırakarak'dedi ezhelda buz kadar soğuk sesiyle araya girerek.
'Ah,farklı olmasını beklemezdim zaten. Senin gibi gözünü hırs ve kibir bürümüş bir kadının hayatını karartmadığı insan kalmamıştır'.
'Yakın zamanda bir kişi daha eklenecek aralarına'dedi tıslayarak.
'Ona gideceğim. Eşi durumu öğrenmişse sıkıntıdadır'.
'Sana katılacağım'dedi alexander'da aynı anda ayağa kalkarken.
Alexander'ın büyü gücü hiçlik boyutunda etkisiz kalıyordu. Geçiş ve çıkış için alanı oluştursa da oraya girdiklerinde tüm enerjisi çekilmişti. Tarif ettiği güzergahı yürüyerek ilerleyeceklerdi. Bunu yapmamalıydın diye söylendi bitkin bitkin ilerleyen adama. Düşe kalka yürüyordu. Birkaç kez etrafında ki enerjiyi özümseyip kullanmayı denedi. Sonuç alamayınca vazgeçti. Adamın kolunu omuzuna aldı. Böylece biraz daha hızlı ilerlemeye başlamışlardı. İşte şu ev dedi alexander parmağıyla işaret ederek. Müstakil bahçeli bir evdi. İki çocuk ve muaz'ı görebiliyordu. Bu mesafeden dahi solgundu yüzü.
'Muaz' dedi bahçeye girdiğinde. Dalgın dalgın oyun oynayan çocukları izliyordu. Şaşkın bakışları üzerine döndüğünde ayağa fırlamıştı.
'Sahra,buraya nasıl geldiniz'?
'Belli değil mi? Şu adamı dinlenebileceği bir odaya götürür müsün? Sonra da konuşmak için eşini görmek istiyorum'. Huzursuz bir tepki gözlerini doldurdu alexander'ı sırtlanmadan önce. Çocuklara evlerine gitmelerini söyledi. Halbuki onun çocukları zannetmişti. Çardağa yanaştı ama sonra vazgeçti. Muaz çok kilo kaybetmişti. Eşi kesinlikle durumdan haberdardı. Yanında eşiyle bahçeye girdiğinde oturmadığına sevindi. Kadın yanlış anlayabilirdi ki mavi gözleri öfkeyle üzerine kilitlenmişti. Burnundan soluyordu. Muaz onları tanıştırdı hızlıca. Hava fazla gergindi.
'Neden söylemedin'diye sordu muaz'a. Evli olduğunu bilseydi buna yeltenmezdi. Bu bilgiyi de Alexander'ın ağzından duymuştu kor'la konuşurken.
'Kim'?
'Kulak misafiri oldum'.
'Benim için eşinle ilişkini bozmana gerek var mıydı? Kor hep bencildir,muaz. Diğer insanların hayatını önemsiyor mu emin değilim'.