Lanet olsun diye yakındı dizlerinin üzerine geri çökerken. Titreyen bedeni, artan asabiyetiyle katlanılmaz hale getiriyordu durumunu. Merakla gitmişti Kor’un yanına dün gece. Görmek istemişti Şayan’ın neden bahsettiğini. Lakin hissettiği absürt yoğunlukta ki enerjisi varlığını tamamen bulandırmıştı. Kesik kesik hatırladığı görüntüler de yaşananlara dair kontrolsüzlüğünü balyozla kafasına indiriyordu. Arzu veya çekim hissetmediğini söyleyemezdi ancak Yujin’in acısını yüreğinde taşırken acınası bir hale girmiş olması ve içgüdülerine yenilmesi kahrediyordu. Yujin’in peşine düşmeliydi. Zihninde ki karmaşayı toparlaması gerekiyordu. Belki o da kafası karışık olduğundan gitmişti. Bir sebep istiyordu. Muhakkak alacaktı bunu. Yujin’i geri kazanabilirdi belki de. Bu düşünce umutla doldurdu yüreğini. Şayan’a yerini bulması için emir verdi. Bir an önce yaşananları telafi etmeliydi. Çok geçmeden aldığı yanıt olumluydu. Dokuzuncu Diyar’ın sınırında kalan küçük bir kasabada enerjisini hissetmişti Şayan. Hazırlık için Kor’un kraliyetten ayrılmasını bekleyecekti. Şanslıydı ki Kor bir Kraldı. Sürekli hale gelen seyahatleri bugün de oldukça yoğun olacaktı. Merkez Krallıktan uzaklaşan enerjisini fırsata çevirerek dokuzuncu diyar’a çıkan bir portal açacaktı. Geniş bir alana ihtiyacı vardı. Bu yüzden köşkün altında bulunan antrenman odasına indi. Antrenman için kullandığı aletleri duvara doğru ittirdikten sonra aktarım mührünü zemine çizdi. Simgeleri uygun alanlara yerleştirdiğinde portal açıldı. Tam koordinatları bilmeseler de merkezden Yujin’in enerjisini takip edebilecekti Şayan. Alanın içerisine girmesiyle Dokuzuncu Diyar’ın topraklarına adım atması aynı saniyede tamamlanmıştı. Şayan’ın tam koordinatları belirlemesi de uzun sürmedi. Yeni bir portal mührü çizdi toprağa. Ardından ulaştıkları yer, küçük bir kır eviydi. İlgilendiği Yujin’i bulmak olduğu için çevresini önemsemedi. Küçük evin kapısını çaldı nazikçe. İçeriden işittiği ayak seslerine bir kadının Geliyorum yanıtı eşlik ettiği sırada kapı açıldı ve ev sahibesi ile göz göze geldi. Gülümsedi sevecenlikle. Kadın şaşkındı ve çekingendi. Elbette yabancı birini kapısında kim görse aynı tepkiyi verirdi.
‘Yujin Shinya ile görüşmek istiyordum,hanımefendi. Ben bir tanıdığıyım. Önemli bir mesele vardı’.
‘Üzgünüm,bayan. Şu an evde kimse yok. Onu neden arıyorsunuz’derken araladığı kapının önüne geçmişti. Çekingen tavırları bir anda kaybolmuş,yerini cesur bakışlarıyla kararlı bir duruşa bırakmıştı.
‘Ah,kendimi daha açık tanıtayım izin verirseniz. Ben onun eşiyim. İzine burada rastladım. Nerede olduğunu bana söyler misiniz,lütfen’?
‘O halde içeri girin. Güneş batarken evde olacaklar. Kusura bakmayın’ dedi nazikçe ancak sesinde şüphe vardı hala. Geçmesi için kapıyı açtı ve yolu gösterdi. İşaret ettiği köşe koltuğuna otururken hızlıca evi dolaştı gözleri. Sıradan bir görüntüsü vardı. Dışı kadar küçüktü evin içi de.
Diğer odalara açılan birkaç kapı vardı. Ve arka kısma giden dar bir koridor solunda uzanıyordu.‘Size rahatsızlık verdiğimin farkındayım’dedi, kadın çaprazında kalan koltuğa oturmuştu. Sessizdi, Adım Sahra Han’.
‘Yujin,geçmişinden hiç bahsetmez. Pek de ilgilenmeyiz zaten. Haliyle sizi de tanımıyorum. Rahatsız olmam bundan dolayı,hanımefendi’.
‘Anlıyorum'dedi gözlerini aşağı indirirken. Umutla gelmişti buraya ancak olumlu bir yanıt alamayacağı kesindi. Kadın yalan söylemiyordu. Sadece tetikteydi. Onu bir tehlike olarak görüyordu. Ancak elinden kaçırmayı da göze alamıyordu, Bana evinizi açtığınız için teşekkür ederim. Yujin geri döndüğünde tüm şüphelerinizden emin olacaksınız’.
‘Umudum o yönde. Aç mısınız’ diye sorduğunda ayaklanmıştı.
‘Teşekkürler. Bekleyebilirim’.