12.Bölüm

32.3K 2K 330
                                    

Finaller bitti! Ehliyetten geçtim! Ve sonunda buraya döndüm 😍

Uzun zamandır bölüm atmıyorum Warner ve Alexis'i özlediniz mi 😊

O zaman fazla uzatmadan aşağı kaydırarak okumaya başlayın lütfen 😉

Multimedyada Alexis'in giydiği elbise var ;)

Hoş kokularla geçirdiğim bir saatin ardından soğuyan suda daha fazla kalmayarak küvetten çıkıp bornozuma sarıldım. Bedenimi kurularken saçlarımdan tenime damlayan soğuk damlalar içimi ürperttiğinde, küçük bir havluyu da saçlarıma öne alarak doladım. Uzun süre çıplak ve ıslak kalmak huzursuz olmama neden oluyordu.

Sıcak su tamamen mayışmamı sağladığı için gözlerimi açık tutmak zor geliyordu. Saat daha öğlen olmasına rağmen biraz daha uyumak için üzerimi giyinip odama çıktım. Neyse ki korktuğum başıma gelmemişti, kızlardan birini odamda bulmamıştım. Yorgun olduğumu düşünerek gelmemiş olmalıydılar.

Kalın pijamalarımla yumuşacık yatağıma girdiğimde yorgun düşen bedenimle derin bir uykuya daldım.

Uyuduğumun farkında olsam da bir rüyanın içine çekildiğimi kararan bilincimle zar zor fark ediyordum. Biri bedenimi mıknatıs gibi kendine çekiyordu. Olanlara tam olarak anlam verebiliyordum. Yine de tüylerimin ürperdiğini hissedebiliyordum.

Gittikçe korkmaya başlarken kendimi zorlayarak gözlerimi açtım. Uyandığım için rahatlamıştım ki gözlerimi masmavi bir gökyüzüne açtığımı fark edince korkarak doğruldum. En az gökyüzü kadar mavi bir denizin kıyısında, güneş ışıklarının dans ettiği kum tanecikleriyle dolu kumsalda uzanırken bulmuştum kendimi. Üzerimde uyurken giydiğim kalın pijamalarımın aksine belden yukarısı dantel olan şifon bir elbise vardı. İnce askıları ve derin göğüs dekoltesiyle elbise tam benim zevkime göre seçilmişti. Üst baldırıma kadar gelen yırtmacı göze fazla iddialı gelse de her kadının aklını başından alabilecek bir elbiseydi. Ayaklarım çıplak, saçlarımsa salıktı.

Oturduğum yerden kalkarak ayaklarımı yere bastığımda tabanlarımda tatlı bir sıcaklık hissetmiştim. En son yatağımda uyuduğum ve şimdi de kendimi burada bulduğum için korksam da itiraf etmeliydim ki eşsiz bir yerdi. Hafifçe esen meltem ince elbisemin eteğini uçuşturuyordu.

Merakla etrafıma baktığımda biraz ilerideki kum tepeciğinin ardından duman geldiğini görebilmiştim. Şu anlık bir tehlike hissetmediğimden yavaş adımlarla o tarafa doğru yürümeye başladım.

Küçük bir adacıkta olduğumu tahmin ediyordum çünkü etrafta ağaç ya da bitki yoktu. Sadece güneşin ışıklarıyla parıldayan beyaz bir kumsal ve masmavi deniz vardı. Bu mavilik bana babamın gözlerini hatırlatıyordu. Tüm bunlar olmasaydı şu an onunla neler yapacağımızı düşündüm. Onu, annemi ve diğer ailemi özlemiştim.

Düşüncelerimle boğuşurken tökezlemiştim, yere düşmemek için kollarımı havaya kaldırarak düşmemeye çalıştım. Gelen tanıdık kahkaha sesleriyle sahiplerini görmek için başımı kaldırdım.

Lydia, Diana ve Tobias kumlara oturmuş, öylece bana bakarak gülüyorlardı. Tanıdık birilerini bulma sevinciyle bana gülmelerine bile takılmadan onlara doğru koştum. Elbisenin uzun eteklerini ayaklarıma dolanmasın diye yukarı kaldırmıştım.

Yanlarına ulaştığımda Lydia, "Tanrım, kendini görmeliydin, Alexis! Neredeyse yuvarlanacaktın." dedi ve üçü tekrar gülmeye başladı. Bana gülmelerine sinir olmuyordum çünkü ben de yanımda bir arkadaşım düşecek olsa onu tutmak yerine hâline gülerdim. Bu yüzden onlara sadece gözlerimi devirip küçük ateşin etrafında kendime de bir yer buldum ve oturdum.

KANLI LOTUS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin