15.Bölüm

32.4K 2.1K 661
                                    

Merhabaaaaaa 😍 söz verdiğim gibi çok geç olmadan yayınlıyorum bölümü ama öncelikle bir uyarım var. Kalbi olan okurken dikkat etsin çünkü bu bölüm Warner fenaaaaa 😂 tamam ciddiyim 🙄

Hadi kaydırın ve bizimkilerin aşk dolu anlarına sizde şahit olun 😍😍

Şaşkınlıktan ağzım açık kalırken gözlerimi Warner'ın kararmış harelerinden alamıyordum. Yüzündeki nefret bana mıydı yoksa birkaç saniye önce boynunu kırdığı vampire miydi? Her iki seçenekte de tüylerimi ürperttiği kesindi. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Vahşi ve kendini kaybetmiş gibiydi.

"W-Warner?" dedim, sesimdeki titrek tona lanet ederek. Ondan korkmam gereksizdi. O hâlâ benim tanıdığım ve sevdiğim adamdı.

Odağını yitirmiş göz bebekleri sesimi duyduğunda bana döndü. Kim olduğumu bilmiyormuş gibi bir hâli vardı. O anda Austin ile konuştuklarımız canlandı gözlerimin önünde. Warner için karanlığa dönüştüğünde annesini bile tanıyamaz demişti. Beni tanıyamıyor muydu?

Tam ona kim olduğumu açıklamaya girişecekken Warner başını tutarak dizlerinin üstüne çöktü. Çıkardığı hırıltıları duydukça geri adım atmamak için irademi zorladım. Ona ne olduğunu bilmesem de yanında kalmak istiyordum. Yanına gidip yardım edemiyordum, hiç değilse bu kadarını yapmak zorundaydım.

Hırıltıları kesilince diz çöktüğü yerde yüzünü bana çevirerek, "A-Alexis?" dediğinde korkarak olumlu anlamda kafamı salladım. Korkum bana zarar vereceğini düşündüğümden değildi. Gözbebeklerinin hâlâ sevdiğim lacivert rengine dönüşmemesindendi.

Derin soluklar aldığını ona bir metre uzakta durduğum hâlde duyabiliyordum. Kendini kontrol etmeye çalışıyor olmalıydı. Ne yapacağımı bilmezken zorla ayaklandı ve birkaç adımda hala düzensiz nefes alışverişlerinden dolayı hızla inip kalkan göğsüne çekti bedenimi. Kollarını etrafıma dolarken gücünü tutarlı kullanmaya çalıştığını anlayabiliyordum.

İçinde patlayan özüne rağmen bana zarar vermeden sarılabiliyordu. Önce tereddüt etsem de sonunda pes ederek ben de kollarımı beline doladım. Warner'ın bedeninden yayılan güven derinlerime kadar işlemişti.

Yaşamak için verdiğim mücadalede kaslarımın korkudan kaskatı kesildiğini fark etmemiştim bile. Warner'ın sıcak bedeni sayesinde gevşemişlerdi.

Sıcak demişken, bedeni adeta alev almıştı, yanıyor gibi hissettiriyordu. Biraz daha böyle kalırsak terden sırılsıklam olacaktım. Fakat şikayetim yoktu. O bana narin bir çiçekmişim gibi sarılırken neden şikayet edecektim ki?

Yine de bu güzel an uzun sürmedi. Warner beni omuzlarımdan tutup bedeninden uzaklaştırdıktan sonra başını eğerek yüzümün hizasına geldi. Gözleri şimdi en sevdiğim renge dönmüştü. Ona en çok yakışan renge, laciverte.

Avuç içlerini iki yanağıma yasladıktan sonra, "Yine seni kaybettim sandım." dedi, hafif buruk sesiyle. Bugün ilkler günü olmalıydı. Yoksa başka bir zaman Warner'ın sesini ağlayacak gibi çıkarken duyabilir miydim?

Bu hâli kalbimi sızlattığında ellerimi ellerinin üstüne kapattım. "İyiyim." dedim, inanması için hafif bir tebessümle.

Warner inanmamış olmalı ki, "Bir yerin yaralanmadı değil mi? Kafan nasıl?" diye sordu. O sorana kadar kafamı vurduğumu bile unutmuştum. Olumsuz anlamda kafamı salladığımda, "Tanrı'ya şükür." diyerek beni tekrar göğsüne çekti. Koşmamış ya da kurda dönüşmemiş olsa da kalbinin göğüs kafesini adeta dövdüğünü duyabiliyordum. Aklıma gelen tek ihtimal bana sarıldığı için olabileceğiydi. Yanaklarım kızardı.

KANLI LOTUS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin